Yönetici Rotayı Çizer, Ama Yolu Ancak Ekiple Tamamlar

Writer: Nurgül Eryıldır Günay

Date: 09/08/2022

PAYLAŞ

Miriam Dinç / Ceo / Make-A-Wish® Türkiye (Bir Dilek Tut Derneği)

Röportaj: Nurgül Eryıldır Günay / [email protected]

Çocukluğunun büyük kısmını Afrika’da geçirdikten sonra sırasıyla İngiltere ve Avusturya’da yaşayan Miriam Dinç, 1990’ların başında Türkiye’ye yerleşti. Ogilvy, Leo Burnett, Grey gibi uluslararası reklam ajanslarında iş hayatına başlayan Dinç, Türk Nokta Net, Akbank Kültür ve Sanat Merkezi, The Marmara gibi farklı sektörlerde pek çok önde gelen kuruluşta reklam, pazarlama ve turizm konularında üst düzey yönetici olarak görev yaptı. Aynı zamanda 30 yıllık iş yaşamı boyunca sanat ve müzik alanlarında pek çok büyük proje ve organizasyon yönetti. Viyana Ticaret Odası Turizm Koleji’nde ve Boğaziçi Üniversitesi’nde Turizm ve Otel Yöneticiliği mezunu olan, Cornell Üniversitesi’nde reklamcılık ve pazarlama eğitimi alan Dinç çok iyi derecede Almanca, İngilizce ve Türkçe biliyor.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Make-A-Wish® Türkiye’nin (Bir Dilek Tut Derneği) CEO’luk görevine gelen Miriam Dinç ile başarı dolu kariyerini ve Make A Wish Türkiye’nin çalışmalarını konuştuk.

Afrika, İngiltere, Avusturya derken Türkiye’ye yerleşmeye nasıl karar verdiniz?

1982 yılında babam Hilton Otel Grubu’nun Başkan Yardımcısı olarak Türkiye’ye tayin oldu ve 11 yıl boyunca Türkiye’de görevini sürdürdü. Babamın Türkiye görevi sürecinde, 1 yıl Robert Koleji’nde okudum, fakat daha sonra eğitimimin devamı için Avusturya’ya geri döndüm. Ailem o yıllarda İstanbul’da olduğu için sürekli gidip geliyordum ve 90’lı yıllarda eşim ile tanışınca Türkiye’ye tamamen yerleştim. 27 yıldır evliyiz, bir kızımız var.

Türkiye’ye yerleştiğiniz ilk dönemlerde bir cafe açarak 5 yıl yöneticiliğini de yapmıştınız. O dönemi biraz anlatır mısınız? Yurt dışından gelen genç bir kadın işletmeci olarak zorlandınız mı?

1990 yılları çok keyifli bir dönemdi, yeme içme sektörü daha bakir bir alandı ve yeni bir konsept ile piyasaya çıkmak bugüne göre çok daha kolaydı. Türkiye’yi iyi tanıyordum ve çok arkadaşım vardı. O dönemde Türkçeyi çok akıcı konuşmuyordum ama kendimi ifade edebiliyordum. Bütün hazırlıkları ve
açılışı annem ile birlikte yapmıştık. Şnitzel çeşitleri üzerine kurulan konsepti ile uzun yıllar Yeniköy’de hizmet verdik. Cafe Amadeus’un bir farkı da mutfak hariç tüm çalışma arkadaşlarımızın kadın olmasıydı.
O yıllarda, kadın çalışma arkadaşlarımızın çoğunluğu oluşturması Türkiye için alışılmış bir durum değildi.

Cafe Amadeus deneyiminden sonra reklamcılığa geçişiniz nasıl oldu?

Ben babamın izlerini takip ederek, ( çocukluğum boyunca otellerde büyüdüm) turizm okumaya karar verdim. Fakat iş hayatındaki tecrübelerim arttıkça, reklamcılık sektörünü merak ettiğimi ve deneyimlemek istediğimi fark edip Boğaziçi Üniversitesi’nde reklamcılık okuyarak yeni bir sektöre geçiş yaptım. 1996 yılında Ogilvy Reklam Ajansı’nda müşteri temsilcisi olarak görev aldım. Bu geçiş iş hayatımda verdiğim en doğru karardı.

Kariyer basamaklarınıza baktığımızda değişim ve dönüşümün başladığı yerlerde sizin göreve getirildiğinizi görüyoruz. (Aksanat/Akbank Kültür Sanat Merkezi dönüşümü, The Marmara Oteli Taksim’in yenilenmesi gibi) Bir şirketin ya da markanın modernleşme adımlarında tercih edilme nedeniniz sizce nedir?

Aksanat çok heyecanlı bir dönemdi. 1999’daki büyük depremden sonra, Beyoğlu’ndaki Aksanat binası 2001 yılında tekrar inşa edilmeye başlandı, inşaat ve açılış süreci benim sorumluluğumdaydı. Sanat
merkezini farklı bir hedef ile tekr ar konumlandırdık ve özellikle genç sanatçılara yer vererek misyonumuzu yeniledik. Yeni yüzüyle hem var olan sanatseverlere hem de genç bir kitle ye hitap etmek istedik.

The Marmara tecrübem ise, Taksim’deki otelin yenilemesi ile birlikte grubun marka revizyonu ve yeni bir konumlandırma çalışmasını kapsamaktaydı. Renovasyon ve yeni marka konumlandırma süreci büyük bir otel ve rezidans grubu için masraflı ve zordur. Bu proje İstanbul başta olmak üzere, Antalya, Bodrum ve New York’daki oteller ve rezidansları kapsıyordu.

Çocukluğumdan beri farklı ülkelerde, farklı kültürlerle ve insanlarla bir arada olduğum için değişim ve dönüşüm hayatımın her anında var oldu. Gençliğimden beri yeni trendlere meraklıyımdır, okumaya ve öğrenmeye doyamıyorum. Yeni bir yaklaşım, fikir veya iş modeli beni heyecanlandırır, iyi bir fikrin üstüne fikir eklemek, konulara yeni bir vizyon getirmek beni motive eder. Farklılık yaratmaktan her zaman keyif alırım. Ayrıca zorluklarla mücadele ederek yeni sistem kurmak da beni mutlu eder. Açık fikirli kalmak bence önemli, yeni jenerasyondan çok şey öğrenebileceğimize inanıyorum. Özet olarak, meydan okumayı seven, çok çalışmaktan çekinmeyen ve problemlere her zaman fırsat gözüyle bakan biriyim. Sanırım bu yaklaşım bütün yaptığım işlere yansıdı ve bana farklı projelerde yer alma imkânı yarattı.

Kariyer hayatınızda reklam ve pazarlama çalışmalarınızla hem hizmet veren, hem de hizmet alan olarak masanın her iki tarafında da bulundunuz. Sizce hangisi daha zor?

Her iki tarafın da farklı keyifli yanları var. Birinde, aynı sürecin içinde çok farklı müşterilere hizmet veriyorsunuz, farklı sektörler hakkında çok şey öğreniyorsunuz. 360 derece iletişimin ne kadar önemli olduğunu bütün detayları ile deneyimliyorsunuz. Diğer tarafta ise öğrendiğiniz bütün püf noktalarını uygulayabiliyorsunuz. Bir markayı her iki tecrübe ile sahiplenmek güzel bir deneyim. Tabi kolaylıkları ve zorlukları ile yaşadığınız her şey bir bütün, önemli olan odak noktanızı kaybetmemek.

Hakkınızda araştırma yaparken çalışma arkadaşlarınızın sizin için hep olumlu yorumlarda bulunduklarını gördüm. Bunun sırrı nedir?

Ben şanslıydım, birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarım hep çok iyiydi ve hala birçoğu ile iletişim halindeyim.
Önemli olan insan. İş hayatında da bunu göz önünde tutmak gerektiğini düşünüyorum. Herkesin bir yeteneği var, iyi bir yöneticinin bunu bulup çıkartması önemli bir meziyettir. Eğitim önemlidir ama her zaman ön planda olma yabilir. Gençlere hep destek vermeye çalıştım, kariyerlerinde yardımcı olmaya ve ilerlemeleri için teşvik etmeye çabaladım.

Gün sonunda hepimiz insanız, doğru yaparız, hata yaparız, hiç kimse mükemmel değil. Hatalardan öğrenebilmek ve birlikte çözüm yaratmak önemli. Yönetici rotayı çizer ama yolu ancak ekip ile tamamlar.

Geçmişten bugüne çeşitli kurumlarda hayata geçirdiğiniz projelerden biraz bahseder misiniz? En sevdikleriniz ya da sizce en çok fark yar atan projeler hangileriydi?

Yaşımdan dolayı çok proje gördüm. 😊 Hepsinin benim için yeri farklıdır ancak Akbank Kültür Sanat deneyimim baştan sonuna kadar bambaşkadır. Bugün halen hatırladığımda, o günkü gibi heyecanlanırım. Bir buçuk yıl boyunca çok hızlı bir tempoyla konserler, sergiler, tiyatrolar, dans gösterileri, Caz Festivali gibi harika projeleri yine harika bir ekip ile gerçekleştirdik. Sanırım sanat dünyasında bulunmak ayrı bir keyfi idi. O dönemde genç sanatçılara bir platform sunabilmek beni çok tatmin etti. Şimdi aynı hızla Make-A-Wish için bir sürü proje üretiyoruz. Dünyadaki değişen ekonomi ne medya ile birlikte STK’ların da bu dönemde ihtiyaçları değişiyor. Başarılı olabilmek için yeni bağış ve iletişim yöntemleri yaratmak durumdayız. Dünyanın ve farklı dönemlerin ihtiyaçlarını hissedebilmek ve dinlemek bu projeler için çok katkıda bulanacak. Tohumları ekmeye başladık umarım sonbaharda yeni projelerimizden bahsedeceğiz.

Bir de isim annesi olduğunuz Miri pembesi konusu var☺ Miri pembesi nasıl ortaya çıktı? Bir de nasıl bir ton merak ettim, pastel mi, yoksa şeker pembe mi?

Beni çok güldürdünüz bu soruyla 😊. Nasıl ortay çıktığına veya kimin yazdığına dair hiçbir fikrim yok.
Aksanat açılış döneminde tanıtım için birçok söyleşi yaptım ve sanırım bir tanesinde pembe bir kazak
giymiştim. Bunu gören bir okuyucu Miri pembesi tanımı yarattı, başka bir açıklama bulamadım
açıkçası. Pastel pembe bir kazaktı. 😊

Mayıs ayında Türkiye temsilciliğinin CEO’luk görevine geldiğiniz Make-AWish Vakfı’nın kuruluş hikayesini bizimle paylaşır mısınız?

Tam 42. yıl önce Make-A-Wish dünyada ilk olarak Amerika’da kuruldu. Derneğin dünyadaki kuruluş hikayesi 29 Nisan 1980 yılında, polis olmak isteyen 7 yaşındaki lösemi hastası Chris’in dileği ile başladı. Chris’in en büyük ha yali polis olmaktı. Annesi, Chris’in bu dileğini gerçekleştirebilmek için Arizona’daki polis departmanına giderek oğlunun bu dileğinden bahsetti. Devriye polisler bu dileğe duyarsız kalmadılar ve anne, birkaç arkadaşı ve Phoenix Polis Departmanı, bu dileği gerçekleştirmek için işe koyuldular. Chris’e uygun bir üniforma, kask, polis kimliği ve rozet hazırlandı. Dilek gününü unutulmaz bir anı kalacak şekilde planladılar. Dilek gününde, Chris polis ar abasına, polis motosikletine ve polis helikopterine bindi ve kendisi için hazırlanan özel testi geçtikten sonra polis rozeti almaya hak kazandı. Chris’in bu günde yaşadığı mutluluğunu gören devriye polisleri ve anne bu tür hastalıklara sahip başka çocuklarında bu deneyimi yaşaması gerektiğini düşünerek Make-A-Wish derneğini kurdu. Derneğin temelleri, bu dileğin gerçekleşmesinde rol alan polislerden ikisi ve Chris’in annesi tarafından atıldı. Şimdi 48 ülkede, 50 şubeli bir vakıf olarak faaliyetlerine devam ediyor.

Make a Wish Türkiye’nin kuruluşu ve çalışmaları hakkında da okuyucularımızı bilgilendirir misiniz?

Türkiye’de ise Onursal Başkanımız Carole Hakko tarafından 2000 yılında ilk olarak kuruldu. Kuruluş
amacımız 3-18 yaş aralığındaki riskli hastalıklarla mücadele eden çocukların gerçekleşmesini imkânsız gördükleri hayallerini gerçekleştirmekti. Amacımız ailelerin ve çocukların hayatlarına umut, neşe ve unutulmaz bir deneyim kazandırmak. 2009 yılında ise dünyada aynı misyonu gerçekleştiren Make-A-Wish’in Türkiye temsilcisi olarak devam etti. Tüm dünyadaki Make-A-Wish’ler gibi bizlerde dilek
çocuklarının hayallerini gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Doktorları ve dileğini gerçekleştirdiğimiz
arkadaşları tarafından çocuklarımız derneğimize başvuruyor ve doktor onay süreci tamamlandıktan sonra başvuru sırasına göre dilek alım listemize ekliyoruz. Tecrübeli gönüllüler ve destek sağlayan psikologlar eşliğinde dilek alım sırası gelen çocuğumuzla detaylı bir görüşme sağlayarak hayalindeki dileği keşfediyoruz. Daha sonra dosyada bulunan detaylı bilgilerle birlikte çocuğumuzun dileğini en unutulmaz olacak şekilde planlıyoruz. Sürpriz ve sihir kattığımız dilek gününde amacımız çocuğumuzun hiçbir şeyin imkânsız olmadığını düşünmesini sağlamak. Gerçekleşen dilekler çocukların hayatlarında oldukça pozitif ekti yarattığını tüm Make-A-Wish’lerin doktorlarından ve sağlık personellerinden gelen datalar sonucunda görebiliyoruz. Dileklerin gerçekleştikten sonra çocukların enerji seviyeleri ve canlılıkları %72, hayata tutunma arzusu %64, arkadaşlarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurulması %42 artıyor ve tedavi sebebiyle yaşadıkları sıkıntıların %39 oranında azaldığı görülmektedir.

Şimdiye kadar kaç kişinin dileğini gerçekleştirdiniz? Genelde nasıl dileklerle karşılaşıyorsunuz? İlginç ya da sıra dışı dilek talepleri de geliyor mu?

Bir Dilek Tut Derneği / Make A Wish Türkiye olarak kurulduğu günden bugüne 4900 çocuğun dileğini gerçekleştirdik. Dileklerimizi 4 kategori altında sınıflandırabiliriz. Çocuklarımızın bilgisayar, yatak odası, Barbie evi, oyun konsolu, akülü araba gibi hayalini kurdukları eşya ya da o yuncaklara kavuştuğu “sahip olmak istiyorum” dilekleri; hayallerindeki süper kahraman, prenses, pilot vb. oldukları “olmak istiyorum” dilekleri; hayranı oldukları ünlülerle vakit geçirme imkânı yakaladıkları “tanışmak istiyorum” dilekleri ve hep görmek istedikleri bir yere gitmek, balonla seyahat etmek gibi “gitmek istiyorum” dilekleri. Çocukların hayal dünyaları çok değişkenlik gösteriyor. Çocukların hayalleri sıra dışı olmasa dahi amacımız o hayalleri planlarken mümkün olduğu kadar sihir katıp, sıra dışı bir şekilde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar birçok dilek gerçekleştirildi bunlara örnek denizin altını görmek istiyorum, yazdığım romanın yazarı olmak istiyorum, Savarona’da kaptan olmak istiyorum, Spiderman olmak istiyorum vb. gibi yaratıcı dileklerle karşılaştık.

Sizinle güzel bir örnek paylaşmak isterim; Enes’in en büyük hayali uzaktan kumandalı arabaya sahip olabilmekti. Enes’in dileğini kurumsal bir şirketle tasarladık ve dileği unutulmaz bir hale getirmek için içine mümkün olduğunca onu mutlu edebileceğimiz şekilde planladık. Arabaları çok sevdiği için Enes’e Kurtköy’de bulunan Formula 1 pistinde gerçek yarış arabalarıyla bir yarış düzenlendi. Yarışın kahramanı pilot Enes için yarışçı kostümü tasarlandı. Önce pisti gezen ve detaylarını öğrenen Enes, yardımcı pilotuyla birlikte yarışacağı için çok he yecanlıydı. Yarış başlamadan önce yardımcı pilotuyla birlikte aracına oturdu ve start verildi. Yarışın sonuna doğru tam da yarışı kaybetmek üzereyken yardımcı pilotun uyarısı ile turbo düğmesine basan Enes yarışı birincilikle bitirdi. Şampiyon olan Enes’e hazırlanan kupası taktim edildi ve balkon konuşmasına davet edildi. Kupayı gördüğünde ve aşağıda bulunan kurum çalışanlarının tezahüratları karşında güzel bir konuşma yapan Enes “Bunu beklemiyordum, çok çok teşekkür ederim” diyerek mutluluğunu ifade etti. O an gördük ki Enes’in gözleri mutluluktan ve şaşkınlıktan ışıldıyordu. Amacımız çocukların hayalleri ne olursa olsun ona sihir katarak unutulmaz bir deneyim haline getirmek.

Dileklerini gerçekleştirmek isteyenler için kriterleriniz nelerdir? Size nasıl başvurabilirler?

3-18 yaş aralığında riskli hastalıkla mücadele eden her çocuk derneğimize başvuru yapabilir. Başvuru yapmaları için 0212 259 83 83 numaralı dernek hattımızı arayabilirler, sosyal medya hesaplarımızdan veya www.birdilektut.org web sitemizden başvuru yapabilirler.

Make-A-Wish Türkiye’ye destek olmak isteyenler nasıl katkıda bulunabilirler?

Sırada heyecanla dileğinin gerçekleşmesini bekleyen çocuklarımız var. Bu çocukların hayallerini gerçekleştirebilmemiz için bizlere ihtiyacı var. Dileklerin gerçekleşmesi için tüm sivil toplum kuruluşlarında olduğu gibi bizim için de yenilikçi ve sürdürülebilir bağış yöntemleri yaratmak çok önemli.
Bu da ancak kurumsal ve bireysel destekçilerle mümkün olabiliyor. Bu yüzden uzun vadeli ve karşılıklı değer yaratma üzerine kurulu projeler yaratmaya odaklanıyoruz. Tüm dünyada bu konuda birçok destekçimiz mevcut. Bunun yanında operasyonlarımızı sürdürmede bir gönüllü ordumuzun varlığı çok önemli. Onların destekleri sayesinde kocaman bir aileyiz ve birçok sürecimizi bu şekilde yürütüyoruz. Haklarını asla ödeyemeyiz. Make-A-Wish Türkiye’ye bağış yapmak için birçok alternatif var. Dileyen herkes web sayfamızdan bağışta bulunabilir, düzenli bağışçımız olabilir ya da özel günlere ait hediye e-kartlarımız ile bağışlarını iletebilir. Üçüncü bir yöntem, doğum günü, düğün, babyshower gibi özel günlerini dilek çocuklarına bağışlamak. Bunun için yine sitemiz üzerinden özel gün bağışlamak adına kampan yasını oluşturup, linki istediğiniz kişilerle paylaşabilir; size gelecek hediyeleri bağış olarak dilek çocuklarına yönlendirebilirsiniz. Bunun dışında kurumlarla yürüttüğümüz Dilek Tasarım Atölyemiz, Kurumsal Maraton Projemiz, Dilek Ağacı projemiz gibi birçok farklı destek sağlanabilecek projelerimiz mevcut. Türkiye’de STK’lar tarafından kurulan ilk çevrim içi pazar yeri olan Dilek Dükkanımız da bulunuyor. Destekçi markalarımızla başladığımız bu çalışmada bu platform üzerinden yapılan her alışverişin bir kısmı bağış olarak derneğe aktarılıyor. Son olarak da kısa süre önce çocuklarımızın dileklerini birer NFT haline getirdik. Bu NFT’lerden satın alarak hem anlamlı bir dijital esere sahip olabilir hem de NFT’nin satışından elde edilecek gelirle dilek çocuklarımızın hayallerini gerçekleştirmesine yardımcı olabilirsiniz.

PAYLAŞ