Hikayelerin Peşinde Oluşan Koleksiyonlar

Writer: Burçin Yaşar Üner

Date: 05/10/2020

PAYLAŞ

Çok keyifli kahve fincanı tasarımlarıyla dikkatimi çeken Özlem Tuna’yla sizleri tanıştırmak istiyorum. Mücevherlerle başlayan tasarım yolculuğu, kendi tasarım stüdyosunda her birinin ayrı hikayesi olan takı ve ev objeleri tasarımıyla devam ediyor.

Özlem Tuna kimdir? Tasarım yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?

1993 yılında Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi – Seramik Bölümü’nden mezun oldum. Şans eseri yolum mücevher tasarımıyla kesişti ve Urart’ta işe başladım. Sonrasında Kapalıçarşı çevresinde bir çok kuyumcuda tasarımcı olarak çalıştım. 2003 yılında tasarım stüdyomu kurdum ve ÖZLEM TUNA ismi altında kişisel markamı oluşturdum. 17 yıldır, Özlem Tuna markası altında mücevher ve ev aksesuarları tasarlıyorum. Tüm porselen üretimlerimizi firmamın atölyesinde gerçekleştiriyoruz.
Bu gün geldiğimiz noktada tasarımlarım 15 şehirde kullanıcılarıyla buluşuyor. Özlem Tuna Tasarım Stüdyosu olarak da bir çok firma ve kuruma özel tasarım projeleri yapıyoruz.

Koleksiyonlarınızda ağırlıklı olarak çay ve kahve sunumları tasarımlarnızı görüyoruz. Mutfak tutkunuz nereden geliyor?

Mutfak ve kahve tutkum çocukluk yıllarıma uzanıyor. Kendimi bildim bileli  bahçede çamurla ve mutfakta hamurla oynamayı çok sevdim. Lise yılarımda aklımda aşçı olmak vardı fakat 80’li yılların sonunda bu coğrafyada aşçılık mesleği kadınların yaptığı bir iş değildi ve ailem beni güzel sanatlar okumam için teşvik etmişti. Böylelikle güzel sanatlar alanında eğitim aldım. Mutfak tutkum bitmiş değil. Yaptığım işle birleştirebileceğim tasarım projeleri gerçekleştirmeyi umuyorum.

İlkokul yıllarımdan hatırlarım; evimizde çekirdek kahve bulunurdu, gizli gizli ağzıma atıp kahve çekirdeklerini çiğnerdim. Her çeşit kahveyi çok severim. Kahve tutkum o zamanlara dayanır. Kahve kültürünü ve çevresinde yaşadığımız ritüelleri yaşatmak ve geliştirmek konusu hep aklımadır.

Hazırladığınız koleksiyonların bir hikayesi var mı?

Her zaman. Hikayelerin peşinde koleksiyonlar oluşuyor.

Özlem Tuna, kullanıcısına her zaman bir hikaye anlatıyor olmalı ya da soru soruyor olmalı.

Her tasarladığım fincan veya mücevherle, kullanıcının aklına bir hikaye veya soru getirmeliyim.

Hikayeler nasıl ortaya çıkıyor diye sorarsanız, tamamen yaşadığım coğrafya, mekan ve zaman içinde yaşadıklarım ve deneyimlediklerimden oluşuyor.

Gelişen teknoloji ile pek çok alanda seri üretimler arttı. Ama son yıllarda el yapımı, kişiselleştirilmiş özel koleksiyonların yükselişine tanık oluyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Tasarım firmamı kurmamla birlikte, yolculuk başladı ve markamı oluşturdum. Tasarımlarımı yaptığım coğrafya içinde küçük- geleneksel ve el yapımı üretim çok yaygındı. ( Tarihi yarımada ve Kapalıçarşı çevresi)  Böyle bir bölgede, çevremde hangi olanak varsa onlarla tasarımlarımı gerçekleştirdim. Tabi ki elinizdeki olanaklar da tasarım dilinizde bir üslup oluşturuyor. Madalyonun diğer tarafında ise seri üretim yapamazdım çünkü böyle bir seri üretime ayıracak para kaynağım yoktu. Seri üretim için bambaşka ölçeklerde düşünüp kaynak ayırmanız gerekiyor. Ben bir şekilde yaşadığımız şehrin kabinde ne üretim olanağı ve ne malzeme varsa onu kullanıp bir şeyler yapmak istedim. Geleneksel üretim olanaklarını kullanmakla da, küçük atölyelerin yaşaması için sürdürülebilir bir iş ortamı sağlamış oldum. Bu benim tasarıma bakış açımda çok önemli bir nokta. Tasarım +  üretim + insan kaynağı + malzemede sürdürülebilir olmak.

Bir koleksiyonu tasarlarken ve tamamladıktan sonra neler hissediyorsunuz? Sizi en heyecanlandıran kısım hangisi?

Koleksiyon benim için bir iletişim  aracı. Açıkçası her aşamasınıdan çok büyük keyif alıyorum. Tasarım, üretim ve kullanıcıya sunma hepsi ayrı yolculuklar ve büyük bir efor harcamak ve anlatmak gerekiyor. İletişimi doğru ve iyi kurmak önemli.

Anlatmak istediğiniz önemli bir konu var ve ne çok insana ulaşırsanız o derece de başarılısınız demektir.

Tasarımda farklı malzemeleri bir araya getirdiğinizi görüyoruz. En çok hangi malzemeleri tercih ediyorsunuz?

Zaman içinde değişiyor. Ana malzemelerimiz: porselen ve metal. Her zaman yeni bir malzemeyi eklemek ve zor olanı başarmak çok keyif verici. Özel bir tercihim yok.

Koleksiyonlarınızın yurtdışı satışları da var
mı?

Tasarımlarım son 6 yıldır %90’nı yurt dışı kullanıcısına ulaşıyor.15 şehirde tasarım mağazaları ve department storelarda satılmakta.

Gelecekte farklı alanlardaki tasarımlarda da sizi görebilecek miyiz?

Belki yeme içme alanında. Tasarımcı olarak malzemelerimi değiştirmek istiyorum.

Tasarım yolculuğunuzla gelecek planlarınızın bir kısmını bizimle paylaşır mısınız?

Tasarım’ın insan üzerindeki duygusal etkileri üzerine daha yoğun çalışmak istiyorum. Ve iletişim tasarımı çok ilgimi çekiyor. Bu iki alanda tasarım çalışmaları yapmak istiyorum.

PAYLAŞ