Aile Kralların Dahi Giremeyeceği Güçlü Bir Kaledir

Writer: Olcay Poulsen

Date: 08/07/2020

PAYLAŞ

Aile; toplumun en kutsal ve en temel yapı taşıdır. Bir yaşam tarzı olan kültür ve ona ilişkin değerlerin ilk ve en somut göründüğü alan aile kurumudur. Ailenin oluşumu ve varlığını sürdürmesi, diğer toplumsal etmenlerle birlikte var olan toplumsal değerlerin ortak bir ürünüdür.

Bazen güçlü aile kalemizin içine bizim kontrol edemeyeceğimiz şeyler girer, bazen de biz kaleden çıkarız. Ve sonrasında bir bakarız ki; hiçbir otoritenin müdahale edemeyeceği bu yapı taşı, yerle bir olmuş.

Aileyi bu sonuca götürebilecek faktörlerden bazıları:

  1. Aileyi oluşturan bireylerin birbiriyle olan ilişkileri ve yaşadıkları sorunlar
  2. Yaşla birlikte gelen psikolojik durumumuzdaki değişiklikler
  3. Aşk ve sevgiye yüklediğimiz anlamlardaki değişiklikler,
  4. Sorumluluklardan sıkılma ve kaçma isteği,
  5. Eşlerden birinde, gençlik dönemlerine olan özlem,
  6. Çocuk, anne-baba ilişkisi üzerindeki dengesizlikler ve anlaşmazlıklar,
  7. Aile büyükleri ile (büyük anne – büyük baba) yaşanan sorunlar,
  8. Ailedeki fiziksel kayıplar,
  9. Ailedeki sorumluluk adına rollerin birbirine karışması,
  10. Eşler arasındaki olumsuz gelgitlerin yaşanması ve bu yaşananların aile üyelerinin her birine ayrı ayrı yansıması…

Sosyal bir varlık olan insan, soyunun devamını sağlamak, birikimlerini gelecek kuşaklara aktarmak, ekonomik ve biyolojik bağ kurmak, daha da önemlisi ait olmak, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için binlerce yıldır aile kurmaktadır.

Toplumların sahip oldukları sosyoekonomik koşullar ve coğrafyası her toplumun kendine özgü bir aile yapısı oluşturmasına yol açar. Toplumsal ve ekonomik koşullardaki farklılıklar aile birliğinin var olmasını ve devamını sağlayan unsurlarda da farklılıklar yaratmaktadır. Aile aynı zamanda bireylerin birbiriyle biyolojik, psikolojik, ekonomik, sosyal ilişkiler ve duygusal etkileşim içinde olduğu bir gruptur.

Günümüzde çekirdek aile ve geniş aile olmak üzere iki tip aile şekli vardır.

Çekirdek aile denince, bir evde oturan veya yaşayan karı-koca ile varsa onların evlenmemiş çocuklarından oluşur.

Geniş aile ise, anne-baba, kızlar, oğullar, gelinler, damatlar ve torunlarla birlikte aynı çatı altında yaşayan aile tipidir. Geleneksel yapısını koruyan toplumlarda bu aile tipi hala vardır.

Bir de tamamlanmamış aile tipi vardır ki; yoğun olarak batı toplumlarında görülmekle birlikte, son yıllarda özellikle boşanmaların artmasıyla ülkemizde de parçalanmış tamamlanmamış aile tipi görülür.

Aile Terapisi 1950’li yıllarda uygulama alanına girmiştir. Günümüzde, gelişmiş toplumlarda, tıpta psikiyatrinin bir yan uzmanlık dalı olarak, gerek önleyici, gerekse iyileştirici yaklaşımlar içinde uygulanmaktadır.

Aile terapisinin genel amacı, aile-içi uyum ve doyumu sağlayan davranışları artırıp, aile içinde görülen uyumsuz tutum ve davranışları minimuma indirmek ya da ortadan kaldırmaktır. Aile terapisinin yoğunluğu, doğal bir birim olan ailenin bütününe yöneliktir. Aile de toplumun bir parçası olduğuna göre, terapi sürecinde aile toplumun etkilerinden ayrı düşünülemez. Aile terapisinde sorun bireysel değil, ailenin bütünlüğü içinde aranmaktadır.
Aile terapisi, ailenin mevcut yapısını inceler ve aile içi ilişkileri, aile içinde oluşan sıkıntıları sorunları bulur ve bunları analiz eder. Aile bireylerinin yanlış algılarını kendilerine anlatmaya çalışır. Problemler büyümeden düzgün ve etkili iletişimle, konuyla alakalı yöntem ve teknikleri kullanarak çözüme ulaşılmasında yol gösterir. Kısacası amaç; ailenin yaşadığı sorunların çözümünün yanı sıra, aile bireylerinin birbirlerini daha iyi anlamaları için, etkili ve sürekli iletişimle sorunların üstesinden daha iyi gelmesi konusunda yön bulmasıdır. Sorunsuz mutlu bireylerin olduğu ailelerin çoğunlukta olması dileğimle…

Bu köşede yazılarımın yanı sıra sizlerden gelen soruları da yanıtlayacağım. Sorularınızı

olcay.poulsen@nyxmag.com adresime gönderebilirsiniz

PAYLAŞ