Merhaba, ben Cin Ali. Yani, insanlar bana öyle diyor. Size hikayemi anlatmadan önce bir şeyler söylemeliyim; belki de çoğunuz ismimin nereden geldiğini anlamakta zorlanırsınız. Çünkü ben, çok zayıf bir kedi olduğum için dört bacak ve yamuk bir kafadan ibarettim. Evrenin mizahı, beni böyle yaratmış olabilir. Hadi, size hikayemi anlatayım.
Bir gün, parkta, çocukların sevinçle koşturduğu, kuşların şarkı söylediği o neşeli alanın bir köşesinde, hayatımın dönüm noktası yaşandı.
O an ne kadar yalnız ve çaresiz olduğumu biliyor musunuz? Birkaç adım atabiliyor, sonra düşüyordum. Şansımı denemek istedim, ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Ta ki çocuklar beni fark edene kadar. Küçük bir grup çocuk, parkta oyun oynarken beni buldu. Kısa süre içinde etrafımda toplandılar. Meraklı gözleri bana bakarken, minik kulaklarım kısıldı, tıs tıs tısladım onlara. İçlerinden biri, “Buna bakın, ne kadar küçük ve zayıf!” dedi.
Gözlerimle onları takip etmeye çalışırken, çocukların beni bir kutunun içine koymalarına izin verdim. Kutunun içinde küçük bir yastık vardı ve yanına da süt ve su bırakmışlardı. Benim için hazırlanan bu köşe, son derece sıcak ve güvenli görünüyordu, ama yine de yalnızlık duygusu içimi sarmıştı. İçimden bir ses, “Burada güvende mi olacaksın, yoksa buradan kurtulmalı mısın?” diyordu.
Günler geçtikçe, kutunun içine koydukları yiyecekler benim biraz daha güçlenmeme yardımcı oldu. Ancak, ne kadar zayıf olduğumun da arkındaydım. Her gün çocuklar beni ziyaret ediyordu. Bazı günler beni okşuyorlar, bazı günler ise sadece bakıyorlardı. Anladım ki, onlar bana yardım ediyorlardı ama nasıl iyileşeceğimi bilmiyorlardı. Onlar için küçük, zayıf bir kediydim; ama içimde bir umut vardı. Bir gün, daha iyi olacağım ve belki de bir ailem olacak diye düşündüm.
Bir gün, parkın yanındaki evdeki insanlar, bir not bırakmışlardı çocukların benim için hazırladıkları kutunun üstüne. Bu notta, “Bu minik yavru kediye bakacak bir aile arıyoruz. Lütfen onu sevgiyle kabul edin ve ona yuvanızı açın” yazılıydı. O an, bir değişimin kapıda olduğunu hissettim. Bir süre sonra, kutumun yanına bir aile geldi. Ailenin, çok sayıda kedisi olduğunu duyduğumda, içimde bir heyecan hissettim. Belki de bir gün, onların arasına katılabilecektim.
Yeni evime götürülürken, kalbim hızla atıyordu. Eve vardığımızda, etrafta beş kedi vardı: Luna, Charlie, Leo, Kira ve Momo. Hepsi farklı görünüyordu. Luna, güzel bir Ankara kedisiydi. Charlie, yaşlı ve bilge bir British Shorthair. Leo, enerjik bir Tekir kediydi. Kira, korkusuz bir Sibirya kedisiydi ve Momo, yaramaz bir Siyam kedisiydi. Her biri, beni gözleriyle süzüyordu.
Evdeki ilk günlerim oldukça zorluydu. Hala zayıftım ve hareketlerim oldukça sınırlıydı. Ama diğer kediler, beni merakla izliyordu. Luna, ilk adımı atan oldu. Yanıma yaklaşıp, nazikçe burnunu dokundurdu. Bu hareketi, içimi ısıttı ve kendimi biraz daha iyi hissetmeme yardımcı oldu. Charlie ise, yaşının getirdiği bilgelikle, bana nazikçe yaklaşıp yavaşça beni incelemeye başladı. O an, kendimi daha güvenli hissettim.
Leo ve Kira, biraz daha mesafeli yaklaşıyorlardı. Leo, oldukça enerjik bir kediydi ve beni farklı görünmem nedeniyle çok merak ediyordu. Kira ise, biraz daha çekingen davranıyordu. Ancak, zamanla bu durum değişti. Momo ise, beni ilk başta ciddiye almıyordu. Yavaş ve dengesiz hareketlerimi görünce, benimle ilgilenmek istemedi.
Evdeki kedilerle olan ilişkilerim yavaş yavaş gelişti. Luna, bana oyun oynamayı öğretti. Büyük bir topu bana getirdi ve birlikte oyun oynamaya başladık. Charlie, bana eski kedi hikayeleri anlatarak, beni rahatlattı ve evde daha rahat hissetmeme yardımcı oldu. Leo, enerjik tavırlarıyla bana hareket etmeyi öğretti ve çok sayıda oyunla enerjimi artırdı. Kira, bana sakin bir köşe sundu ve onunla uyuyarak kendimi güvende hissettim. Momo ise, yavaş yavaş ilgilenmeye başladı ve hareketlerimi izleyerek bana yardım etmeye başladı.
Her geçen gün, iyileşmeye başladım. Güçlenmeye başladıkça, kendimi evde daha iyi hissettim. Diğer kedilerle olan ilişkilerim geliştikçe, kendime daha güvenli bir yer buldum. Artık onlarla oyun oynuyor, onlarla vakit geçiriyor ve her geçen gün biraz daha mutlu oluyordum.
Bir gün, kendimi ailenin bir parçası gibi hissettim. Evdeki kedilerle olan bağım güçlendi ve kendimi gerçekten evimde gibi hissettim. Çocukların bana gösterdiği sevgi ve bu ailenin bana sunduğu sıcaklık, hayatımı değiştirdi. Artık yalnız ve zayıf bir kedi değil, sevgi dolu bir yuva ve arkadaşlarla çevrili bir kedi oldum.
Bu süreçte öğrendiğim en önemli şey, sevginin ve dostluğun her zorluğun üstesinden gelebileceğiydi. Evdeki kedilerle birlikte, zor günlerin üstesinden geldim ve mutlu bir yaşam sürmeye başladım. Çocuklar ve bu büyük aile, bana sadece bir yuva değil, aynı zamanda gerçek bir aile sundu. Ve işte, bu benim hikayem; zayıf bir kedi olarak başladığım yolculuğum, sevgi ve dostlukla dolu bir sona dönüştü.
Şimdi, her gün yeni bir macera, yeni bir oyun ve yeni bir sevgi dolu anı için hazır hissediyorum. İşte böyle, Cin Ali’nin güncesi burada bitti.