İroni ustası İrlandalı yazar Oscar Wilde, estetik duygusu çok gelişmiş, yalnız edebi yeteneğiyle değil, kıyafet ve aksesuarlarıyla da döneminin en konuşulan şahsiyetlerinden biriydi. Bir kadın dergisinde editörlük yapacak kadar modadan anlayan Wilde‘ın, moda ve tüketim kültürü arasındaki ilişkiye dair söylediği “Moda denilen şey o kadar çirkindir ki, onu her altı ayda bir değiştirirler.” latifesi günümüzde hala güncel.
Gerçekten de moda endüstrisinin, ‘istek’ yaratma ve bunları tüketicinin ‘ihtiyacı’na dönüştürme kapasitesi eşsizdir. Kısa ömürlü trendlerle, ömrü uzun olmayan giysilerin pazarlanmasını temel alan bu iş modelinin sonucunda, tüketiciler, giyilmemiş olsa da kıyafetlerini sürekli değiştirmek zorunda hissederler.
Her yıl “gezegendeki her kişiye 20 yeni ürün sağlamaya yetecek” 150 milyar kadar giysi üretiliyor ve ortalama bir tüketici, bir nesil öncesine göre %300 daha fazla giyim eşyasına sahip.Tonlarca tekstil ürününün çöpe atılmasının da etkisiyle, hazır giyim ve tekstil endüstrisi, küresel karbon emisyonunun %10‘unu oluşturuyor ve petrolden sonra çevreye zarar veren ikinci en büyük endüstriyel kirletici.
Ancak işin olumlu yanı, endüstrinin, bu durumun sürdürülebilir olmadığını görerek, çevreyle daha uyumlu olma çabasıyla, geri dönüşümden (recycle) kazanılmış hammaddeler kullanmaya ve ileri dönüşümle (upcycle) tasarlanmış giysi ve sair eşyalar üretmeye başlaması. Artık, haute couture’den, hazır giyime kadar çoğu moda markasının “Recycle koleksiyonları” mevcut.
Bu şekilde üretim ve tasarıma çok uygun olan bir ürün de, denim kumaşından imal edilen “blue jean”ler, ya da ülkemizde alışılan gelen ifadesiyle “kot”lar. Öncelikle, bu kavram dağarcığını netleştirelim: neden “blue jean”, neden “kot”, neden “denim”?
1700’lerin sonunda biri “Denim”,diğeri “Jean” adında iki tür kot kumaşı üretiliyordu: Fransa’nın Nimes kentinde üretilen “Denim” (de Nimes/Nimes’den gelen) ve İtalya’nın Cenova kentinde üretilen “Jean”. “Blue-jean” de adını Cenova’lı denizcilerin “Bleu de Genes” (Cenova mavisi) diye adlandırılan mavi renkli pamuklu pantolonlarından almış. “Kot” sözcüğü de, Türkiye’de blue-jeani üreten ilk kişi olan Muhteşem Kot‘tan yadigar; “Kot” marka jeanler artık üretilmiyorsa da, “Kot” sözcüğü “jean” kumaşın yerel adı olarak Türkçemizde yerini almış oldu.
Hepimizin dolabında, en az birkaç adet kot ürünü bulunur. Kimisini yıpranana kadar bıkmadan kullanırız, kimisini de yıpranmış görünümleri için satın alırız. Jeanlere olan saplantımız nedeniyle, gardroplarda ileri dönüşüm/upcyle ile yeniden değer kazandırabileceğimiz çok miktarda jean kumaşı birikir. Bunları dönüştürerek, hem çevreye katkı sunmuş, hem de tasarımı sadece üreten kişiye özel olduğu için “eşsiz” parçalar kullanmanın keyfini sürebiliriz.
Jean kumaşı benim üretimimde de çok fazla yer alan bir malzeme. Ben jean‘i kabaca 3 şekilde kullanıyorum:
a) Mevcut bir jean pantolon/etek/ceketle, yine aynı amaçla kullanılacak ama farklı materyallerle zenginleşmiş yeni tasarımlar yaratıyorum: bir kot ceketin önüne, sırtına, koluna; bir kot eteğin/pantalonun beline, ceplerine ve paçalarına yapılan küçük eklemeler, farklı kumaş türleri ve nakış işlerinin katkısıyla, danışanca sevilen, belki anısı olan ürüne yeni bir kullanım ömrü kazandırmış oluyorum.
b) Ürünü, yine bir giyim eşyası olacak ama kullanılış amacını değiştirecek şekilde tasarlıyorum: Bir jean pantalonu eteğe ya da çantaya dönüştürmek mümkün. Bu şekilde danışanımın keyifle kullandığı “eski” ama bir o kadar da “yeni” bir ürüne kavuşmuş oluyoruz.
c) Dolaptaki jeanlerin kumaşını hammadde olarak kullanıp, sonsuz çeşitlilikte ürünler tasarlayabiliyorum: dekorasyonda kullanılacak jean perdeler, örtüler, yastıklar, paspaslar, runnerlar, bardak altlıkları, resim çerçeveleri; mutfak için fırın eldivenleri üretiyorum. Ailenin dört ayaklı bireyleri için oyuncak, giysi ve yataklar; kitapseverler için de tekrar tekrar kullanılacak kitap kapları ve kişiye özel tasarımlı hediyelik defterler üretiyorum. Jean ve sair kumaştan ürettiğim çantalarım fridabags.ist instagram hesabımda görülebilir.
Geri dönüştürülen her tekstil ürünü su israfını, atmosfere ulaşan karbon salınımını, boya ve benzeri kimyasalların çevreye verdiği zararı azaltıyor. Çalışmalarımla bu amaca hizmet ettiğim için mutluluk duyuyorum ve hepimizin gerek çalışma hayatımızda, gerekse evlerimizde, gündelik yaşamın her aşamasında geri ve ileri dönüşüme daha çok yer açması gerektiğine inanıyorum.