Dantel…
Kökeni Fransızca “dantelle” olan bu örgü çeşidinin tarihçesine dair rivayet muhtelif. Bazı araştırmacılar, bildiğimiz anlamda dantelin ilk üretimini 16. yüzyıl Venedik’ine dayandırırken, diğer bazı araştırmacılar ise bazı doğu ülkelerinde ve özellikle Anadolu’da çok yaygın olan oya işi ürünlerin Venediklilerce Avrupa’ya taşındığını ve biraz değişmiş olarak “dantel” adıyla ülkemize döndüğünü belirtir.
Daha geriye gidilirse de, dantelin öncüleri sayılabilecek düğümlü ağ işi örneklerine eski Mısır mezarlarında, kumaşın iplikle bezenmesi anlamına gelen nakışa ise antik Çin, Hindistan ve İran’da bulunan eserlerde rastlamak mümkün.
Dantelin Türk el sanatları kültüründe çok önemli bir yeri vardır. Öyle ki, Kastamonu-Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi’nde, 2009 yılında kurulmuş bir Dantel Müzesi dahi mevcut. Ülkemizin ilk -ve şimdilik tek- dantel müzesi olan bu kurumda Anadolu kadınının yüzyıllar boyunca ürettiği dantel işlerinden örnekler sergilenmektedir.
Türk evinde geniş bir kullanım alanı olmuştur dantelin… Geçmişte yastık kenarlarında, çevre ve mendillerde süs öğesi olarak yerini almışken- günümüzde giyimin yanı sıra, her tür örtü ve perde üretiminde kullanılabilir.
Klasik Türk evinin vazgeçilmezi olan dantelin, upcycling / ileri – dönüşümün bir unsuru olarak benim üretimimde de yer alması kaçınılmazdı. Tabii ki, geçmişte annelerimizin koltuk kenarlarına, mutfak raflarına ya da televizyonun üzerine yerleştirdiği dantellerin modern evlerde yeri yok artık. Ancak bunları ileri – dönüştürerek bambaşka amaçlarla değerlendirip yeniden kullanıma kazandırmak mümkün! Bu yüzden dantel de benim üretimimde en fazla faydalandığım malzemelerden biri…
Bir upcycle / ileri – dönüşüm sanatçısı olarak ben danteli nerelerde kullanıyorum? Bu soruyu “aklınıza gelen her yerde ve şekilde” diye yanıtlayabilirim.
Danışanımın getirdiği, senelerce bir dolapta durup beklemiş aile yadigarı dantelden, sadece o kişinin pencerelerinde rastlanabilecek perdeler üretiyorum.
Eski gelinlik dantellerinden, yatak örtüleri, yastıklar ve sehpa/masa örtüleri üretiyorum.
Sofrada kullanılabilecek masa örtüleri, runnerlar, kumaş peçeteler, ekmeklikler, kadeh zarfları ve bardakaltlıkları üretiyorum.
Düz “basic” bir giyim eşyası – bluz / ceket / pantolon – doğru yer ve miktarda dantel kullanımıyla bambaşka bir havaya bürünebiliyor…
Yine atkı / şapka / eldiven gibi giyim aksesuarlarına dantel uygulandığında (sırrı miktarında!) eşi – benzeri olmayan, sadece taşıyıcısına özel parçalara dönüşebiliyorlar.
Örneğin bir danışanımın getirdiği, annesinin kendi nikah töreninde kullandığı dantel eldivenini şapka aksesuarı olarak tasarladığımda, hem bir aile yadigarını kullanıyor olmaktan duyduğu mutluluğu,
hem de sadece kendisinde bulunan, şahsına özel bu tasarımla çevresinden aldığı övgüleri duymak benim için çok değerliydi.
Bir diğer danışanımın, eşinin büyükannesinden kalma dantel eşarbı, yeni doğan bebeği için tasarladığımız bebek battaniyesinde kullandığımızda, sadece eski bir dantele yeni bir kullanım sağlamakla kalmadık, söz konusu hanımefendinin yaşamını / anılarını da yeniden anmış ve hayata katmış olduk. Başarılı bir ileri – dönüşüm örneği olduğuna inandığım bu bebek battaniyesi, belki gelecekte başka dönüşümlere de konu olabilir, kim bilir…
İleri – dönüşüm felsefesiyle, malzeme, amaç ve tasarımı bir araya getirip ürettiğim ürünün, danışanımın yüzünde yarattığı tebessüm değil yalnızca beni mutlu eden…
Tekstil endüstrisinde üretim prosedürü, başka şeylerin yan ısıra yüksek miktarda su, enerji ve kimyasal maddelerin kullanımını içeriyor. Üreticilerin çoğu inkar da etse, sıklıkla çevreyi kirleten bir işlemler zinciri söz konusu olabiliyor. Bu yüzden, upcycle / ileri – dönüşüme bu soruna da iyi bir çözüm olarak bakıyorum ve çevrenin korunmasına küçük bir katkım olduğu için mutluluk duyuyorum.