Art-Nuveau akımının ustalarından, Barselona’yı Barselona yapan ünlü Katalan mimar/sanatçı/tasarımcı Antoni Gaudi “Doğadan gelmeyen hiç bir şey sanat değildir.” diye tarif etmişti tasarımlarının ilham kaynağını.
Atıkların sürekli çoğaldığı ve hava/toprak/su kirliliğine neden olduğu modern toplumda, geri dönüşüm, doğayı ve çevreyi korumanın temel taşı haline geldi. Sanat da bu eğilimden payını aldı ve geri dönüşüm sanatı bu ortamda doğdu.
Sanat, atık malzemeler ve çöpler de dahil olmak üzere birçok şeyden yapılabilir. Geri dönüşüm sanatı, öncesinde farklı bir amacı olan atık malzemelerden yapılan yaratıcı bir çalışmadır ve temelde malzemeleri yeniden kullanmakla ilgilidir. Kullanılabilecek malzeme türlerinin bir sınırı yoktur. Büyük veya küçük; iki veya üç boyutlu olabilir.
Sanatsal üretim için eski malzemeyi yeniden kullanma fikri yeni değil. Örneğin, eski kumaş ve giysi parçalarından üretilen geleneksel Yamalı Bohça/ Kırkyama eserleri buna örnektir. Picasso‘nun 1910’larda ürettiği ve kağıt parçaları, fotoğraflar, ve küçük nesnelerden oluşturduğu kolaj çalışmaları; tahta parçaları ve diğer atık malzemelerden ürettiği heykeller de bu düşüncenin ürünüdür.
“Kullan-at” kültürünün yaygınlaştığı ve modern toplumun yeryüzünün sunduklarını hızla tükettiği bu çağda, malzemelerin geri dönüştürülmesi, doğaya verilen zararın az da olsa azaltılabilmesine hizmet eder. Belki bu yüzden, ben de çalışmalarımla bir “geri-dönüşüm sanatçısı”ndan çok, “geri-dönüşüm savaşçısı” olarak anılmayı tercih edebilirim.
Benim işim sayılarlaydı, ama aklım ve yüreğim de her zaman doğada ve renklerinde…
Çok genç yaşta başladığım çalışma hayatımda, 20 yılı aşkın bir süre muhasebe ve yöneticilik alanında çalıştım; ama dedim ya, aklım hep özgürce nefes alabileceğim, doğayla bütünleşik bir şekilde sanatsal üretim yapabileceğim bir yaşam tarzındaydı. Bu yüzden geri dönüşüm sanatına odaklandım.
Geri dönüşüm tam olarak nedir ve ben ne tür bir üretim yapıyorum? Kabaca üç türü var… Birincil geri dönüşüm, malzemenin hiçbir şekilde dönüştürülmeden ve aynı amaç için geri kazanılmasıdır. Bir bakıma, ikinci el kullanım olarak tanımlanabilir – ev ve bahçe mobilyalarında yaptığım eskitme çalışmaları bu bağlamda değerlendirilebilir.
Aile büyüklerinin hayatlarımızdan ayrılması, bir evden diğerine taşınmalar gibi nedenlerle, aslında sevdiğimiz ama mevcut haliyle kullanmak istemediğimiz mobilyalar ve her tür aksesuarı güncel zevkimize, evimizin mevcut dekoruna uygun hale getirmek mümkün. Benim yaptığım çalışma türlerinden biri de bu. Dönüştürülmek istenen mobilyayı görüyor, danışanın zevkini ve ihtiyacını kavrayıp, bunlara uygun bir renk tasarımıyla yeniliyorum.
Çocuk odaları, oturma odaları ve teras/balkonlarda yaptığım dekoratif duvar çalışmaları da bu alana giriyor. Danışanın talebine göre çocuk odalarında cıvıl cıvıl renkli dünyalar kuruyor, okul duvarlarına, balkon ve teraslara yapılan çizimlerle rengarenk bitkiler, papağanlar konduruyorum.
Geri dönüşümün ikincil türü, kimyasal işlem kullanılmadan malzeme/ üründe bir tür değişiklik yapılmasını içerir. Su kabağını şekillendirerek ürettiğim lamba ve aksesuarlar; kütük dilimlerinden ürettiğim duvar ve masa aksesuarları, eski danteller, sicimler, hasırlar ve sair her tür malzemeden ürettiğim düş kapanları da bu tür geri dönüşüm üretimine örnektir.
Ve nihayet üçüncül geri dönüşüm, malzemenin / ürünün yeniden kullanılabilir hale getirilmesi için kimyasal olarak değiştirilmesini içeren bir işlemi ifade eder ki bu benim alanımın dışında kalıyor – ama şimdilik kaydıyla!
Ben, sanatın sadece müze ve galerilerde değil, yaşadığımız her ortamda yer alması gerektiğine inanıyorum. Açıkçası, yaşadığım gibi sanat yapıyorum – toksik madde içeren “malzeme”lere ne hayatımda ne de sanatımda yer var! Doğaya saygı duyuyor, çevreyle barışık ve uyumlu üretim yapıyorum.