Sahnedeki başarısını yazarlık alanına da taşıyan Kaan Sekban, şov dünyasında geçen beş yılının perde arkasını aktardığı Küçük Ünlü Uyumu’nda, kendi çocukluğuna dair anekdotlarla da zengin ve sürükleyici bir anlatı sunuyor.
On yıllık bankacılık kariyerinden sonra adımını attığı sahnelerde beş yılı geride bırakan Kaan Sekban, bu süreçte tüm dehlizlerinde dolaştığı şov dünyasına dair kışkırtıcı bir okumaya davet sunuyor. Bu muzip ve eğlenceli anlatıda yazarın yolunun kesiştiği “büyük” ve “küçük” pek çok ünlü de kendisine yer buluyor. Kendine has üslubuyla eğlence dünyasının panoramasını sunan Sekban, “ünlü” denilen insan türünün hususiyetlerine ne derken aslında ne demek istediğine dair de bol kahkahalı ve kışkırtıcı satırlar kaleme alıyor.
90’ların sonu ve 2000’lerin başına tesadüf eden çocukluk ve ilk gençlik yıllarında aklı hep sahnede ya da beyaz camda olan Kaan Sekban, kurumsal yaşamın ardından hayallerini gerçekleştirdikten sonra büyük mutluluklar ve tatmin duyguları tadarken, derin hayal kırıklıkları da yaşıyor. İşte bu sıra dışı yaşamın toptan bir muhasebesini son derece eğlenceli bir üslupla anlatan Küçük Ünlü Uyumu, Sekban’ın öyküsünün fonunda bir ülkenin ve milyonlarca insanın hikâyesini de okura sunuyor.
“Türkiye’de ünlü olmanın kriterler” ve “ünlü türleri” gibi muzip sınıflandırmalarla zenginleşen Küçük Ünlü Uyumu, İnkılâp Kitabevi etiketiyle okurla buluşmaya hazırlanıyor.
Kitap Hakkında
Bir komedyenin bu kadar çok insana ilham olabileceğini kim bilebilirdi? Kaan Sekban, hayalinin peşinden gitmeyi başaran, bunu yaparken insanları doyasıya güldüren, bir yandan da umut aşılayan bir isim. Onun hayatından anekdotlar okurken ünlüsünden ünsüzüne tüm ülkenin çabasına, beklentisine ve kurduğu düşlere de tanıklık edeceksiniz.
Sahnelerin parlayan yıldızı Kaan Sekban, on yıllık kurumsal kariyerinin ardından sahneye çıkış hikâyesini anlattığı ilk kitabı Tebrikler Kovuldunuz’dan sonra bu kez, bir yandan şov dünyasında geçen beş yılının perde arkasını en filtresiz haliyle okurlarına açarken, diğer yandan onları bankacılık yıllarından da çok daha geriye, çocukluğuna doğru samimi ve sansürsüz bir yolculuğa çıkarıyor. Türkiye’nin en büyük sahnelerine uzanan macerasını ve hem ülkenin hem de kendinin sınırlarını nasıl aştığını, yolunun kesiştiği büyük ve küçük ünlüleri de hikâyesinin içine katarak anlatıyor. Muzip ve eğlenceli üslubuyla okuru ilk andan sarıp sarmalayan bu anlatıda “Türkiye’de ünlü olmanın kriterleri” ile “ünlü türleri” de kendisine yer buluyor. Kitabın sonundaki “Ünlü Sözlüğü” ise bu insanların “ne derken aslında ne dedikleri”ne dair alternatif ve kışkırtıcı bir düşünceye davet sunuyor.
“Türkçe bir kelimede düz ünlüden (a, e, ı, i) sonra düz, yuvarlak ünlüden sonra dar yuvarlak (u, ü) veya düz geniş ünlü (a, e) gelirse küçük ünlü uyumu sağlanmış olur. Peki bankacılıktan sonra komedi geldiğinde ne olur? Ne olmaz? Ne olmasa da olur? Ne olmazsa olmaz?”