Bir parfümü beğenmek kolaydır. Ama onu satın almak, aslında görünenden çok daha karmaşık bir karar mekanizmasının sonucudur. Çünkü parfüm satın almak, yalnızca bir ürünü beğenmekle değil, bir duyguya, bir anıya ve çoğu zaman da kendine duyulan bir ihtiyaçla ilgilidir.
Kokular, beynimizin duyusal hafıza merkezleriyle doğrudan bağlantılı. Yani bir parfüm, zihinde yalnızca güzel bir koku değil; birinin teni, çocuklukta öpülen bir boyun, ilk aşkın omzu, annenin giyinme odası ya da uzak bir ülkenin yaz akşamı olabilir.
Regalien’in kurucularından Varol Besen: “Tüketici davranışları üzerine yapılan araştırmalar, parfüm seçimlerinin %80 oranında kişisel benlik algısıyla bağlantılı olduğunu gösteriyor. ‘Ben kimim?’ sorusunun bir yanıtı da aslında ‘Nasıl kokuyorum?’ sorusunda gizli. Kimi zaman güçlü görünmek, kimi zaman fark edilmek, kimi zaman yalnızca hatırlanmak için parfüm seçeriz. Ve çoğu zaman, o şişenin içinde bir kimlik parçası ararız.” ifadeleriyle tüketicilerin satın alma davranışlarını değerlendirdi.
Hatıraların Şişelere Sığdırıldığı Koleksiyonlar
Bir parfüm mağazasında elimize sıkılan her tester, yalnızca bir kokuyu değil, potansiyel bir benliği sunar bize.
“Bu koku beni anlatıyor mu?”, “Bir başkası üzerimde bu kokuyu duyduğunda ne hissedecek?” gibi soruların hiçbiri rasyonel değildir. Bu yüzden parfüm alışverişi, alışveriş davranışlarının en duygusal ve sezgisel olanıdır. Ve işte tam da burada, duygusal bağ kurabileceğimiz markalar devreye girer. Regalien, parfümü yalnızca koku olarak değil, bir duygusal anlatı olarak tasarlar. Her bir koleksiyonunda, geçmişle bugünü, gelenekselle yeniliği, duyularla anıları harmanlayan bir yaklaşım taşır.
Regalien’in eşsiz kokuları arasında yer alan Ceremony Flu, burnu yormayan ama ruhu saran, temiz ve dingin bir zarafet sunar. Beyaz miskin saf temizlik hissiyle açılır; ardından iris çiçeğinin pudramsı ve naif dokunuşu teninizde ipeksi bir iz bırakır. Ne çok iddialı ne de silik… Tam da olması gerektiği kadar zarif, huzurlu ve rafine. Her sıkışta içinizde ferah bir uyanış, dingin bir sabah serinliği hissedersiniz. Flu; sadeliğin en etkileyici hali.
Turkuaz, ismini taşıdığı gibi; ferah, özgür ve Akdeniz’in sonsuz ufkunu anımsatan bir yolculuktur. Turkuaz, sizi yazlık bir sarayın denize açılan kapısında karşılayan ılık rüzgar gibi sarar. Adını taşıdığı rengiyle olduğu kadar, Osmanlı ihtişamından ve Akdeniz’in özgür maviliğinden de izler taşır. Marin ve ozonik notalarla ferahlatıcı bir başlangıç yapar; pelin çiçeği ve safranla zenginleşirken, deniz yosunu ve Türk gülü ile benzersiz bir zarafet kazanır. Meşe yosunu ve amberin kalıcılığıyla tamamlanan bu parfüm; özgürlüğün, zarafetin ve canlılığın kokusudur. Turkuaz, duyularla hissedilen bir renk gibidir: ferah, taze ve baş döndürücü.
Hazz ise tam anlamıyla bir gurme koku. Sanki fırından yeni çıkmış limonlu portakallı bir cheesecake’in üzerindeki ilk buhar gibi… Tatlı mı tatlı, ama ağırlaşmayan, insanın içini ısıtan bir lezzet kokusu. Narenciyelerin enerjisiyle açılır, vanilya, karamel ve pralinle tatlılaşır; meyan kökü ve mimozayla farklı bir derinlik kazanır. Bu koku bir pastanın pişerken evi saran sıcaklığı gibi—anılara kazınan, içten ve iştah açıcı.
Regalien’in kurucularından Bilen Besen ise markanın bu eşsiz yaklaşımını şöyle tanımlıyor:
“Bizim için koku, yalnızca bir estetik tercih değil; zamanın ruhunu şişelere sığdırmak demek. Parfümlerimizi tasarlarken her notada bir duygu, her esin kaynağında bir hikâye var. Regalien, insanın kendine duyduğu saygının kokusudur.”
Her kokuda, yalnızca bir parfüm değil, bir anı, bir kimlik ve bir duygu ararız. İşte bu sebeple, parfüm alışverişi, sadece bir ürün satın almak değil, bir yaşam tarzı seçmektir. Regalien, her bir parfümle bir hikaye anlatırken, kendini keşfetme ve duygusal bir bağ kurma yolculuğuna davet ediyor. Regalien ile koku, bir anı, bir duyguyu ve kendinizi bulma sürecinin ta kendisidir. Çünkü koku, yalnızca havada asılı kalmaz; ruhumuza işleyen, bizi biz yapan izleri bırakır.