Site icon Türkiye'nin Yeni Kadın Moda Dergisi – NYXmag

Maraton: 42 Bin 195 Metrelik Festival

PAYLAŞ

Konuk Yazar / ŞİRİN MİNE KILIÇ

Maratonlar, düzenlendikleri kentin yaşam kültürüne ve tanıtımına, barış ve dostluk dilinin yayılmasına büyük katkı sunan çok önemli organizasyonlar. Yarattıkları heyecan, coşku, motivasyon ve eğlence ile “kentin festivalleri” olarak da tanımlanabilirler.

Hobi olarak koşmaya başlayan pek çok koşucunun en büyük hayali de bir maraton (42 km 195 metre) koşmak. Ancak bir maratonu tamamlamak kolay bir iş değil. Bir antrenman programı takip etmek, haftada en az 5-6 gün koşmak, beslenmeye, dinlenmeye ve kas güçlendirici egzersizlere zaman ayırmak gerekiyor.
Türkiye’de koşu kültürü de henüz “gelişmekte olduğu” için, maratoncu sayısı da nüfusa oranla son derece düşük. Kadın – erkek toplam maratoncu sayısı 2 bin kişi kadar. Bunların da yalnızca yüzde 10-15’i kadın (1)

YARIŞ VAR, HALKIN HABERİ YOK
Koşunun bir yaşam tarzı olarak kabul edildiği gelişmiş ülkelerde, her yıl onlarca maraton düzenleniyor.
Örneğin Almanya’da 2022-2023 yarış takviminde 171, Fransa’da 2009, nüfusu yaklaşık 6 milyon olan Danimarka’da 14 maraton yer alıyor (2.) Ülkemizde ise “düzenli olarak” koşulmayanlar da dahil olmak üzere her yıl 5 tane maraton düzenleniyor: İstanbul, İzmir, Antalya, Bursa, Gelibolu, Mersin.

Türkiye’de düzenlenen maratonların en önemli ortak özelliği “kent halkının sporcularla bütünleşememesi”.
Yani bırakın festival havasını, kentte bir maraton koşulduğundan halkın haberi bile olmuyor. Oysa yurt dışındaki maratonlarda, halk maraton sabahı erkenden kalkıyor, yol kenarlarına sıralanıyor ve koşucuları destekliyor. Adeta, halk ve sporcular birlikte koşuyor, organizasyonun mükemmelliği için her ayrıntı düşünülüyor. Sporcuya, daha doğrusu insana verilen değer yol boyunca hissediliyor.

KADINLARI 84 YIL BEKLETEN AYRIMCILIK
Maraton yarışlarının popülerliği, tarihi geçmişinden de kaynaklanıyor elbette. Farklı rivayetler arasında en yaygını, yarışın adının, eski Yunanistan’daki Marathon Savaşı’nda, Maraton Ovası’ndan Atina’ya koşarak gelen ulaktan esinlenerek verilmesi.

Dünyada ilk resmi maraton yarışı ise 1896’da Atina Olimpiyatlarında düzenlendi ve sadece erkekler yarıştı. Modern olimpiyatların kurucusu Pierre de Coubertin’in, zihinsel anlamda modern değildi. Kadın sporunun doğa yasalarına aykırı olduğunu savunuyordu. Ayrımcı erkek zihniyeti yüzünden, kadınlar olimpiyatlarda maraton koşmak için 84 yıl mücadele etti.

Resmi bir maraton yarışına katılan ilk kadın Kathrine Virginia Switzer, Boston Maratonu’na kayıt yaptırıp koştuğunda yıl 1967’ydi. Yarış esnasında “sadece kadın olduğu için” bir görevli ve sporcu tarafından şiddete uğradı, yarıştan çıkarılmak istendi. Erkek arkadaşının desteği ile saldırılardan kurtuldu ve yarışı tamamladı. Bu olayın ardından Amerikan Amatör Atletizm Birliği kadınları, düzenlediği tüm yarışlardan men etti. Switzer ve kadınların çabaları ile kadınlar ancak 1972’de maratonlara katılma hakkını kazanabildi. Olimpiyatlarda maraton koşma hakkını ise 1984’te elde ettiler.

VE İSTANBUL MARATONU…
Türkiye’de ilk maraton yarışı 1937’de düzenlendi. İlk büyük maraton organizasyonu ise 1979’da İstanbul’da yapıldı. Türkiye’de her yıl düzenlenen 5 maraton arasında en büyüğü olan İstanbul Maratonu (İM) bu yıl 44. kez koşuldu. İM, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Spor İstanbul A.Ş tarafından organize ediliyor. Maraton mesafesinin yanı sıra, 15km ve 8km’lik Halk Koşusu etaplarına 100 bini aşkın insan katılıyor.

Maraton yarışlarına artan ilgi, sporcu sayısı kadar, sektörün büyüklüğünü de arttırıyor.
Dünya Atletizm Birliği (World Athletics), 2008 yılından bu yana yol yarışlarına farklı kategoride
“etiket” (label) veriyor. Bu etiketler, Platin, Elit, Altın ve Gümüş ile Bronz’un bir arada temsil edildiği “Label” kategorisi olarak ayrılıyor. Gerekli kriterlere sahip olduğunu ispat ederek etiket alabilen yarışlar, “dünyanın önde gelen yarışları” olarak kabul ediliyor. 2008’de 49 yarış “label” programına kayıt olurken, 2023 için bu rakam 238’e çıktı.

Türkiye’den, İstanbul Maratonu, İstanbul Yarı Maratonu ve Mersin Maratonu “Gold Label” (Altın Etiket) kategorisinde yer aldı. Etiket alma kriterleri arasında, yarış parkurunun araç trafiğine kapalı olması, elektronik zamanlama ile ölçüm yapılması, ekolojik zararın en aza indirilmesi, belirli sayıda doping testi yapılması, sağlıkgüvenlik hizmetleri, medya iletişimi, cinsiyet ve milliyetten bağımsız olarak katılımcılara para ödülü dağıtılması yer alıyor.

“WORLD MARATHON MAJORS” AYRICALIĞI
Platin Etiket alan 14 yarış arasında 6 tanesi çok özel ve ayrıcalıklı organizasyonlar. Bunlar “World Marathon Majors” olarak tanımlanıyorlar ve Tokyo, Boston, Londra, Berlin, Şikago ve New York’ta düzenleniyorlar. Her yıl yüz binlerce insan bu maratonlarda koşabilmek için kayıt yaptırmaya çalışıyor. İlgi o kadar büyük ki, sayıyı sınırlamak için kura çekimleri, önceki maratonlarda elde edilen derecelerin baz alınması, sivil toplum kuruluşlarına bağış yapılması gibi şartlar getiriliyor.

Nasıl ki maraton koşmak zor ama imkansız değil, İstanbul’un bu 6 kent arasına girmesi de hayal değil. Spor kültürünü topluma yayarak, koşu parkurlarını ve arttırarak, “mükemmel organizasyonu” yaparak her şey mümkün.

(1) Türkiye’de tüm maraton sonuçlarını inceleyerek vardığım tahmindir.
(2) https://www.ahotu.com/

PAYLAŞ
Exit mobile version