Site icon Türkiye'nin Yeni Kadın Moda Dergisi – NYXmag

Motivasyonunuz Her Zaman“Tutku” Olmalı.

PAYLAŞ

Hülya Cinsçiçekçi / Girişimci / Neko Markası ve Tuniko.com Kurucusu

Röportaj: Burçin Yaşar Üner / burcin.uner@nyxdergi.com

Hülya Cinsçiçekçi, 2008’den bu yana anne, 2010 yılından bu yana girişimci. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunu. Medya sektöründe bir kaç yıl çalıştıktan sonra bu mesleğin kendisine göre olmadığına karar verdi. Evlenip, anne olduktan sonra babywearing konusuna ilgi duymaya başladı. İlk çocuğu Tuna doğduktan bir süre sonra oğlunun takma adını verdiğiTuniko.com sitesini kurdu. Seyahat etmeyi de çok sevdiğinden, bebeklerini büyütürken sitesinde bebek taşıma ürünlerine ağırlık vermeyi tercih etti. 2013 yılında ikinci bebeğinin doğmasıyla ürün gamını bebek taşıma ürünleri ekseninde daha da genişletti.
ABD’li babywearing markası Boba’nın Türkiye distribütörlüğünü kendi markası Neko ile kuvvetlendirdi. Neko markasını “Made in Turkey” logosuyla 18 ülkede satmaya başladı. Türkiye’de küçük bir girişim olar ak başlayan işletme bugün doğrudan ve dolaylı bir şekilde onlarca kişiye istihdam yaratmakta ve onların hayatlarına dokunuyor.
Hülya Cinsçiçekçi ile girişimcilik hikayesini konuştuk.

Hülya Cinsçiçekçi kimdir? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1979 Antalya doğumluyum. Lise yıllarımda hep gazetecilik hayali kurduğum için İ.Ü. İletişim Fakültesi’nde Gazetecilik okumak için 1997’de İstanbul’a gittim. Okurken çeşitli TV kanallarında dış haberler servisinde çalışmaya başladım. Ama ne şartlar istediğim gibi oldu ne de ben cevval bir gazeteci olacak kişiymişim. 2004’te evlenip İzmir’ yerleştim.

e-ticarete yönelme konusunda karar verme süreciniz nasıl gelişti?

İzmir’de dış ticarete yöneldim. İhracat ve ithalat süreçlerini öğrendim. Çalıştığım firmalar inanılmaz vizyonsuz ve gelişime kapalı firmalardı. Şehre uzak sanayi bölgesinde çalıştığım için çoğu siparişimi on-line veriyordum ama çalıştığım firmayı mesela on-line satışa ikna edemiyordum. O yıllardan hep aklımda on-line işler yapma hevesi vardı.

Blog yazmaya ve anne-bebek dünyasına girişiniz nasıl oldu? 

Aslına hamilelik ve annelik süreci kadınların bir nev’i askerlik anısı gibi olduğundan konuşmaya (ve yazmaya) doyamıyoruz J Ben de herkes gibi biraz hamilelik biraz lohusalık anlatmaya başlayınca ve eşzamanlı doğum yaptığımız diğer annelerle etkileşime girince bundan çok keyif almaya başladım. İlk çekirdek müşterilerim zaten o annelerdi. Sonradan adının “networking” olduğunu öğrendiğim süreç, blog yazınca kendiliğinden oluşmuş oldu.

Marka olma sürecinizden biraz bahseder misiniz? ABD’li iyi bir markanın distribütörlüğünü yaparken size “kendi markamı üretmeliyim” dedirten neydi?

Birincisi ithalata gelen dengesiz vergiler ve döviz kurunun oynaklığı. 8 sene önce TR’deki satış fiyatına şu an ben satın alamıyorum bu ithal markanın tek bir ürününü. 8 yıl içinde TL- USD lehine 5 kat daha değersiz hale geldi ne yazık ki. İkincisi Türkiye’nin tekstil ülkesi olması ve ipliğin işlenmesinden dokumasına ve dikimine dek tüm sürecin belki de dünyanın en iyisi olmasının avantajını kullanma isteği. Türkiye, tekstilde gerçekten çok çok iyi. Yabancı markaları da çok iyi biliyoruz ve aramızdaki kalite farkı inanın fersah fersah. İlk yıllarda fason ürettirdiğim ürünleri 4 yıldır kendi bünyemdeki atölyede üretiyorum. Böylece üretim sürecinin başından sonuna kaliteyi yakalayıp tüm ipleri elimde tutmuş oluyorum.

Ürünleriniz şu an 18 ülkeye ithal ediliyor. Dünyaca ünlü isimlerin tercih ettiği bir marka oldunuz. Bu kadar büyüyeceğinizi hayal etmiş miydiniz?

Hayal kurmak bu işin olmazsa olmazı. Her şey hayal etmekle ve kendi kendine “Saçmalama, o kadar da uzun boylu değil” derken bir yandan da çaktırmadan hedefe kitlenmekle başlar. Tanımdan çok hoşlanmasam da “evrene mesaj gönderip” vee fakat ilaveten çok çalıştım/çalıştık.

Girişimci olmak isteyen kadınlara neler tavsiye edersiniz?

Hemencecik yukardaki cevabıma da ekleme yaparak buna cevap vereyim. Kuru kuru hayal sadece hoş vakit geçirmeye yarar. Bir kere işinizle ilgili ıncık cıncık her detaya hakim olmanız şart. Muhasebeden müşteri ilişkilerine dek her şeyi severek yapmanız gerek. Beyaz yakalı çalışansanız ve yoğun çalışma saatlerinden bunalıp girişimci olmak istiyorsanız mesela çok makul bir istek değil zira beyaz yaka çalışandan daha çok çalışıp daha az tatil yaparken bulabilirsiniz kendinizi. Para kazanmak birincil motivasyon olmamalı. İşinizi iyi yapınca zaten bunun karşılığını alıyorsunuz. Motivasyonunuz her zaman “tutku” olmalı. 7/24 işinizi geliştirmeyi düşünüyorsanız, yıllarca bıkmadan usanmadan çalışmaya varsanız, girişimcilik muhteşem bir mecra. Kadınların, özellikle annelerin tek koltuğa onlarca karpuz sığdıran birer İsviçre çakısı olduğunu biliyorum. Bu yüzden kadınların çok daha başarılı girişimciler olduğunu düşünüyorum. Yeter ki tutkuyla çalışmanın zevkine varsınlar.

PAYLAŞ
Exit mobile version