Güzel ambalajlar ve büyüleyici şişeler, satın almayı teşvik etmek için her zaman gerekli olmuştur. Ancak somut olarak elle tutulamayan ve aslında görülemeyen, yine de onlarca önemli ayrıntısı olan bir ürün için şişe tasarlamanın zorluklarını anlatan Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, “Bir parfümün görsel etkisinin bazen kokusundan daha önemli olabileceğini düşünmek ilk anda kulağa tutarsız gibi gelse de bu sektörde dışarıdan içeriye doğru çalışmak uzun yıllardır standart bir prosedür.” açıklamasıyla birlikte parfüm şişesi tasarlamanın inceliklerini anlatıyor.
Onlarca renk, doku ve ayrıntıya sahip bir manzara resmedildiğinde bakan herkesi o ana, o manzaraya götürür. Oysa resmedilmesi gereken o yer görülemiyor ve kimse orayı tarif edemiyorsa, parfüm şişesi tasarlamanın büyük gizemi burada başlıyor. Tüm ambalajlar gibi parfüm şişelerinin de temelde oldukça basit bir işlevi olduğunu belirten Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, “Kokular hayal gücünün, duyguların ve hafızanın giriş kapısıdır. Her farklı tüketicide bambaşka derin duygular hissettirecek bir ürün var ortada ancak ne hissettireceğini de çoğu zaman kestiremiyorsunuz. Dolayısıyla da şişesini tasarlamak parfümü yapmaktan daha uzun bir süreç olduğu için dünyaca ünlü tasarımcıların çoğu zaman parfüm yaratıcılarına ilham verdiği biliniyor. İnsanlar hikayeyi ve onun temsil ettiklerini seviyor. Şişeyle tüketici arasındaki duygusal bağ ne kadar derin olursa, tüketici o kadar çok güzellik görüyor. Biz de her tasarımda bir hikaye ortaya çıkarıyoruz, her zaman olduğu gibi en önemli nokta doğru hikayeyi bulmak.” yorumlarında bulunuyor.
“Duygusal Bağ Yoksa Satın Alma Olmaz”
Parfüm şişesini anlamak, işlevleri oldukça basit olmasına rağmen kafa karıştırıcı olabiliyor. Şişe tasarımları, içerdiği koku kadar cezbedici ve göz kamaştırıcı olmasıyla tüketicinin hem moda anlayışı hem de yaşam tarzının bir ifade biçimi haline geliyor. Görünümlerinin, alıcısına bir hikaye anlattığını vurgulayan Çelik, “Tüketici, parfümle çok başka bir duygusal bağ kuruyor. Gündüz ya da akşam hatta o gün yapacağı aktiviteye göre arkadaşlarıyla buluşacaksa farklı partneriyle buluşacaksa farklı duyguları yansıtması için bambaşka parfümler tercih ediyor. Üstelik şişesini ilk gördüğünde odasında ya da banyosunda nereye koyacağını ve bir süs eşyası gibi uyumlu olup olmayacağını gözünde canlandırıyor. Lüks endüstrisi, tüketiciye parfüm şişesinin duruşuyla deneyimi, statüyü, zihinlerinde canlandırabilecekleri hikayeyi pazarlıyor. Bu bağı birden fazla demografik yapıdaki tüketicide oluşturamıyorsak koku muhteşem de olsa satın alma olmaz.” açıklamalarında bulunuyor.
Soyutu Somut Hale Getirmek
Kokular, hafızayla bir bütün halinde çalışıyor ve onun bir tetikleyicisi olarak biliniyor. İnsanların büyük bir çoğunluğu da kokuları farklı duyularıyla birleştirerek somutlaştırıyor. Örneğin odunsu kokularda bir deriye dokunma hissi oluşması ya da ferahlatıcı ve hafif kokuların deniz kenarında dalga seslerini hayal ettirmesi gibi çağrışımlar, şişe tasarlarken yol gösterici olabiliyor. Tüketicinin mağazada kokuyu deneyimlemek yerine internette gezindiği bugünlerde şişe tasarımlarının yeni bir anlam kazandığını da vurgulayan Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, “Parfüm şişesi tasarlarken markanın tarihini, değerlerini, ruhunu bir anıyla eşleştirmek ve tüm bu unsurları tek bir açık mesajda birleştirmekle, sözün özü soyut olanı somut hale getirmekle işimiz. Tüm nüansları ve incelikleri ikonik tasarımlara dönüştürmek, farklı duyularımızın birbiriyle nasıl ilişkili olduğunu ve bizim onlarla nasıl ilişki kurduğumuzu anlama meselesidir parfüm şişesi yaratmak.” yorumlarında bulunuyor.