Sosyal medyada çeşitli plaformları hepimiz gün içinde sıklıkla kullanıyoruz. Instagram, Facebook, Linkedin, Twitter...
Hepsinin kendine uygun dinamikleri var. Hepsi tüketilecek ve üretilecek dijital veriler ve izler oluştururken, amaçları ve kullanım şekilleri birbirlerinden oldukça farklı.
Eğitmen ve dijital iletişim profesyoneli Gamze Nurluoğlu özellikle LinkedIn’de yaşanan taciz olaylarına dair LinkedIn’in aldığı önlemler ve kullanıcıların tacize uğramaları durumunda neler yapmaları gerektiğiyle ilgili kullanıcıları bilgilendiriyor.
LinkedIn bugün kendini, çalışma hayatındaki insanların diğerleri ile yine iş amacı ile iletişim kurmasını ve bilgi alışverişi yapmasını amaçlayan profesyonel sosyal iş ağı ve sosyal paylaşım platformu olarak tanımlıyor. Yine LinkedIn bu topluluğa katılanların kendilerini güvende hissetmesi için çalışmalar yapıyor. Çünkü küresel ölçekte linkedIn üzerinden iş bahanesi ile sıklıkla kadınlar tacize uğruyor. Platformun tacizi önlemek için araç ve sistemlerini sürekli geliştirmek için yaptığı çalışmaları ve kullanıcıların bu tür bir tacizle karşılaşmaları durumunda ne yapmaları gerektiğini eğitmen ve dijital iletişim profesyoneli Gamze Nurluoğlu şöyle yorumluyor:
“LinkedIn kendini; üyelerin bilgi sahibi olmaya, anlamlı ilişkiler kurmaya ve iş bulmaya geldiği aktif bir profesyonel topluluk olarak tanımlıyor. Üyelerin bu topluluğa güvenle katılabilmeleri için kendilerini güvende hissetmeleri gerektiğini de vurguluyor. Güven duygusu ise bu arada en hassas olanı; çünkü platformda spam, uygunsuz veya taciz edici içerik paylaşıldığında risk altına giren ilk duygu. Özellikle biz kadınlar için.
We Are Social tarafından yayımlanan Ocak 2021 verilerine göre Türkiye’deki LinkedIn kullanıcılarının yüzde 67,5’i erkek, yüzde 32,5’i kadın. Ana akışları, paylaşılan mesajları göz önünde bulundurduğumuzda ise istenmeyen mesajlara, tacizlere uğrayanların da kadın üyeler olduğunu görüyoruz genellikle. Gün geçmiyor ki iş bahanesi ile bir kadın daha taciz edilmesin Linkedin’de. Peki bu sadece Türkiye’nin problemi mi? Hayır aslında. Bu global bir problem. İşte tam da bu nedenle Linkedin burada tacizi önlemek için araçlarını ve sistemlerini sürekli geliştirme adımı atıyor. Bu sistemlerin daha iyi çalışması için temel adım ise; üyelerin olumsuz deneyimleri bildirmeleri. Çünkü bildirilen her raporu; detaylı inceliyor ve oradaki davranışlar sistemler tarafından da inceleniyor. Bugüne kadar ki incelemelere göre de ne yazık ki bildirilen taciz vakaları büyük ölçüde özel mesajlardan oluşuyormuş. Yani Linkedin’in kamusal alanında çekinenler, harika profillere sahip olanlar; özel mesajlarda istediği gibi karşı tarafı taciz edebiliyor. Çünkü orada kimse yok ve iki kişi arasındaki durumun çoğu zaman gizli kalacağını düşünüyorlar.
Bazen kişiler bunu ifşa ediyor, bazen raporluyor ama çoğu zaman da engelleyip kurtulmaya çalışıyor. Engellemek tek başına yeterli değil. Öncelikle sizi rahatsız eden bir “taciz” durumu ile karşı karşıyaysanız bunu platforma bildirin.
Tacizin tanımı ne derseniz; Linkedin şöyle açıklıyor: Her üyenin taciz deneyimi benzersiz ve kişiseldir. Sizi rahatsız, tedirgin ediyorsa ve güven duygunuzu zedeliyorsa bu sizin için bir taciz olabilir”
“Engellemek Yetmez”
Özel mesaj üzerinden tacizle mücadele biraz daha derin. Üyeler birbirleri ile iletişimde oldukları için özellikle hedef alındıklarını düşünerek daha ciddi bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya olunduklarını düşünüyorlar. Bu durumda genellikle LinkedIn’e bildirmek yerine, engelleyip sorunu ortadan kaldırma davranışı gerçekleştiriliyor. Bunun ardında ise taciz eden üyenin haberi olur korkusu yatıyor. LinkedIn veya benzer platformların hiçbirisi şikayet konusunda hiçbir raporu üçüncü taraflarla paylaşmıyor. Yani bir kullanıcı şikayet edildiği an, şikayet edeni öğrenmesi mümkün değil.
Burada tüm platformların Profesyonel Topluluk Politikaları’nı her daim vurgulaması gerektiğini hatırlatan Nurluoğlu, linkedIn üzerinden tacizin nasıl tespit edildiğini de şöyle açıklıyor:
Taciz Tespit Mekanizması
Tacizin tespitinde Linkedin cinsel taciz edici mesajlar gönderen üyelerin davranışlarının genellikle üç kategoriye ayırıyor. Bunlar; romantik dolandırıcılar, uygunsuz istekler ve hedefli taciz.
– Romantik Dolandırıcılar: Bir üyeyi dolandırmak için romantik mesajlar kullanarak sahte veya saldırıya uğramış hesaplar aracılığıyla mali dolandırıcılık yapan üyelerdir.
– Uygunsuz İstekler: Linkedin bir flört sitesi değildir; ancak bazı üyeler uygunsuz bir şekilde diğer üyeleri romantik amaçlarla sohbet etmek isterler. Bu üyeler, genellikle tanımadıkları üyelere ilişki talep eden birden fazla mesaj gönderir. Bu popülasyonu, bu davranışı tespit etmek için tasarlanmış makine öğrenimi ile ele alınır.
– Hedefli Taciz: Bu, takip etme veya trolleme gibi platform dışı bir görüşme veya anlaşmazlığı Linkedin’e getirmeyi içerir. Bu ihlaller daha az yaygındır ve sahte hesaplardan veya gerçek üyelerden kaynaklanabilir.
Taciz Algılama Sistemi
İlk olarak gönderen davranışını (örneğin, site kullanımı, gönderilen davetler, vb.) bir davranış modeli ile puanlıyor. İkinci aşamada mesajın içeriğini bir mesaj modeli ile puanlıyor. Son olarak ise sohbetteki iki üye arasında kurulan etkileşimi yine etkileşim modeli ile puanlıyor. Her bir modelleme kendi içinde şüpheli trafik işaretlemedikçe bir sonraki modele geçmiyor. Son olarak bu taciz algılama sistemi, taciz edici olduğu tespit edilen mesajları gizleyen ve alıcılara bunları gizleme ve kolayca bildirme seçeneği sunan yeni bir özellik karşımıza çıkarıyor.
Kullanıcı davranışında da bu taciz bildirim evrelerinin geliştirilmesi önem taşıyor. Çünkü davranış geliştirildikçe ve tacize karşı ön uyarı oldukça üyelerin güvenliği de artacak.
Nurluoğlu sözlerini şöyle bitiriyor: “Linkedin’in bu gelişmeler ile ilgili açıklaması çok net. Bu konuda şöyle diyor: Linkedin’de tacizi tespit etmek ve azaltmak ekibimiz için en önemli önceliktir. Bu zorlu sorunu çözmek için mükemmel bir çözüm olmasa da Linkedin’deki tacizi ve üyeler üzerindeki etkisini en aza indirmek için stratejimizi geliştirmek için her gün çalışıyoruz. Platformlar, yapay zekalar ve sistemler ile kendini her gün geliştirirken; keşke insanlar da geliştirse ve tacizi, zorbalığı hayatın hiçbir alanında yaşamasak ne güzel olur.”