Günümüzde tarot kartlarının spiritüel keşif, kişisel gelişim, psikolojik danışmanlık ve sanatsal pek çok alanda ilham aracı olarak kullanıldığı yapılan araştırmalar arasında yer alıyor. Kimileri için kişisel gelişim ve iç dünyanın keşfi için harika bir rehberken, kimileri için ise yalnızca bir eğlence aracıdır o. Bazı araştırmalar tarot kartlarının kendinizi keşfetmeye, kendi potansiyelinizi ortaya çıkarmaya ve iç dünyanıza rehberlik ettiğine yardımcı olduğunu gösteriyor.
Öyle ki, Ülkemizde son yıllarda tarot kartlarının sembolik anlamlarından, kompozisyonlarına, renk paletlerinden figürlerine kadar sonsuz ilham kaynağı gösterdiği nice sanat etkinliklerini deneyimliyoruz. Bu değerli kartların sanatın sınırlarını zorladığını ve yaratıcılığın dönüm noktasına ulaştığının en güzel örneği Trump Art Galeri’deki Düşler Alemi sergisi.
Sembolik anlatım dilini benimseyen sanatçı Nilüfer Topal, Düşler Alemi sergisinde sanatseverlerin kendi dünyasıyla bağ kurmasını hedefliyor. Kenan Bahadır Derre’nin küratörlüğünde hayat bulan sergi, sizi mistik bir dünyaya doğru yolculuğa çıkarıyor. Bu gizemli yolculuk izleyicinin kendi tecrübesinin ve dünyasının yol ve yöntemleri içerisinde, katmanları açarak bağ kurması için imgeler yaratmayı amaçlıyor. 30 Nisan 2023 tarihine kadar Düşler Alemi sergisini Trump Art Gallery’de mutlaka görmelisiniz.
DÜŞLER ALEMİNDE BİLİNÇ VE BİLİNÇDIŞI ARASINDAKİ DENGEYİ KEŞFEDECEKSİNİZ!
Bilinçdışının derinliklerine gönderilmiş, ne olduğu bilinmeyen en ufak bir şeyin bile bizi rahatsız etme ve uykusuz bırakma potansiyelinin olduğunu söyleyen sanatçı Nilüfer Topal, “Rahatsızlık duyulan şeyin ne olduğunu ve neden olduğunu bulmanın yolu, gizleyip görmek istemediğimiz, korkup kaçtığımız şeylerle yüzleşebilmekten geçiyor. Zamanında benliğimizi korumak ve olanlarla başa çıkabilmek amacıyla unuttuğumuz ve derine gömdüğümüz şeyler, artık işlevini kaybettiğinde ayak bağı olmaya başlar. Uranus’ün hoşlanmadığı ve görmek istemediği çocukları Hekatonheir’ler ve Kiklop’lara yaptığı gibi Tartaros’un derinlerine atıp hapsettiğimiz canavarların ne dediğine, dolunayın ışığında bakmak gerek belki de” diyor.
Sanatçı Nilüfer Topal’ın, tarot kartlarındaki sembollerden ilham alarak oluşturduğu sergisinde, Bilinç dışına bir gönderme var. Buna en güzel örnek olarak insan hayatına dair genel sıralamayı tarot kartlarının sıralamasına benzettiğinde görüyoruz. Her kartın anlamı derin olmakla birlikte, sanatçının çalışmalarına kaynaklık eden özellikle bahsetmek istediği kartlardan biri Büyük Arkana’dan Ay kartı. Bu değerli kart karanlığa, geceye ve yıkıma dair kartların sonuncusudur. “Olacak olan olmuş, yıkım gerçekleşmiş, şimdi dolunayın ışığında olanlar ve sebepleriyle yüzleşme zamanıdır.” diyor Nilüfer Topal. Düşler Alemi sergisinin geneline baktığımızda, içinde doğanın ve insan döngüsünün olduğu bir yolculuk deneyimlemeniz mümkün. Sanatçı kendini ana figür olarak kullanıyor ve kendi bireysel yolculuğunu da bulma sürecini temsil eden bu resimleri düş, hayal, meditasyon, dinginlik, içe bakış, tedirginlik ve korkularla yüzleşmenin aktarma çabası olarak tanımlıyor.
Kader çarkının içinden akıp giden hayat sürecinde; Bazen her şey alt üst olur yıkılır, bazen dengedeyizdir. Bilinç ve bilinçdışı arasında bir denge tutturmaya çalışırız. Burası dünyadır, evimiz ve yuvamız… Nilüfer Topal
Sanatçı Nilüfer Topal Düşler Alemi sergisiyle ilgili şunları dile getiriyor;
Geyik simgesi rehber olarak kullandığım bir figür olmakla beraber, Ildiko Enyedi’ye ait “Beden ve Ruh” filminin etkisiyle resimlerime girdi. Filmde; birbiriyle hiç alakası olmayan iki kişinin tesadüfen aynı rüyada buluştuklarını öğrenmeleri ve sonrasında aralarındaki ilişki ele alınıyor. Bu bana görünür gerçekliğin dışında başka gerçeklikler yaratabilme potansiyelimizi anlatıyor. Genişleyebildiğimiz ve dokunabildiğimiz ölçüde her şey ile bağ kurmak ve kendi gerçekliğimizi yaratmak mümkün gibi geliyor. Keza bu bağlamda İhsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası” kitabına da değinmek isterim. Kitap, Uzun İhsan Efendi’nin zihninde yarattığı bir gerçeklik üzerinden kurgulanmış. Kitabın bize yaşadığımız dünyanın zihnimizin bir oyunu olup olmadığını sorgulatması da beni epey etkiledi diyebilirim.