Perspektif değişikliği. Moda, stüdyoda hayal edilir ve atölyede yaratılır, ancak canlı ve gerçek olduğu sokakta, yaşam ile buluşarak günden güne, kullanıcının benzersiz kimliğiyle aydınlanır.
Valentino Kreatif Direktörü Pierpaolo Piccioli, 2022 İlkbahar Yaz sezonunda Valentino simgelerini yeniden anlamlandırmaya devam ediyor. Piccioli, markanın temelindeki zengin bir mirası, şimdiki zamana köklendirme dürtüsüyle yaşam ve gerçeklik için sadece sembolik olarak değil, sokağın farklı ve magmatik insanlığıyla buluşturuyor.
Valentino Arşivi olarak etiketlenen moda evinin ikonları, uzayda ve zamanda yolculuk ederek günümüzün varoluş biçimleriyle karşı karşıya geliyor. Hayvan baskılı kaban, Marisa Berenson’ın giydiği beyaz elbise, Chris von Wangenheim tarafından fotoğraflanan uzun çiçekli elbiseler gibi güçlü bir tarihsel değişime uğrayan giysiler, yeni bir anlam arayışının egemen olduğu stilistik bir dokümanın parçası. Canlı ve akrilik renklerle terziliği yeniden yorumlayan koleksiyonda, hareketli parçalar vücudun fizikselliğini ve duygusallığını daha da ortaya çıkarıyor. Couture’ün simgesi olan taftalar, yıkanmış ve aşınmış görünümleri ve zıt renklerle zenginleşen ceket, anorak, oversize gömlek ve bermudalarda karşımıza çıkıyor. İşlemeli beyaz gömleklerle tamamlanan denim, arşive övgü niteliği taşıyor. Abartılı çiçek desenleri içgüdüsel olarak karıştıran koleksiyonda, işlemeler gece giyiminden dış giyime geçiş yapıyor. Sokakla yeniden bağlantı kurmak, nihayetinde, yere dokunmak demektir: Bot giymek veya düz Valentino Garavani Roman Stud sandaletler ve yılan sandaletin yeniden baskısını giymek gibi.
Uzay ve zamanda yolculukta bir şey açıkça ortaya çıkıyor: Estetiği yaratan ve onu parçalara bölerek geliştiren kişisel kimliktir.