Zümrüt Doyran / Hotelya Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü / Yüksek Mimar
Röportaj: Sevil Balaban / sevil.balaban@nyxdergi.com
Zümrüt Doyran, erkek egemen bir sektörde kadının da var olabileceğini kanıtlayan bir başarı hikayesine sahip. Maddi anlamda oldukça rahat çocukluk döneminin ardından, çok genç yaşta evlilik ve hayat mücadelesinin içinde bulur kendini.
Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni ilk 10 içinde bitirmesinin ardından mobilya sektöründe tecrübe edinir. 2010 yılında otel mobilyaları üretmek üzerine kurduğu Hotelya firması ile şimdi Amerika’dan Filipinler’e birçok ülkeye mobilya ihracatı yapan Zümrüt Doyran’la ilham dolu başarı hikayesini konuştuk.
Bize biraz çocukluğunuzu anlatabilir misiniz? Zümrüt Doyran nasıl bir çocukluk geçirdi?
Karadenizli bir ailenin kızıyım, İstanbul’da doğup büyüdüm. Varlıklı bir ailede, maddi anlamda rahat geçen bir çocukluk dönemi geçirdim. Fakat Karadenizli bir ailenin tek kızı olarak fazlasıyla koruyucu bir ortamda yetiştim. İsteklerimi yapabilmek, hedeflerime ulaşabilmek için izin alabilmek adına hep savaşmam gerekti. O nedenle savaşçı bir ruha sahibim diyebilirim. Bu savaş öncelikle okul hayatında kendimi en iyi şekilde göstermek içindi. Birinciliklerle bitirdiğim lise hayatından sonra üniversitede de hiç farkında olmadan sadece yapmam gerekeni yaptığıma inanarak YTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünden de ilk 10 içinde mezun oldum. Çok korunmalı ama bir o kadar da rahat hayat standartlarında yetiştirildiğim ortamdan savaşçı bir kimlikle çıktım. Doktor olabilme arzusuyla tıp fakültelerinin yazılı olduğu üniversite tercih listeme eklenmiş tek farklı bölüm en yakın arkadaşımın isteği ile yazdığım YTU Mimarlık’tı. Ve onu kazandım. Bu sonraki tüm hayatım için bir dönüm noktası oldu. Mimarlığı sonradan keşfetmek çok heyecanlıydı.
Çok genç yaşta evlenmişsiniz. Bu durum eğitiminizi ve genel olarak yaşamınızı nasıl etkiledi?
Yüksek lisansını yapan bir öğrenciyken, 23 yaşında evlendim. Çok genç bir yaşta hem de eğitimim devam ederken alınan bir karar olduğu için, ailelerimiz henüz zamanı olmadığını düşünerek karşı çıktı. Fakat eşimle kararımızda ısrarcıydık ve ailelerimizi bir şekilde ikna ederek ve tüm destekleri reddederek evlendik. Hedeflerimizi önümüze koyarak yoğun bir şekilde çalışmaya başladık, gerçek hayatla yüzleştik. Çok rahat şartlarda yetiştirilen bir kız çocuğuyken sabahlara kadar şantiyelerde 1 saat koli üstünde uyuyan, sonra kalkıp çalışmaya devam eden birine dönüştüm. İşlerin sorumluluğu arttıkça kendimi daha fazla nasıl geliştirebilirim diye düşündüm. Bugün bulunduğum konuma gelmemdeki en önemli etken mesleğimin inceliklerini erken yaşlarda mutfağında öğrenmem, işimin her aşamasını yaşayarak ve yılmadan çalışmam oldu.
Ailenizde mesleğiniz için size ilham kaynağı olan biri var mıydı? Mimar olmak istediğinizi ne zaman fark ettiniz?
Mimarlık ilk başlarda hayal ettiğim bir meslek değildi. Tercih listemde tıp fakültelerinin yanında tek farklı tercihim mimarlıktı. Ve onu kazandım. YTÜ Mimarlık Fakültesini ilk 10 içinde bitirdikten sonra İTÜ’de yüksek lisansımı tamamladım. Başlarda hiç bu meslekte olmayı hayal etmesem de okulumu dereceyle bitirip sektöre atıldıktan sonra işime aşık oldum. İş hayatıma ilk olarak, ithal bir mobilya markasının temsilcisi olan firmada, alan-mekan tasarımcısı olarak başladım. Daha sonrasında standart bir ürünün satışını yapan bu firmada, mimarlığı satışla harmanladım. Ve bu deneyim ikinci işimde beni satış bölümünde yöneticiliğe kadar taşıdı. İkinci çalıştığım firmada ise satışın yanında yöneticiliği de öğrendim. Daha sonrasında bu deneyimlerimle kendi mimarlık ofisimi kurdum. Mimarlık yaptığım dönemde her mimar gibi ben de eserlerimin birebir gerçeğini görmek istiyordum. Ancak her seferinde sektörde standartlaşmış katalog ürünleri arasında sıkışıp kalıyordum ve bu durum beni mutsuz ediyordu. Hotelya, istediklerimi yapmak adına benim için dönüm noktası oldu. Benim gibi düşünen çoğu mimar için Hotelya sektördeki büyük bir açığı yakalamış oldu. Bugün tam olarak hayallerimdeki kariyere sahibim. Eğer tıp fakültesini kazanmış olsaydım belki de karakterimi bu kadar özgürce ifade edemeyecektim.
Kendi firmanızı kurmaya nasıl karar verdiniz?
Hotelya, 1973’ten bu yana mobilya sektörünün öncü ve güçlü oyuncularından biri olan Kolsan Koltuk’un grup şirketi olarak 2010 yılında kuruldu. Kolsan Koltuk’un müşterisiyken, firmanın sahibi Erdoğan Döner’den ortaklık teklifi aldım. Çalıştığı onlarca mimardan biriydim ve ‘’Neden başkasıyla değil benimle ortak olmak istiyorsun?‘’ diye sorduğumda; “Çünkü işimi senden daha çalışkan, paramı senden daha dürüst birine emanet edemem’’ dedi. Bu söz doğru yolda olduğumun göstergesiydi benim için. Bu teklifi kabul ettim ve o günden bu yana Hotelya’nın sınırları aşan bir dünya markası olması için var gücümle çalışıyorum. Kurulduğumuz günden bu yana markalaşma, projelendirme ve satış konularında yapmış olduğumuz başarılı çalışmalar sayesinde sektörümüzün önemli firmalarından biri haline geldik. Bugün Hotelya, 50’nin üzerinde ülkede öncelikle otel olmak üzere, kafe, restoran, AVM ve hastaneler için hareketli ve sabit mobilya üreten, sektöründe bilinen, saygı duyulan ve güvenilen bir marka.
İş yaşamınızda dönüm noktası olarak gördüğünüz olaylar var mı?
İlk olarak, tıp fakültesini değil de mimarlığı kazanmış olmam hayat akışımı değiştiren ilk dönüm noktasıdır. İkinci olarak, ilk işimde satışı, diğer işimde ise yöneticiliği öğrenmek ve son olarak Erdoğan Döner ile tanışıp Hotelya’yı kurmak hayatımın önemli dönüm noktalarıdır diyebilirim. Belli aralıklarla yenilenmeyi seven bir yapım olduğu için, ilerleyen dönemde de hayatımı değiştirecek dönüm noktalarım olacağına inanıyorum.
Lüks otel ve restoran zincirleriyle çalışıyorsunuz? İhracatınızla ilgili de bilgi alabilir miyiz, dünyanın hangi ülkelerinde sizin mobilyalarınızı görebiliriz?
Günümüz itibarıyla, 5 kıtada 50’nin üzerinde ülkeye ihracat yapmış bulunuyoruz. Henüz girmemiş olduğumuz ülkelerde bulunan proje sahipleri ile aktif olarak görüşerek ve markamızı tanıtarak faaliyet alanımızı artırma çalışmalarımıza hiç ara vermeden devam ediyoruz. Son 3 senede yapmış olduğumuz çalışmalarla birlikte ihracat oranımızı ve uluslararası marka bilinirliğimizi üst seviyelere çıkarmayı başardık. En yüksek cirolara ulaştığımız 2022 yılında ciromuzun yaklaşık %90’ını yurt dışı projelerimizden elde ettik. Asya ve Avrupa ülkeleri ile ABD bizim için önemli pazarlar. Özellikle Katar son 2 senede iş potansiyeli anlamında en önde giden bölge haline geldi. Hotelya olarak dünyanın dört bir yanından en ünlü mimarların tasarımlarına hayat veriyoruz. Her ülkede ve her projede farklı bir deneyim kazanıyoruz. Bu nedenle dünyanın neresinde olursa olsun her proje bizim için çok kıymetli. Önemli olan Türkiye’nin adını duyurmak, kalite ve üretimdeki gücümüzü anlatmak.
İçinde bulunduğunuz sektör ülkemizde erkek egemen bir sektör olarak biliniyor. Bir kadın girişimci olarak yaşadığınız zorluklar, karşılaştığınız ön yargılar oldu mu?
Mobilya sektörü maalesef halen erkek egemen bir sektör. Üretimin içinde de hala yeterli sayıda kadın bulunmuyor. Bana göre bu sektörde erkeklerle aramızdaki onlarca seneyi kapatmak da çok kolay olmayacak. Mesleğe ilk başladığım zamanlar benim de kadın olduğum için zorluklar yaşadığım anlarım oldu. Her şeyden önce bir kadın olarak başarılı işlere imza attığınızda daha çabuk fark edilebiliyorsunuz. Çoğunlukla patron olduğumuzu kabul etmek istemiyorlar. Firmanın sahibi olarak değil de patronun kızı veya şirket sahibinin eşi olarak düşünüyorlar. Bu sektörde artık kadınların da aktif olduğunun ve hatta söz sahibi yani karar alıcı olduğunun farkına varılması için çok uğraştım. Kimi zaman erkeklerden daha fazla risk ve sorumluluk aldım. Hiçbir zaman bulunduğum konumla kendimi sınırlandırmadım. Bugün başarılı olarak adlandırılıyorsam sebebi; kadın olduğum için yetersiz kalacağım düşüncesine kapılmadan, her işe korkusuzca girmek oldu. Önüme çıkan engellerden her zaman kendime olumlu çıkarımlar yaparak yoluma devam ettim. Ve halen yolun başında olduğuma inanıyorum. Erkeklerle bir arada başarılı işlere imza atan, öncü ve cesaret verici bir kadın olmak gurur verici. Bugün, bir kadın girişimci olarak ülkemi dünyanın birçok yerinde gururla temsil ediyorum.
Son olarak gelecek için hedeflerinizi paylaşabilir misiniz bizimle?
Hotelya olarak, yurt dışında Türk ismini, Türk kalitesini, Türk hizmetini ve misafirperverliğini en iyi şekilde göstermek için var gücümüzle çalışıyoruz. En büyük hedefimiz dünyadaki tüm 5 yıldızlı otel projelerine ulaşarak, mobilya sektöründe ülkemizden bir dünya markası çıkarmak. Aynı zamanda üretim ve ihracat gücümüzle hem sektörümüze hem de ülke ekonomisine katma değer sağlamak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor.