Page 257 - NYXmag_SAYI_006
P. 257

Kalemler ve Silgiler


















            Cafer bey, yatağında doğrulup: " Ben! çok           kapattı. Kafası karışmıştı. Cafer Bey'le eşi
            şanslıyım" dedi " Biliyor musunuz benim aşık        koridorda sevimli sevimli yürüyüşlerini
            olduğum kadın o. Ona aşık olduğumda köyde           yapıyorlardı. Cafer Bey'in esprili sözlerine
            yaşıyordum. O da şehirde. Bütün bir yaz             eşi kahkahalarla karşılık veriyordu. Mesai
            beklerdim ki gelsin. Bir gün bana "Zeliha köye      saatinin nedense hiç bitmesini istemedi.
            geldi "dediler. Heyecandan ağaca tutundum,          Kafa karışıklığı devam ediyordu. Yüreği her
            bayılmamak için... Artık torun sahibi olacağız      zamanki oyuncağını isteyen çocuk gibi kımıl
            nerdeyse, halen aşkım o "                           kımıldı.
                                                                Telefonu yine ısrarla çalıyordu. Arayan bir
            " Ne kadar şanslısınız Cafer Bey aşkınızla          kitabevi sahibi olan arkadaşıydı." Sana güzel
            evlenmişsiniz, bu herkese nasip olmaz. "            bir haber vereceğim. Yayıncı arkadaş bu
            Yıldız, karı kocayı birbirlerine minnet ve          akşam dükkana gelecek. Kitabın hazırsa
            sevgi dolu bakışlarla bırakıp odadan çıkarken       gelip bir görüş. Mutlaka ilgilenecektir
            Cafer Bey'in sözleri kulağında kaldı: "Aşk hiç      yazdıklarınla." Heyecanlandı Yıldız. İçi ışıl ışıl
            vazgeçmemekti. Ben hiç vazgeçmedim"                 oldu. Hemen laptopunu çıkardı kılıfından.
                                                                Yazdıklarını günbegün laptopa aktarmıştı.
            Öğleden sonrası çok yoğun geçti Yıldız’ın.          Son cümleleri dışında, son düzenlemelerini
            Hastalarla ilgilenmelerinin arasında                yaparak tekrar bir gözden geçirdi.
            bitirmeye yakın olduğu kitap için son
            karalamalarını yapıyordu. Kitabının son             Hastaneden geç çıkmıştı. Her zamanki yer...
            sözleri kalmıştı. Bu sefer kararlıydı. Bitirip,     Ne kadar yürüdüğünün farkında değildi ama
            yayınlamak istiyordu. Kitabının kahramanları        kafenin, şimdi tam karşısındaydı...  Uzaktan
            sevgiden medet bulamayanların ve onların            da olsa fark etti onu. Her zamanki masada
            hikayesiydi. En iyi bildiği şey buydu çünkü. En     oturuyordu. Adımları yavaşladı, kafeye doğru
            iyi yazacağı şeydi de bu.                           giderken... Kafenin önünde durdu; elindeki
                                                                laptopu sıkıca tuttu ve yola baktı. Kitabevi
            Telefonunu bilmediği bir numara arıyordu.           100 metre ilerdeydi. Uzaktan dahi olsa, içi
            Yoğun tempodan cevap vermek istemedi.               ışıl ışıl görünüyordu. Derin bir nefes aldı...
            Israrlı aramaya artık cevap verme gereğini          Yola devam etti... Yoluna devam etti...
            duyunca, yıllar öncesine ait sesi hemen             Önündeki yol genişledi sanki. Yol ışıl ışıldı, içi
            tanıdı. Kısa bir süre sessiz kalıp, cevap           gibi...
            verip vermemek arasındaki tereddütü
            geçince sesini kontrol altında tutarak cevap        Kitabının son sözünü bulmuştu. " Aşk, hiç
            verdi. Telefondaki ses, tüm mahçupluğuyla           vazgeçmemektir ama umut varsa ..."
            görüşmek istediğini belirtiyordu. Önceden
            duyacağı cevapları bilircesine, hazırlıklı
            bir şekilde; nedenlerini, gerekçelerini,
            arka arkaya sıralıyordu. Telefondaki
            ses, tüm ısrarıyla aynı yerde ve akşam
            7 'de bekleyeceğini belirterek telefonu







                                                            NYX
                                                           257
   252   253   254   255   256   257   258   259   260   261   262