Page 341 - NYXmag_SAYI_013
P. 341

Düş Kapanı





            İki yıl süren bir evliğin ardından annesinin yanına   Bu iki katlı evi satmayı geçiriyordu kafasından zaten
            döndükten bir yıl sonra da annesi alzaymır olmuştu.  yaşanmaz bir hal almıştı Tarlabaşı. İti kopuğu, hırlısı
                                                                hırsızı gelip çöreklenmişti bu sahipsiz ve bakımsız
            Lise ikiden terkti.                                 kalmış evlere…

            Bir dönem annesinin eski bir ahbabı olan            Bitmiş gibi görünse de aslında o da hissediyordu akşam
            Nişantaşı’ndaki bir butikte tezgahtarlıktan sonra   Arnavut kaldırımı, koyu gri sokaklara eskilerin gölgeleri
            arkadaşlarının tanıştırdığı Ömer’le kısa bir flört   düşerdi. O eski komşuların, dostların, aşıkların…
            sonrası evlenmişti.
                                                                Bu evin arka bahçesinde el ayak çekilince Feruş ve
            İlk yıl aşk meşk, ikinci yılın yarısı gam kasavet.  Kemal buluşur, öpüşürlerdi. Bir gölge oyunuydu
                                                                aslında perde arkasında aslı perde önünde kuklalar.
            Sorasında boşandılar.
                                                                Nevval hep farklı, farkındalıklı biriydi. Onun için
            Annesi arada Nevval’i tanımaz, arada tanır bazen de   madde ağır, o manaya tutkuluydu.
            bir başkası gibi davranırdı. Nevval’in içi acırdı her gün.
            Sadece ilaçlarını verip onun yanında olmaktan başka   Bir ara yattığı yerden hole açılan kapının solundaki
            bir şey gelmiyordu elinden. Çaresizdi. Babasından   annesinin dikiş makinesine ilişti gözü. Siyah üzerinde
            aldığı maaşla zar zor geçiniyorlardı.               yaldızları biraz silinse de sarı lameli işlemeleri ile
                                                                yeni gibi duruyordu oysa çok eskiydi artık böylesi
            Bir de alt kattaki kiracı Nihal Hanım’dan aldıkları kira   üretilmiyordu. Birden annesinin hayatını, işini,
            yetişiyordu imdada.                                 yaşadıklarını, aşkını, hayal kırıklıklarını yazmak isteği
                                                                oluştu içinde… Sonra “Babamın ihanetini yazmalı
            Arada sıkıldığında evin arka cepheye bakan bahçe    mıyım?” diye geçirdi içinden.
            kısmına kaçar, orda kahve ve sigarasını içerdi.
                                                                Bir başlık bile bulmuştu.
            Çocukluğundaki gibi bakımlı ve düzenli olmasa da yine
            de huzur veriyordu aralarda arsızca açmış papatyalar.  “Eski dikiş makinası…” olmalı diye geçirdi aklından. Bu
                                                                diğer yazdığı küçük hikayeler gibi olmayacaktı.
            Küçük taşlarla babası ile bir köşeye ayırıp ektikleri
            pembe ortancalar hala açıyordu.                     Birden bir bağrış çağrışla irkildi, açık olan camdan
                                                                aşağı baktı. Nihal  Abla çalıştığı barda içkiyi fazla
            Bazı yerleri hafif paslanmış beyaz demir masa ve    kaçırmış, onu getiren taksiciyle bir sebepten
            sandalyelerde zamanında ne güzel yaz akşamları, ne   atışıyordu.
            sohbetler, sazlar, şarkılar çalınırdı.
                                                                Tanıdık manzara idi ama biraz uzayınca indi, Nihal
            Artık yıkılıyordu Tarlabaşı…                        Abla’yı sakinleştirip taksiciyi yolladı.

            Seksenlerden sonra bir harabe, bir bilinmezlik yuvası   Akmış rimelleriyle Nevval’in yüzüne bakıp “Ben bu
            olmuştu burası.                                     pezevengi çok sevdim

            Annesinin bir hastaneye yatmasını öneriyordu        ama o benim paramı yemek istiyor.. Bu nasıl bir dünya”
            doktoru. Nevval başlarda kabul etmese de üçüncü     diye bağırıp çağırıyordu. Saçı başı dağılmış, biraz
            yıldan sonra başka çaresi olmadığını anladı. Annesi   hırpalanmış gibiydi.
            daha da kötülemişti. İşlemleri tamamladıktan sonra
            annesini çok üzgün ve gözyaşları içinde hastaneye   Nevval onu yatırdıktan sonra anladı ki aslında insana
            yatırdı.                                            dair bir şey değişmiyor. Sadece üsluplar, gerekçeler,
                                                                yaşanmışlıklar değişiyor.
            Ona sarılıp göz yaşları içinde gözlerine baktı. Tüm
            yaşanmışlıklardan bir iz aradı ama nafile…          Kim bilir belki bir elli yıl sonra Nihal’in de gölgeleri
                                                                düşer Tarlabaşı sokaklarına…
            Bomboş bir beyaz sayfa gibi bakıyordu terzi Nargihan
            Hanım... Eskileri özleyip anmaktansa silmeyi seçmişti   Zaman büyücüsünün gölge oyunları bitmez…
            belki de kim bilir…
                                                                Ha naif hanımefendi terzi Nargihan, ha bar çalışanı
            O gece camın önündeki tik ağacından yapılmış ahşap   kırmızı rujlu Nihal…
            çağla yeşili kanepeye uzandı.



                                                            NYX
                                                           341
   336   337   338   339   340   341   342   343   344