Page 207 - NYXmag_SAYI_018
P. 207

Kedice








                                                                O an kalbimde bir şey kıpırdadı.
            Sonra yabancı sesler, yabancı kokular... Ve barınak.   Ona doğru yürüdüm.
            Soğuk, kalabalık ve yalnız. Diğer kediler miyavladı, ben   İlk kez o kadar zaman sonra bir miyav sesi çıktı
            sustum. Hiç miyavlamadım o günden beri. Sanki sesim   içimden.
            de onunla gitmişti. Üç bacağımla bir köşede kıvrıldım.
            Kimseye sokulmadım. Kimseyi istemedim.
                                                                İçimden taşan her şeyi o ince sesin içine sıkıştırdım. O
                                                                an anladı beni. Bir tek o anladı. Çünkü o da eksikti. O
            Sadece üç bacaklı değil, üç kat fazla yalnızdım artık.  da tamamlanmamıştı bir yerinden.


            Sonra biri geldi. Gülümsedi. Sevimli bir çocuk ve   Beraber çıktık barınaktan. O tekerlekleriyle, ben üç
            annesi. Beni sevdiler, eve götürdüler. Güzel bir evdi.   bacağımla. İkimiz de eksiktik ama beraber tamam
            Fakat ben yine sessizdim. Oğlan oyunlar oynardı, ben   gibiydik.
            oynamazdım. Annesi başımı okşar, “Hiçbir şey
            yapmıyor bu kedi” derdi.
                                                                Yeni evim, sessiz ama sıcak. Dışarıdan bakınca küçük
                                                                bir daire, ama içinde devasa bir kalp var.
            Beni yine getirdiler barınağa. “Bu kedi hiç hareket
            etmiyor,” dediler. “İlgisiz.”
                                                                Onun adı Can. Onun odasında bir köşe, sadece benim
                                                                için ayrıldı. Üzerinde eski bir yastık ve... evet, lavanta
            Ama kimse kalbimin kırık olduğunu anlamadı.         keseleri.

            İkinci aile daha hevesliydi. İki kız kardeş, ellerinde   “İsmin neydi senin?” dedi bir gün.
            oyuncak fareler, lazer ışıkları... Ben yine sessiz, yine   Sustum.
            köşemdeydim. Kalbim hâlâ oradaydı—o lavanta kokulu
            ellerin içinde.
                                                                “Lavanta olsun mu?” dedi.

            Bir hafta sonra yine barınağa döndüm. “Bu kedi      O an, miyavladım.
            depresyonda,” dediler.
                                                                Kabul ettim. Çünkü içimden bir şey artık hatırlamayı
            Evet. Öyleydim.                                     istiyordu.


            Her dönüş biraz daha eksiltir ya hani…              Biliyor musunuz, bazı kalpler sessizlikte konuşur. Ve
                                                                bazen, eksik kalpler birbirini tam eder.
            Günler geçti. Belki haftalar. Belki aylar. Zaman, bir
            battaniyeye sarılmış gibi geçti üstümden. Ben daha
            çok eksildim.                                       Ben artık evdeyim.


            Sonra o geldi. Sessiz bir sabah, kapıdan içeri bir
            tekerlek sesi...

            Farklı bir ses. Sert ama sakin.
            Tekerlekli sandalyede genç bir adam. Gözleri bir
            yerlere bakmıyordu—doğrudan bana bakıyordu.

            Bir şey oldu o an.
            Benim içimde bir şey titredi.
            Yaklaştı. Eğilmedi, zorlamadı. Sessizce bekledi. Sadece
            baktı. Sadece var oldu… Sonra yavaşça, elini uzattı.






                                                            NYX
                                                           207
   202   203   204   205   206   207   208   209   210   211   212