Page 206 - NYXmag_SAYI_019
P. 206
Let's Talk Art
Sanatın değeri üreticinin kimliğinde mi
saklıdır, yoksa yarattığı etki ve taşıdığı
anlamda mı? Bugün bir sanat eserinin
arkasındaki “insan” kaybolduğunda,
geriye yalnızca estetik bir ürün kalıyor
mu?
Bu tartışma sanatın demokratikleşmesi
kadar, estetik ve anlam arasındaki
hassas dengenin nasıl korunacağına
dair bir sorgulamayı da içeriyor.
Refik Anadol ve
Dijital Estetik
Refik Anadol, çağdaş sanatın en çarpıcı
figürlerinden biri olarak, yapay zekâyı
yalnızca bir araç değil, sanatın ta
kendisi haline getiren vizyonerlerden
biri. Sanat pratiğinin merkezinde yer
alan büyük veri setleri, algoritmalar
ve makine öğrenimi, onun eserlerinde
soyut bir görsellik ve duygusal
yoğunlukla buluşuyor.
Anadol’un projelerinde kullanılan veri
kaynakları; bir şehrin ses haritasından,
NASA’nın uzay teleskoplarından
elde edilen astronomik kayıtlara
kadar uzanıyor. Bu veriler, yapay
zekâ aracılığıyla işlenip dijital
bir görsel dile dönüştürülüyor.
"Makine Halüsinasyonları" (Machine
Hallucinations) gibi projeleri,
algoritmaların bilinçsiz hayal gücünü
sanatın merkezine yerleştiriyor.
Onun eserleri sadece izlenen bir şey
değil; deneyimlenen bir alan. Hareket
eden duvarlar, devasa ekranlara
yansıyan veri akışları, mimariyle
bütünleşen dinamik yerleştirmeler…
Tüm bunlar, izleyiciyle teknolojinin
arasında duygusal bir bağ kuruyor.
Geleneksel sanatın “fırça ve tuval”
anlayışını yıkan bu dijital deneyim, yeni
bir estetik algının kapısını aralıyor.
Refik Anadol’un sanatını özel kılan,
teknolojik olanı insani kılabilmesi.
Soğuk bir veri yığını, onun elinde
görsel bir şiire, duygusal bir anlatıya
dönüşüyor.
NYX
206