Page 258 - NYXmag_SAYI_005
P. 258

hikayeler






                                                                Çalan cep telefonunun sesi ile birden irkildi. Arayan
                                                                İstanbul’da yaşayan kız kardeşiydi. Hal hatır, biraz havadan
                                                                sudan konuşup kapattılar. Dört kardeştiler. Üç kız bir erkek.
                                                                Yıllar önce göç etmişlerdi Mardin’den İzmir’e. Babası demir
                                                                ustası annesi de el işleri yapar, Urla pazarında satardı. Orta
                                                                okulu, liseyi İzmir’de okumuştu.
                                                                İki defa sınava girse de üniversiteyi kazanamamıştı.
                                                                Eşi Salih’le bu yıllarda tanışmıştı. İzmir’in eski yerleşik
                                                                ailelerindendi. Bir arkadaşının doğum gününde
                                                                tanışmışlardı. Aralarında karşı konulmaz bir çekim, bir yürek
                                                                heyecanı daha o an gelişti, zamanla büyük bir aşka dönüştü.
                                                                Salih koyu renk saçlı, bronz tenli, ela gözlü, orta boylu,
                                                                sevecen ve güler yüzlü bir çocuktu. Meryem ise kumral
                                                                gözlerinin ardında çiçekler açan çok güzel bir kızdı.

                                                                O yıllarda aile biraz dağılmaya başlamıştı. En büyük abla
                                                                Hacer uzak akrabalardan Almanya’da yaşayan bir aileye
              Düş Kapanı                                        iltica talebinde bulunmuş ve kabul edilmişti. Anne eli
                                                                görücü usulü gelin gitmişti. Büyük abi İskender Avusturya’ya
                                                                göğsünde yanık yanık türküler söylerdi arada… Baba uzun
                                                                uzun dalar giderdi. Küçük kız kardeş lise ikide, başında
                                                                kavak yelleri. Meryem üniversite hayalinden vazgeçip İzmir
                      ŞENAY ÇARKÇI                              merkezde bir mağazada satış elamanı olarak işe başladı.


                                                                O yıl Salih İstanbul’da işletme ve muhasebe okumak için
                                                                İzmir’den ayrıldı. O gece ne zordu, ne kordu yürekte... Onsuz
                                                                nasıl günler geçecekti? Güneş nasıl doğacaktı? Terminalden
            Bir İhanet De                                       birkaç arkadaş uğurladılar. Elleri zor ayrıldı... Koparcasına,

                                                                isyan edercesine.
            Benden Olsun                                        Okul bitip dönünce evlenmeye karar vermişlerdi. Aileler pek

                                                                uyuşamasa da engel olamadılar. Kültürlerin ve halayların
                                                                biraz çekiştiği bir kır düğünü ile evlendiler. Bir sene geçti
            Evinin bahçesindeki çınar ağacını uzun uzun seyretti. Oldu   geçmedi annesi kalp krizinden ölünce baba bir süre yalnız
            olası ağaçları ve gök yüzünü seyretmeyi severdi. Rahatlayıp,   kaldı. Bütün çocukları ısrar etse de kimseye gitmedi. Ta ki
            huzurlu bir rehavetin içine dalardı müstakil evinin   oğlu gelip onu Viyana’ya götürene kadar.
            bahçesinde.
                                                                Salih ve Meryem para biriktirip bir arsa almak istiyorlardı.
            Yirmi yıl önce bu arsayı alıp evlerini inşa etmişlerdi. Her   Evliliklerinin üçüncü yılında birikimleri ile Urla’da portakal
            detayla tek tek ilgilenip emek vermişlerdi. Cennetten bir   ağaçlarının olduğu bir arazi aldılar. Bir güzel de ev
            köşeydi bahçe, manzara ve beyaz boyalı, turkuaz panjurlu   kondurdular. Huzurlu ve mutluydular. Kızı Akasya dünyaya
            evleri.                                             geldikten sonra annesini eskisinden daha çok anlar ve anar
                                                                olmuştu… Gel zaman git zaman yıllar geçti. Her ilişkide
            Ne gariptir şu beyin!!! Ne farklı bir kavramdır zihin; istediği   olduğu gibi dalgalanmalar - durulmalar ya da atışmalar
            yeri cennete, istemediğini cehenneme çevirebiliyor. Şu   oluyordu olmasına ama son bir yılda anlamsız bir uzaklaşma
            aralar Meryem bu evde ve bahçede eski tadı tuzu ve huzuru   hissediyordu. Salih biraz sessiz ve her zamankinden
            bulamıyordu. Mayıs güneşi bir güne daha veda etmekte idi.   farklı hallerde idi. Meryem yorgunluğuna bağlıyor ve pek
            Kızıl turuncu renkleri tüm gökyüzünü sarmış o ise bahçedeki   üzerine gitmiyordu. Maddi olarak biraz sıkıntılı bir süreçten
            geniş tahta sandalyesinde gözlerini yummuş elinde kalan   geçiyorlardı. Akasya Ankara’da üniversitede okuyordu ve
            yaşamın kırıntılarını toprağa usul usul bırakıyordu. Masadaki   Meryem bir yıl önce hayalindeki butiği açmıştı. Kendi işini
            yarım kalmış yeşil çayı soğumuştu. Aklına on yaşında   yapıyordu artık. Çok yoğun geçiyordu günler. Bahçedeki
            ayrıldığı Mardin’deki evlerinin avlusu geldi. Elinde annesinin   ağaçları bile izlemeyi erteliyordu.
            yaptığı saçları mavi yünden bebeği. Tek bir ağaçları vardı
            avluda. Onun hemen gölgesinde de sedirleri. Ne güzel   Salih arada geç geliyor bazen gelir gelmez yorgunum deyip
            günlerdi.                                           telefonu da alıp yatak odasına geçiyordu.


                                                            NYX
                                                           258
   253   254   255   256   257   258   259   260   261   262   263