Page 230 - NYXmag_SAYI_003
P. 230

Yazık oldu







                                                          Orhan






                                                          Efendiye











              Nuh’un                                             iirimizin rotasını değiştiren, çok daha rahat bir
                                                                 nefes almasını ve serpilmesini sağlayan şairlerin en
                                                                 başında gelir Orhan Veli Kanık… 1941 yılında, çok
              Gemisi                                             yakın arkadaşları Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday
                                                                 ile birlikte çıkardıkları Garip adlı kitaptaki şiirler ve
                                                                 önsözündeki Orhan Veli’nin manifestosu, Yeni Türk
             Zamanın tufanından                       Ş Şiiri’nin müjdecisidir.

             geriye kalan filmler,
             müzikler, şiirler                         Orhan Veli Kanık 14 Kasım 1950’de, bundan tam 70 sene önce,
                                                       sadece 36 yaşında hayatını kaybetti. Bu kısacık süreye sığdırdığı
              NUH CEBECİ                               kocaman bir hayatı, çoğu platonik olan aşkları, hepsi birbirinden
                                                       değerli sanatçı ve edebiyatçı dostları ve tabii ki o zamanki tabuları
              [email protected]                    yerle bir eden birbirinden güzel şiirleri oldu.


                                                       O tabuları nasıl yok ettiğini çok yakın dostu ve bir diğer Garip
                                                       şairi Oktay Rifat şöyle anlatmış: ''Orhan, Fransız şairlerinin birkaç
                                                       nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri, onun
                                                       kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle at başı geldi… Birkaç neslin belki
                                                       arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi, o, birkaç yılın içinde
                                                       tamamladı.'' (Düşünün ki, Kitabe-i Seng-i Mezar şiirinde –hani ‘Yazık
                                                       oldu Süleyman Efendi’ye dizesinin olduğu şiir- ‘nasır’ sözcüğünün
                                                       geçmesi bile, dönemin yerleşik düzen edebiyatçıları arasında ciddi bir
                                                       eleştiri almıştır… Garip Şiiri, ''ne yani, bunlar da şiir mi'' tepkileriyle
                                                       karşılanmıştır şiir camiasının çoğunluğu tarafından… Böyle bir
                                                       dönemden bahsediyoruz.)

                                                       Orhan Veli’nin 7 – 11 yaşları arasındaki, Ankara’ya ailecek taşınmadan
                                                       önceki Galatasaray’daki okul dönemi, onun Fransızca ile tanışmasına
                                                       ve Ankara’da da bunu geliştirmesine büyük katkı sağladı. O dönemde
                                                       Avrupa’nın edebiyat merkezi olan Paris’in bohem hayatından, Fransız
                                                       şairlerinden ve şiirinden büyük ölçüde etkilendi. Aynı zamanda,
                                                       Fransızca’dan yaptığı şiir, öykü ve tiyatro oyunu çevirileri de çeviri
                                                       literatürümüzde önemli bir yere sahiptir.

                                                       Orhan Veli, yazdıklarının dışında, hayat tarzıyla da tam bir ‘şair’di.
                                                       Fransız şairlerinin ‘bohem’liğini de içselleştirdiği için, çoğunlukla aşık,
                                                       alkolle arası oldukça iyi, parayla pulla pek derdi yok gibi (ama aslında
                                                       var, sürekli bir geçim sıkıntısı içinde…) insanların, doğanın, denizin
                                                       kısaca hayatın tam içinde coşkuyla ve sevgiyle yaşadı. Tam yaşadığı
                                                       gibi de yazdı. O şiirleri zaten ancak bu hayatı yaşayan biri yazabilirdi.


                                                            NYX
                                                           230
   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235