Page 231 - NYXmag_SAYI_003
P. 231

Nuh’un Gemisi




                                                                 Garip Akımı’nın Üç Atlısı
                                                                 Soldan sağa:
                                                                 Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday
                                                                 (En sağdaki okul arkadaşları Şinasi Baray)




                                                                 Belediye çukuru meselesinin, ölümüne doğrudan
                                                                 olmasa bile dolaylı bir etkisi olabilir. Çünkü bu
                                                                 çukura düşünce başında hafif bir sıyrık oluşuyor.
                                                                 Önemsenmiyor. Birkaç gün sonra, İstanbul’da bir
                                                                 arkadaşlarının evinde, fazla alkollü bir gecenin
                                                                 sonuna doğru fenalaşıp arkadaşları tarafından
                                                                 hastaneye kaldırılıyor. Maalesef, genel önyargı
                                                                 ile başka tetkikler yapılmadan hemen ‘alkol
                                                                 zehirlenmesi’ tedavisine başlanıyor, fakat o sırada
                                                                 Orhan Veli beyin kanaması geçirmektedir. Sonradan
                                                                 anlaşılıyor, fakat artık çok geç… Henüz 36 yaşında
             Orhan Veli hakkında pek fazla bilinmeyen bir        aramızdan ayrılıyor…
             gerçek, askerdeyken bir roman taslağı üzerine
                                                                 Çetin Altan onun ölümünün arkasından bakın ne
             çalışmış olması… Ortada yazılı bir metin yok, bu    yazmış: ‘Orhan Veli öldü. Ben bu satırları yazarken
             romanla ilgili… Fakat yakın dostu Sabahattin        Orhan İstanbul morgunun teşrih masası üstünde
             Eyüboğlu’na askerden gönderdiği mektuplarda         yatıyor. 36 yaşında öldü Orhan. Türk şiirini
                                                                 kökünden sarsmış, yüzlerce şairi tesiri altında
             romanın izleğinden, karakterlerden bahsediyor.
                                                                 bırakmış, genç yaşta pek az kimseye nasip olan
             Hatta romanın adı da belli: ‘Dünyalarının           bir şöhret kazanmıştı. Orhan, başka bir millette
             Dışındakiler’. Yaşadıkları dünyanın dışında         doğsaydı milletlerarası bir şöhrete de ulaşırdı. Son
             kalanları anlatmak istiyor Orhan Veli bu            zamanlarda işittiğime göre ceketi olmadığı için
                                                                 gömlekle dolaşıyormuş. Onun yüzde biri kadar
             romanda… Ama maalesef kağıda dökülmüyor
                                                                 sanatkar olmayanlar, hatta insan olmayanlar, bugün
             bu roman ve sadece bir proje olarak kalıyor.        genel müdürlüklerde, sefirliklerde sefa sürüyorlar.
             Eğer basılmış olsaydı, Oğuz Atay’ın                 Ve Orhan ceketsiz öldü.’
             Tutunamayanlar’ının öncülü olacağı kesindi.
                                                                 Evet… ‘Yazık Oldu Orhan Efendi’ye… Fakat kendisi
                                                                 sönerken Türk şiirinin yoluna kocaman bir projektör
                                                                 tuttu. Gerek İkinci Yeni’ye, gerek Toplumcu
                                                                 Gerçekçiliğe, gerekse, kendi raylarını döşeyen
                                                                 şairlere… Ve bu ışık, iddiayla söylüyorum, 1990’lara
                                                                 kadar ‘Dünya Çapında bir Şiir’i oluşturdu.

                                                                 Orhan Veli ve tüm ‘anlaşılmak istenen şairlere’ bu
                                                                 büyük borcumuzu nasıl öderiz biliyor musunuz:
                                                                 Hayatımıza daha çok şiir, daha çok edebiyat; yani
                                                                 dolayısıyla daha çok güzellik, daha çok duygu, daha
                                                                 çok incelik, daha güçlü bir ruh durumu, daha fazla
                                                                 kendini gerçekleştirme potansiyeli katarak…

                                                                 2020’deki bu büyük silkelenmeden sonra, haydi
                                                                 2021’e böyle bir ‘To do list’le girelim… Sonra da
                                                                 ‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ diyelim içimizden…

                                                               Soldan sağa Sait Faik, Orhan Veli ve Sabahattin Eyüboğlu

             Refik Durbaş anlatıyor: Orhan Veli ile Sait Faik’in işi gücü yoktur. Can sıkıntısından Eftalikus kahvesinde
             oturup her gün birer Cumhuriyet gazetesi alarak bulmacalarını çözerler. Bulmacayı kim önce bitirirse ötekine
             rakı ısmarlayacaktır. Fakat Orhan Veli her gün Sait Faik’i yenmektedir. Sonunda Sait Faik isyan bayrağını
             çeker, “Nasıl beceriyorsun lan, her gün rakıyı bana ısmarlatıyorsun?” der demez Orhan Veli sakin bir biçimde
             yanıtlar: “Çünkü Cumhuriyet’in bulmacalarını ben hazırlıyorum.”


                                                            NYX
                                                           231
   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236