Page 293 - NYXmag_SAYI_009
P. 293
Konuşan Kediler
için günün uzun bir bölümünde evde değillerdi Bir gün Kınalı’ya da anlattım orayı. Beraber gidip
ama Betül küçük olduğu için hep evdeydi. Benimle karnımızı doyurduk hatta. Bu böyle birkaç gün devam
oynamayı da çok seviyordu. Zaman zaman canımı etti. Sonra Kınalı dedi ki: “Eve gitmenin bir anlamı
acıtsa bile ben de severdim onunla oynamayı. yok artık, Sibel Abla gelmeyecek belli. Neden burada
kalmıyoruz ki?” Bana da mantıklı geldi.
Böyle çok mutlu mesut yaşayıp gidiyorduk. Derken
Sibel Abla günbegün daha az ilgilenmeye başladı Kısa süre içinde bahçedeki diğer kedilerle de aramız
bizimle. Zaman zaman suyumuzu bile vermediği düzeldi. O günden beri bahçeden hiç ayrılmadık.
oluyordu. Böyle zamanlarda Kınalı’nın daha önce
gösterdiği yerlerden beslendik. Sokaklardaki su Evin sahipleri bana “Zümrüt”, Kınalı’ya da “Güzel”
birikintilerinden içtik. diye sesleniyorlardı. Bizim baba-kız olduğumuzu
düşünüyorlar. Kim bilir belki de öyledir.
Bir gün dediler ki komşular; Sibel Abla sonsuzluğa
yürümüş. Ne demek olduğunu bilmiyorum, bildiğim “Zümrüt” kedi dilinde “Yosun renkli taş” demektir.
tek şey o günden sonra Sibel Abla’yı hiç görmedim. Belki de gözlerimin renginden dolayı adımı Zümrüt
Birkaç gün sonra çocuklar da gittiler. Artık evde kimse koydular. “Güzel” ise “Güneş ışığı gibi parlak”
yoktu. demektir. Kınalı’ya da çok yakıştı aslında. Güneş ışığı
kadar parlak bakışları ile bu ismi hak ediyor canım
Bir süre dışarda karnımızı doyurmaya çalıştık Kınalı arkadaşım.
ile birlikte. Hava soğuktu, üşüyorduk ve çoğu zaman
karnımız bile doymuyordu ya da çok kötü şeyler Birkaç gündür kendimi iyi hissetmiyorum. Canım hiç
yemek zorunda kalıyorduk. Hasta hissediyordum yemek yemek istemiyor. Zayıfladığımı söylüyorlar. Ben
kendimi. Sibel Abla benim için zoraki kedi derdi. de çok halsizim aslında. Ama köşe bucak kaçıyorum
“Hayata tutunması uzun zaman aldı, diyebilirim ki beni yakalamak istediklerinde. Şimdiye kadar hiç
benim zorumla karar verdi yaşamaya” diye eklerdi. kimseye sevdirmedim ben kendimi. Güzel’in dışında.
Her akşam uyumak için bahçeye dönüyorduk ama hiç Öyle kolay değil, beni sevmeyi hak etmeleri gerek
yanmadı evin ışıkları. önce.
Fakat bir gün başka bir şey oldu. Sokakta daha İyice güçten düştüm sonunda. Bir köşede uyumaya
önce ışıkları hiç yanmayan bir evin pencereleri çalışırken yakalayıverdiler. “Nihayet, nihayet… Hemen
aydınlanmaya başlamıştı akşamları. İkinci katın Emrah’ı ara gelsin alsın nolur” dedi biri. Beni bir şeyin
balkonunda ise kedilerin gezdiğini görebiliyordum. içine koyuverdiler. Biri gelip beni aldı. Veteriner
Bahçesinde de kediler vardı. Ayrıca güzel kokular hekimmiş.
da geliyordu bahçeden tabii bu daha çok merakımı
celbediyordu. Bilirsiniz biz kediler oldukça meraklıyız. Bir kafesin içindeyim şimdi. Küçük ayağımda bir
Hatta derler ki başımıza ne gelirse, bu merakımızdan şey takılı. İlaçlarımı oradan veriyorlar. İyileşmeye
dolayıdır. çalışıyorum bolca dinlenerek. Siz de benim için dua
edin olur mu? Bir an önce iyileşip Güzel’in yanına
Neyse, ben gün içinde hızlıca o bahçeye gidip gelip dönebileyim diye…
durumu anlamaya çalışıyordum. Hep kedi maması
oluyordu bir tabak içinde. Kediler gidip gelip yiyordu.
Birkaç gün boyunca ben de karnımı doyurup tekrar
Sibel Abla’nın bahçesine geri koştum. Çünkü büyük
kediler beni kovalıyordu. Ben de zaten pek arkadaş
canlısı bir kedi olmadığımdan hemen kaçıveriyordum.
NYX
293