Page 297 - NYXmag_SAYI_009
P. 297
Kalemler ve Silgiler
Hayal kırıklığı, sitem, kabullenmekteki gereksiz düşürmeden gülümserdi. Valla gülümserdi. "Beni çok
direngenliğim... Ne kadar zamana ihtiyacım vardı, seviyorsun; biliyorum şu an kızgınsın; ondan böyle
bilmiyorum. davranıyorsun" derdi. Öyle miydi ? Öyleydi... Aslında
Şu anda, beni bu düşüncelerden uzaklaştıracak bir çok seviyordum ama bazı huylarına çok kızıyordum. "O
şeyler lazımdı. Oyalanacak ve kendimi iyi hissettirecek aramayana kadar aramam" Diye karar verip kendimi
bir şeyler... Reyhan, gözümün önünden geçiyordu onu ararken ya da ona mesaj atarken bulduğum
ha bire. O her zamanki iyimser, her şeyi hemen çok oluyordu. "Yok yok bu sefer ileri gitti " Deyip 4
kabullenen moduna giren, çoğu zaman samimi adet yeşil soğanı keserken tekrar hınçlandım . Hızlı
bulmadığım yüzüne takındığı o gülümsemesi geliyordu hızlı, sertçe kesip maydanoza da aynı muameleyi
gözümün önüne. Pis pis sırıtıyordu. Güya çok pozitif yaptığımda; bıçağın parlak kısmından ayna niyetine
biri... kendime baktığımda kaşlarım çatıktı halen. 2 adet
nane yaprağına biraz daha yumuşak muamelede
Kısır yapmaya karar verdim. Ferda’yla diyaloğum geldi bulundum. Bir tane havuç rendeledim... 15 dakika
aklıma. Kısırı çok sevmekle birlikte yeni yeni yapmaya dolmuştu. Bulgur yumuşamıştı. Sanırım ben de
başlamıştım. Ve ne kadar güzelmiş kısır yapmak..."Niye yumuşamaya başlamıştım. Reyhan'ın zihnimdeki silüeti
önce yapmıyordum ben ya " deyince Ferda'nın verdiği ve söyledikleri silikleşmeye başlamıştı. Yumuşayınca
cevaba kahkaha atmıştım "Salaksın da ondan. Ben, yapışan bulguru gelişigüzel karıştırıp birbirinden
müdüre sinirlendiğimde ne yapıyordum; gırtlağını ayırıp tane tane kıvamına getirince; kimyon, karabiber,
sıkmak yerine eve gelip kısır yapıyordum. Bunları pul biber, tuz ve biraz da zeytinyağı koyup hafif hafif
nasıl atlattık sanıyorsun... " Evet, beni kendime ancak yoğurmaya başladım. Düşüncelerim de yoğrulmaktan
kısır getirebilirdi. Yaparken çok uğraştırmayan, bolca, yorulmuş olmalı ki, Reyhan'ı bana masum göstermeye
severek yediğim bir alışkanlığımdı da aynı zamanda... başlamışlardı. Sonuçta Reyhan, benim yakın
Ama bu sefer burnumdan soluyordum. Kesecek miydi arkadaşlarımdandı. Aslında beni en çok anlayan da
bilmiyorum. Suyu kaynatmak üzere demliği ocağa oydu. Kendine özgü bir yaşam tarzı ve bakış açısı
koyduğumda; Reyhan'ın yüzü gözümün önüne geliyor, vardı. Onu da öyle kabullenmem gerekiyordu. Ama
düğmeyi çevirdiğimdeki çıt çıt sesi onun sesiyle her zaman kabullenemiyordum. Ben mi ona çok anlam
karışıyordu. Kısırlık bulgurdan iki bardak döktüm yüklüyordum, onunla ilgili çok mu beklentim vardı
tencereye. Bir kaşık biber, bir kaşık da domates ya da ona gereğinden fazla ihtiyaç mı duyuyordum?..
salçası koydum üstüne. "Sen neden böyle tutarsızsın? Belki de abartan, olana göre değil de beklentilerime
Neden beni her defasında heveslendirip, yarı yolda göre davranmasını bekleyen bendim...
bırakıyorsun? Neden hevesim böyle boğazımda kalıyor,
yarım bırakıyorsun?.." Bir yandan salçayla kısırlık Bu sefer zihnim değil bileğim yorulmuştu; yeterince
bulguru kuru bir şekilde yoğururken bir yandan da yoğurmuştum ama bir hafiflik de hissediyordum.
Reyhan’a hıncımı döküyordum. "Koparsam mı bağımı, Yeşillikleri, havucu da koydum bulgura... Tuzu ve
silsem mi? Hem görüşmem artık; bu sorun da biter zeytinyağını ekleyip bolca limon sıktım üzerlerine.
gider " Diye ard arda düşüncelerim gelip diziliyor ve Güzelce bir karıştırdım.. Tadı güzel olmuştu; hoşuma
beni daha da hiddetlendiriyorlardı. Bir işin ötesini gitti. Çıkan sonuçtan memnundum... Çayı demledim.
berisini düşünmeden, araştırmadan her olaya atlayıp; Ayran yaptım. Tabağa koydum kısırı.. Bolca koydum...
beni de kendisiyle birlikte sürüklemeye çalışmasının Çünkü kısır biraz yemekle yetinebilecek bir yemek,
örnekleriyle doluydu hafızam. Pembe bir tablo çizip, kimilerine göre bir salata, değildi. Yedikçe yedirttiği
çıkan sonuçla baş başa bırakmaktı onun yaptığı... gibi; kokusu ve görüntüsüyle de cezbediciydi... Tabağa
Geçmişteki, onunla ilgili tüm olumsuz anılarım da koyarken, aşırır gibi bir yandan da yiyordum. Her
sıralandı. Canlanmak ne demek; yeniden yaşıyordum o yaptığımda mutlu olduğum ve gönül rahatlığıyla
anları adeta... Çaydanlıktaki su kaynayınca 3 bardağa yediğim kısır, Reyhan'ın bugün bana yaşattığı
yakın kaynar suyu döktüm; salçalarla kırmızıya hayal kırıklığını da unutturmuştu. Daha doğrusu
dönen kısırlık bulgurun üstüne... Kapağını sıkıca önemsizleştirmişti. Şimdi kuş gibi hafiftim ve mutlu
kapattım tencerenin. Çaydanlığa tekrar su koydum; mutlu, ayranla birlikte mis gibi kokan kısırımı yemenin
kısırdan sonra çay içerim diye... Küçük bir kuru soğan tadını çıkaracaktım.
aldım. Doğradığım soğandan dolayı yaşaran gözümü Biliyorum, diyeceksiniz ki " Reyhan'ı da çağıracaksın
silerken Reyhan'ı dişleyesim geldi. Yok, öyle böyle değil mi ?.."
değil; canını acıtasım geldi. Gerçi o, yine o modunu " Yok ben onu geziye çağıracağım"
NYX
297