Writer: Sevil Balaban
Date: 02/07/2021
TUNA ARMAN Oyuncu / Hayvan Korumacı
Röportaj: Sevil Balaban / [email protected]
Tuna Arman ilk olarak 1980 yılında tiyatroya adım attı. AÇOK adlı grupta tiyatroya başlayan Arman, 1982 yılında TES Şan Tiyatrosu’nda eğitim alıp,1984 yılında İstanbul Belediye Tiyatrosu’na başladı.
Oynadığı çok sayıda dizinin arasında onu en çok Çiçek Taksi dizisindeki Manolya karakteri olarak hatırlıyoruz.
Uzun yıllardır sokak hayvanlarının hakları için mücadele veren Tuna Arman evinde 12 engelli hayvanın da bakımını üstlenmiş.
2011 yılında engelli hayvanların varlığına dikkat çekmek amacıyla, radyo programcısı ve hayvan hakları aktivisti Tolga Öztorun ve fotoğrafçı Ateş Kantürk ile birlikte “Farkında mısın?” projesini gerçekleştirmişti. Engelli bir hayvanla fotoğraflanan ünlülerin de makyaj veya fotoğraf müdahalesiyle engelli gibi gösterildiği projeye Hayko Cepkin, Buket Uzuner, Tan Sağtürk, Seyhan Erdağ, Aydan Şener ve Bedri Baykam gibi isimler destek vermişti.
Sevilen oyuncu ile can dostlarımızı konuştuk.
Sizi rol aldığınız dizilerden tanıyoruz. Mesleğiniz oyunculuk. Bir yandan da aktif bir hayvan hakları savunucusu olarak yoğun bir tempo içindesiniz. Hayvanlara olan ilginiz ne zaman başladı?
Hatırlıyor olmam inanılmaz gibi gelebilir ama 1,5 yaşındaydım köpekle ilk tanıştığımda. Babam bir subaydı ve görevi nedeniyle Sapanca’da yaşıyorduk. 2 katlı sari bir ev hatırlıyorum. Üst katında biz oturuyorduk, alt katta oturan ev sahiplerimizin köpekleri vardı. İlk yakınlaştığım hayvanlar o köpeklerdi. Yıllar sonra gittim, buldum o evi. Merdivende oturup, köpeklerle beraber patates haşlaması yediğim anları hatırladım gözlerimi kapatıp.
İlk hayvan sahiphenme deneyiminizi anlatabilir misiniz?
Çocukluğumdan beri sokakta yaşayan tüm hayvanlar benimdi zaten. Yani kendimi bildim bileli varlar hayatımda. O yüzden “İlk buydu” diyemiyorum. Çocukken yolumun kesiştiği bütün hayvanlar benim zannediyordum. Hala öyle sanıyorum gerçi.
Evinizde kaç patili dostunuz var? Bize biraz onların hikayelerini anlatabilir misiniz?
3 köpeğim var; doğuştan görme engelli oğlum Toprak ve yaşadığı göz rahatsızlığından dolayı göremeyen Safiye kızım ve kendi dışında herkes engelli olduğu için evi idare etmeye çalışan oğlum Rüzgar.
9 kedim var; 8 tanesi engelli. En yaşlısı 13 yaşında şu an. En gençleri 7 aylık.
Gidenlerimiz oldu, melek olanlarımız oldu. Şu an 12 çocuk var.
2011 yılında gerçekleştirdiğiniz “Farkında mısın?” projeniz oldukça ilgi çekmişti. Şimdilerde gündeminizde böyle bir proje var mı?
Ah, keşke olsa keşke… Çok güzel bir projeydi. Bu projenin fotoğrafları sayesinde ülkede birçok barınağa 80 ton mama bağışlandı ve çok sayıda barınak fotoğraflardan takvim yaparak kazanç sağladı.
Birçok veterinerle ortak çalışmalar yaptık ve en önemlisi engelli hayvanların farkına varılmasını sağladık. Sanat dünyasından o kadar çok arkadaşım destek oldu ki projeye. Hayko Cepkin, Buket Uzuner, Tan Sağtürk, Seyhan Erdağ, Aydan Şener ve Bedri Baykam gibi.
Türkiye’de birçok belediye bilbordlarında fotoğraflarımızı kullanıp, projeyi duyurmamıza katkı sağladı.
Okullarda seminerler yaptık, fotoğraflar okullarda sergilendi. Çocukların hayvanlar hakkında duyarlılıklarının artırılmasında önemli rol oynadı proje.
Geçtiğimiz günlerde evinizde baktığınız kedilerden Gülsen’e yürüteç yaptırmıştınız. Nasıl gelişti süreç? Şimdi yürütecine adapte olabildi mi?
Evet, küçük kızım Gülsen’e yürüteç yapıldı. Evimizin son üyeleri Birsen ve Gülsen kardeşler Adana’dan geldiler. Onlara annemle teyzemin isimlerini verdim. Doğuştan nörolojik sorunları var. Daha önce Antakya’dan ailemize katılan Betüş kızım da nörolojik problemlere sahipti. Onun yürümesi hepimize umut olunca bu kızları da ailemize dahil ettik. Kızlar geldi, hemen petfizyoterapist Veteriner Hekim Ece ablalarına gittik. Maalesef bu kızların daha ağır bir durumda olduğunu öğrendim. Birsen tavşan gibi zıplıyor. Ayak üzerinde durabiliyor ama maalesef Gülsen ayak üstünde duramıyor. Ön patiler yana açılıyor. Bir umut yürüteç denemek istedim. Hiç olmazsa yürüteç yardımıyla patisi üzerinde dursun diye. Henüz başaramadık adım atmayı yürüteçle ama yapacak eminim, zaman gerek sadece.
Engelli canların bakımının zor olduğunu düşünüyor insanlar genelde. Sizce de durum böyle mi?
Zor değil. Emek ve sevgi verdiğiniz sürece onların engelini görmüyorsunuz. Olmayan yanı neyse, o oluyorsunuz. Toprak 3 aylıktı, koynuma aldığımda. 12 yıldır hiç görmediği dünyada gözleri oldum onun. O benim hayata bakış açımı değiştirdi. Her zaman gülen yüzüyle benim karanlıklar prensim oldu…
Bir hayvanın tuvalet eğitimi bazen aylar bazen yıllar sürebiliyor ama benim kör oğlum gazeteye yapmayı 1 haftada öğrendi. Merdiven inip çıkmayı 2 ayda öğrettim ona. Artık yalnız da inip çıkabiliyor.
3 patili kedim Köpüş, olmayan koluyla 10 yıldır kuma yaptığı tuvaletini kapatmaya çalışır.
Hayvanlar daha vicdanlı, daha saf ve sade… Hele engelli olanlar çok baika bir dünya. Onlara adım attırabiliyorsanız, sizden mutlusu olmuyor.
Mamasına uzandığında dengesini kaybedip takla atan Betüş kızım artık düşmeden 50 adım atabiliyor.
Ben onların iyi olmasıyla iyileşiyorum. Hayata bağlanacak büyük bir nedenim oluyor. Onlara sarılmak bambaşka çünkü. Kim olduğumu, ne iş yaptığımı bilmeden beni BEN olarak seviyorlar. İmkan olarak değil İnsan olarak görüyorlar.
Maalesef insanlar onlar gibi değil…