Writer: Naşide Sağlam
Date: 02/07/2021
Kurdo, 3 gündür yoktu. Neşet, onu her yerde aramış ama tüm çabalarına rağmen bulamamıştı. Gittikçe kaygılanıyor, abilerine onu bulmaları için olabileceği, gidebileceği yer ihtimallerini söylüyor, kendince tüm şartları zorluyordu. Bahçede bir çanta unutsalar, o çantanın başından ayrılmayan Kurdo, ortalıkta görünmüyordu. Artık iki ihtimal vardı. Ya kaçırılmış ya da bilmedikleri bir yerde ölmüştü. Neşet, iki ihtimali de düşünmek istemiyordu. Yanından ayrılmayan ve kendisine düşkün köpeğinin yokluğu, günbegün daha da canını acıtıyordu. Uyandığı andan itibaren aklı hep köpeğindeydi ve sürekli gözü onu arıyordu. Nerde bir hışırtı duysa heyecanlanıyor, sesin geldiği yere doğru koşuyor; ama eli boş dönüyordu. Diğer köpekleri uzaktan görünce, o mu diye benzetip; bir umutla yanlarına gidip, onun olmadığını görünce üzülüp, daha da umutsuzluğa kapılıyordu. En yakın arkadaşı Hasan, onun bu aramalarına katılıp, sürekli ona umut aşılıyor ve ” Merak etme bulacağız ” diyerek, onun üzülmesini engellemeye çalışıyordu. Neşet, daha uzaklara gidip aramak istediğinde; annesi, onun evden tek başına çok uzaklaşmasını istemediği için ancak abilerinden birinin yanında ya da beraber yapılan aramalara katılabiliyordu. Israrıyla, Kurdo’nun olabileceği yerlere gidip, eli boş döndüklerinde, suratı düşüp, ağlamaklı olunca, babası:” Ağlıyor musun yoksa sen? Koca adam oldun, büyüdün, abi oldun. Ağlanır mı? ” deyince, gururuna yediremeyip hemen durduruyordu ağlamasını.
Abisiyle, köye yakın mesafedeki bahçelerine gidip kendini avutmaya çalışan Neşet, o gün yine suratı düşmüş, üzgün ruh haliyle, elindeki çubukla rastgele otlara vururken; uzaktan gelen havlama sesiyle ayağa fırladı. Uzaktan kendisine doğru koşarak gelen Kurdo’ydu. Boğazındaki ip, ön ayaklarına dolanmasa belki daha çok hızlanacak olan Kurdo, sevinçle koşuyordu kendisine doğru. Neşet, üzerine atlayan köpeğine sıkıca sarıldı. Kurdo’yu kaçıranların sıkıca boğazına bağladığı ipi hemen kesti. Otların üzerinde yuvarlanan ikisi de çok mutluydu…
Neşet’in artık keyfi yerindeydi …Yine birliktelerdi ve Kurdo’nun olmadığı günlerin acısını çıkarıyor, sevinçlerini doyasıya yaşıyorlardı… Kurdo, halinden memnun; her an her yere gitmeye hazır bir şekilde Neşet ‘in yanında duruyor ve tüm dikkatini ona veriyordu. Kurdo, arada bir, diğer köpeklerin yanına gidiyor Neşet çağırınca tüm hızıyla onun yanına gelip etrafında dönüyordu. Dilini çıkartıp gülümseyerek oturup kuyruk sallıyor ve gözlerindeki sevgiyle Neşet ‘ten komut bekliyordu. Kurdo’nun yokluğunda oyun oynamak için bile arkadaşlarının yanına gitmeyen Neşet, kaç gündür hava kararana kadar onlarla oynuyor ve Kurdo’yu da oyunlarına katıyordu. Kurdo, diğer köpeklerden daha atik, çevik ve oldukça sevimliydi. Arkadaşları da Kurdo’ yu çok seviyorlardı.
Köyde o gün tuhaf bir sessizlik vardı. İnsanlar tedirgin; endişeli yüzleriyle gündelik işlerini yapıyorlardı. Sokakta çocuklar da yoktu. Neşet geç uyanmış ve Kurdo’ yu da halen görememişti. Annesi, erkenden uyanıp yakın bir mesafede olan bahçelerine bostan sulamaya gitmiş ve o gelmediği için de evden uzaklaşamamıştı. Uzun bir bekleyişten sonra annesinin sesini duyar gibi oldu. Evden çıkıp annesinin yanına gitmek istedi. Yan komşunun evinin avlu kapısında; annesinin, komşuyla konuşurken ağlamaklı sesini duyduğunda o yöne doğru koşmaya başladı. Annesi Neşet’ i görünce sıkıca tuttu ve kendisine doğru çekti. Komşu kadın:” Köpeği öldürmüşler, endişelenme ” dedi. Annesinin eli gevşedi ve Neşet biraz uzaklaşıp çevresine bakındı. Kurdo yoktu… Annesiyle komşu kadının yanına diğer komşular yaklaştı. Yan komşu kadın, bu sefer sesini biraz daha yükseltip ağlamaklı onlara anlatmaya başladı:” Rukiye, çocukları alıp bahçeye bostan sulamaya gitmiş. Çocuklar oyun oynarken o da domatesleri suluyormuş. O esnada bir köpek onlara doğru gelmiş. Hiç tanımadığı o köpeğin salyaları varmış. Köpek Rukiye’ ye deli gibi saldırmış. Çocukları kurtarmış ama kendisinin durumu çok…” Sözcükleri boğazında düğümlenen komşu kadın, sözünü zorlukla devam ettirdi: “Rukiye’yi hastaneye götürmüşler…” Neşet, bunları duyunca “Hasan!.., Hasan!.. ” diye bağırarak Hasanların evine doğru koşmaya başladı.” Hasan da annesiyle bahçeye gitmiştir. Köpek Hasan’a saldırmış mıdır? Annesi hastanedeyse o nerde acaba?..” Bir yandan koşarken bir yandan da bu düşüncelerle gözleri onu arıyordu. O esnada arkadaşları da kendisine seslendi. Sesin olduğu yere dönünce şaşkın ve telaşlı bir grup çocuğun kendisine doğru koşarak geldiğini gördü. Telaşla anlatmaya başladılar.” Kuduz köpek gelmiş köye. Kurdo o köpeği öldürmüş. Diğer köpekler ondan kaçmasına rağmen, o hiç korkmadan o köpeğe saldırmış ve öldürmüş.” Neşet, köpeğinin yaşıyor olmasının sevinciyle rahatlayıp, hep cesaretiyle övündüğü Kurdo’yla bir daha gururlandı. Arkadaşları o anda, ona bir kahraman gibi davranıyorlardı. Çocuklardan biri, o anı kendisi canlandırıp tekrar tekrar anlatıyordu. Neşet de her anlatıldığında, aynı gururla dinliyordu; Kurdo’nun kuduz köpeği nasıl altettiğini… Ama aklı Hasan’daydı da… Hatırlayınca tekrar kalkıp Hasanların evine doğru gitti. Hasan’ı da tedbir olsun diye hastaneye götürmüşlerdi.
Neşet eve doğru giderken Kurdo’nun sesini duydu. Koşup evin önüne geldiğinde abisinin elinde eldiven; iple, Kurdo’yu ağaca bağladığını gördü. Koşup Kurdo’ ya sarılmak istedi… Abisi Neşet ‘i kolundan tutup, engelledi… Neşet, heyecanlı ve sevinçli bir şekilde Kurdo’nun yaptıklarını abisine anlatmaya başladı. Abisi ” Sakın yaklaşma Kurdo’ya ” dedi.
Akşam evde derin bir sessizlik vardı… Hasan’ın annesi ölmüştü… Neşet, ne zaman annesine baksa, annesinin gözü yaşlıydı. Dışarda Kurdo’nun havlama sesini duydukça yanına gitmek istiyor ama gidilmemesi istendiğinden sessizce buna uymak zorunda kalıyordu. Daha derin bir sessizlik vardı artık evde. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Sabah erkenden uyandı Neşet. Uzaktan önüne atılan ekmeği Kurdo yerken, kendisine bakıyordu. İpi çözmesini ve beraber dağ bayır gezmek istediğini biliyordu.
Köyün cami hoparlörlerinden muhtarın sesi duyuldu:” Dikkat!.. Dikkat!.. Köye kuduz köpeği gelmiş ve köy köpekleriyle temas etmiştir. Bütün köy köpeklerinin meydana getirilmesi gerekmektedir… Neşet ‘ in kalbi hızla çarpmaya başladı. Abisine baktı; ama abisi Neşet’e bakmadan Kurdo’ ya doğru gitti. Kalabalık toplanmıştı… Kurdo, bağlandığı ipten tutulup köy meydanına doğru götürülürken, dönüp Neşet’e baktı. Havladı… Neşet’in gözlerinden yaş süzüldü… O sırada elini küçük bir elin tuttuğunu hissetti. Dönüp baktığında Hasan’ın her zamanki güleç yüzüyle kendisine baktığını gördü. Dün akşam annesinin sözleri Neşet’in kulaklarında yankılandı. “Rukiye’nin çocukları daha çok küçükler. Bu yaşta anasız kaldılar. Kim bakacak, kim analık yapacak onlara …”
Neşet, gözyaşlarını sildi ve Hasan’ın elini sıkıca tuttu:
“Ben ağlamadım ki, sadece gözümden yaş aktı …”