Writer: Naşide Sağlam
Date: 18/04/2022
Birden yakalanmıştı sisli havaya…Değil etrafı, önündeki aracı bile göremiyordu. Hızını azalttı, farları yaktı. Az önce, geçtiği yolda; güneşli havanın, müzik eşliğinde tadını çıkarıyordu. Şaşkınlıktan güneş gözlüğünü hemen çıkarmayı akıl edememişti. Her yer görünmez olmuştu. Alelacele gözlüğü çıkarıp yan koltuğa bıraktı. Adeta bir sis bulutuna girmiş gibiydi. Düşünceleri, duyguları da etkilendi. Biraz önceki mutlu, memnun ruh halinden eser kalmamıştı. Emniyet kemerine dokundu, takılıydı. Müziği kapattı. Gideceği yere daha çok vardı.
Bu hayatta şu an, görünür olarak; sadece kendisi ve içinde olduğu, direksiyonunu sıkıca tuttuğu arabadan başka bir şey yoktu. Bu belirsizlik, bir gerçeklik olarak yüzüne çarpıyordu. Sislerin içinde hiçbir şeyi görmeyerek, yavaş yavaş yolda ilerliyordu. Soğuk bir hava var mıydı dışarda bilmiyordu ama zihni öyleydi şimdi: Soğuk, kuru ve dingin… Bazen olur ya tümüyle duygu olur insan; tümüyle neşe ya da tümüyle üzüntü. Şu an sadece dikkatli ve temkinli olmaya çalışan ve diğer düğmeleri kapatan bir zihin… Bir duygusuzluk durumu… Ama aklına gelenler de vardı. Tesadüfen mi olmuştu bu, yoksa bir sebebi mi vardı? Aklına ” 6. His ” filmi geldi. Yaşıyor muydu? Ne zaman hemen çözemediği bir durum olsa bu film gelirdi aklına. “Büyütme” dedi içinden, “hani, her şeye de bir anlam yüklemesen olmaz.” Kendine sitem ederken, telefonu çantanın içinde, derin derin çalınca; o an, bu havanın büyüsünü bozmamak için mi yoksa dikkatini dağıtmamak için mi ne, bakmak istemedi. Yapacağı şeyler belliydi. Tüm dikkatini yola vermek, sakin kalmak… Biraz önce güneşliyse biraz sonra da bu sis dağılacaktı. “Su uyur düşman uyumaz. Buradaki su askermiş, bildiğimiz su değil. Sü, asker demekmiş. Sü, su olmuş zamanla ” gibi yeni öğrendiği bir anekdot aklına geldi. ” Haydaa!.. ” dedi “ne alaka”. Zihin sessizleşince kendini ortaya atan ama şu an işine yaramayan kendince önem atfedilen bir bilgi… Biraz daha zihin sakin kalsa, aklına neler gelecek belki de…
Gereksiz yere ne kadar hayatımızı riske atıyoruz diye düşündü. Hava durumu bilgileri, hayata, o an uymayabiliyordu. Bugün başka bir karar verip yola çıkmayabilirdi. Elinde miydi değil miydi bu kararlar… Zorunluluğun olmadığı her şey, sonuçta bir tercihti ve bir yola girmişsen her şeyle karşılaşma ihtimalin vardı. İstediklerinle yaşadıkların farklı olabiliyordu. Belirleyici olan gittiğin yoldu. Hatta o çok sevdiği söz geldi aklına: ” Aslolan zafer değil, seferdir…” Yürüdüğün yoldu yaşamın ve o yolda yaşadıkların… Neyle karşılaşıp nasıl tepki verdiğindi… Bazen güçlü, bazen zayıf, bazen neşeli, bazen hüzünlü… Ama içinden geçmen gereken bir durum …Bazen o anı yaşamadan, içinden geçmeden halledemediğin bir varoluş… Her şeyin kalıcı olmaması da güzeldi. Yoksa nasıl dayanılırdı acılara, sıkıntılara… Bazen mücadele geçiriyor o sıkıntıları, bazen zaman… Ne güzel şey bu zaman. Ne güzel bir şey; bir günün bitip yeni bir günün başlaması… diye düşünüp durdu, gözünü yoldan ayırmadan…
Etrafındaki ağaçları görmeye başlamıştı. Önündeki yolun görünürlüğü de artmıştı. Biraz daha hızlandı. Öndeki aracı gördü. Sis dağılıyordu. Belirgin oldu etraf; nereleri geçiyordu, neler vardı, daha iyi görüyordu. Rahatladı…
Müziği açtı; kaldığı yerden devam ediyordu şarkı:
” Her şey seninle güzel. Yolda yürümek bile …”