Writer: Yeliz Kutlu Baylan
Date: 18/04/2022
Hayatımız boyunca çoğumuz sağlıklı beslenmeye özen gösteririz. Kimilerimiz buna özellikle dikkat edip yaşam tarzı olarak benimserken, kimileri için dönemsel sağlıklı beslenme dürtüsünde kalır. Ama hamilelik dönemi sadece kendimiz için sağlıklı beslenme isteğinden çıkıp çocuğumuz için bu düzene girdiğimiz özel bir dönemdir ve bu dönemi emzirme dönemi yani lohusalık dönemi takip eder.
Bütün anneler çocuğunu katkılardan, kanserojen gıdalardan uzak tutmak ister. Bu isteğin hayata geçmesi hamilelikte başlar. Isıl işlem görmüş etler, paketli gıdalar, alkol, sigara hayatımızdan çıkmaya başlar. Bunların yerini evde kendi hazırladığımız sebze yemekleri, bol yeşillikli salatalar ve sulu yemekler alır. Abur cubur diye tabir edilen cips, çikolata, hazır bisküvi gibi yiyeceklerin yerini, daha sağlıklı atıştırmalıklar olan kuru meyve, kuru yemiş, ev yapımı kurabiye, kek gibi katkısız ürünler alır.
Hamilelikte özen gösterdiğimiz sağlıklı beslenme, doğumla beraber daha da önem kazanır. Artık çocuğumuzun katkılardan uzak durmasının yanına süt miktarı ve kalitesi gibi kaygılar eklenir. Acaba sütüm yetiyor mu endişelerimize maalesef çevremizin yorumları çoğunlukla yardımcı olmaz. Yapılan baskılar ve lohusa anneye sorulmaması gereken sorularla annenin psikolojisi kötü yönde etkilenir. Bunlara ek olarak bilinçsizce ve yanlış yardım girişimleri de olumsuz sonuçlara yol açar. Özellikle ilk doğumla birlikte endişeli ve tecrübesiz olan yeni anneler, çevrelerindeki yaşça büyük veya daha önce çocuk büyütmüş annelerin önerilerine sarılırlar. Ne yazık ki bu öneriler de çoğunlukla iyi sonuç vermez.
Siz de bu tarz endişe ve döngü içindeyseniz, öncelikle derin bir nefes alın ve yavaşça bırakın.
Şimdi devam edelim…
Öncelikle “sütüm yetiyor mu?” endişenizi gidermek isterim. Doğumdan sonra ilk gün hastanede kaldığınızda doktorunuz, hemşireniz bu konuya dikkat eder. Nasıl emzireceğinizi öğrenmeniz önemlidir. Çocuğun nasıl emzirilmesi gerektiği konusunda size açıklamalar doğumdan sonra hastanedeyken yapılıyor. Bu konuya dikkat etmeniz gereklidir. Çünkü yeterli sütünüz olsa bile eğer bebeğinizin içmesini sağlayamıyorsanız, bebeğinizin beslenmesi eksik kalır. Sonraki ilk zamanlarda bebeğinizi doktorunun belirttiği düzende kontrollere götürmeyi ihmal etmemelisiniz. Bu kontroller süresince bebeğin kilosu, boyu ve çeşitli diğer faktörler kontrol ediliyor. Yani sütünüz eğer bebeğiniz için yeterli değil ise bahsi geçen kontroller sırasında doktorunuz tarafından size söyleniyor. Bu, artık etrafınızdaki soru ve yorumlara, en önemlisi de kendi iç sesinize verebileceğiniz güzel, doğru ve bilinçli bir cevabınız var demektir;
“Hayır, benim sütüm bebeğim için yeterli, çünkü gelişimi normal”.
Şimdi bunun tam tersini düşünelim bebeğinizin gelişimi olması gerekenin altında, doktorunuzun verdiği bilgiye göre sütünüz yetmiyor. Bu durumda doktorunuz sizi bir diyetisyene yönlendirebilir veya kendisi de takviye mamalardan verebilir. Sütünüze ek olarak bu mamaları olması gerekene uygun hazırlayıp bebeğinize vererek bebeğinizin gelişimini normal düzeye getirebilirsiniz. Burada önemli olan nokta mamaların miktarıdır. Bebeğiniz için önerilen uygun miktarlarda hazırlamanız gerekir. Diyetisyen veya doktorlar uygun miktarı hesaplayarak size öneride bulunur. “Diyetisyen verdi ama yeterli mi? Acaba bu da yetmiyor mu?” tarzı endişelerinizi kafanızdan atın lütfen. Sütünüz yeterli olmayabilir veya hiç sütünüz olmayabilir, bunlar çok normal biyolojik durumlardır. Mamalarla bebeğinizin beslenmesi yeterli hale gelir ve bu gibi durumlarda zarar yoktur. O yüzden artık bunun için de bir cevabınız var;
“Sütümün yetersiz kalması veya hiç olmaması normal, bu beni yetersiz bir anne yapmaz. Çünkü bebeğim için en iyisini yapmaya devam ediyorum.”
Sütünüzün yeterli olması durumunda bile kalitesini arttırmak için veya vücuttaki süt üretimini desteklemek için çeşitli gıda ve içeceklerin önerildiğini hepimiz duymuşuzdur. “Bu çayı içersen çok iyi geliyor.”, “bol şekerli şerbet iç ki sütün artsın”, “süt iç ki sütün olsun”, “zayıflama sütün kaçar”, “yemekten daha da al sen emziriyorsun, daha çok yemen lazım” gibi sözlerden bahsediyorum. Tabi ki kültürümüz gereği büyüklerimizin fikir ve önerilerini saygıyla karşılamamız gerekiyor ama saygı ve itaati karıştırmamak gerekir; doktorunuzun, hemşirenizin, diyetisyeninizin önerilerine veya okuduğunuz bilimsel bir yazıya aykırı bir söylemle size geliyorlarsa kendilerine bu durumu açıklayabilirsiniz. Belki reddetmeye çekindiğiniz kişilerin size süt içirme önerileri masum olsa da şekerli şerbetler için aynısını söyleyemiyorum maalesef. Şeker tüketimi süt üretimine katkıda bulunmaz ama sizin fazla kilo almanıza yol açabilir. O yüzden bu gibi durumlarda kararlarınızı doğru vermeniz önemli.
Peki, sütünüzün artması için ne tüketmelisiniz?
En temel olarak su tüketilmelidir. Lohusa döneminde su ihtiyacı artar. Günlük olarak en az 2,5-3 litre su içmeye özen gösterilmelidir. Bu miktarı yemeklerden önce, emzirmeden sonra gibi belirleyerek gün içine yayabilirsiniz. Su dışında şekersiz içecekler de ek olarak tüketilebilir.
Dengeli beslenmek önemli;
Emziren anne kendi ve bebeğinin sağlığı için dengeli beslenmeye normal dönemlerden daha çok önem vermelidir. Günlük tüketiminde yoğurt, süt, ayran, et grubu, tahıllar, sebze ve meyveler mutlaka olmalıdır. Protein, lif içeren mineralce ve vitamince zengin besinleri tüketmekte fayda vardır.
Lohusayken kilo verebilir miyim?
Emziren annelerin günlük tüketmesi gereken kalori artar. Dolayısıyla zayıflama diyeti önerilmez ama günlük tüketmesi gereken kalori miktarı belirlendiğinde ve anne bu diyete uyduğunda emzirmeyle birlikte kilo verebilir. Bu süreç bir diyetisyenle ilerlemelidir.
Hangi besinlerden uzak durulmalı?
Sigara, alkol gibi ürünlerden sağlıklı yaşam için hayatımızın her döneminde uzak durulması gerekse de bu dönemde özellikle uzak durulmalıdır.
Çay, kahve, kafein içeren içeceklerin tüketim miktarına özellikle dikkat edilmelidir. Günlük kafein miktarı aşıldığında anne ve bebekte uyku sorunlarına yol açabilir.
Gaz yapıcı besinlere dikkat edilmeli, süt yoluyla bebeğinize bu ürünler gaz yapabilir. Bu ürünleri şöyle sıralayabilirim; brokoli, karnabahar, soğangiller (soğan, pırasa vb.), baklagiller ve baklagilleri içeren çorbalar, bazı meyveler (erik, kavun, mandalina, portakal, üzüm vb.). Gaz yapıcı bu besinler kesinlikle tüketilmemelidir diye bir sınır yoktur, kişinin yapısına göre değişiklik gösterir. Bu yüzden bu besinleri tükettiğinizde bebeğiniz huzursuz oluyorsa tüketmemekte fayda vardır.
Tüm anne adaylarına, annelere ve bebeklere sağlıkla, sevgiyle…