Writer: NYX Magazine
Date: 25/12/2024
Yeni yılda sağlıklı beslenme hedefleri koyanlar dikkat! Diyetisyen ve Beslenme Uzmanı Belinda İrem Ardal, 2025’te gündeme gelecek 7 beslenme trendini açıkladı.
Beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı değişiklikleri ve sağlık öncelikleriyle birlikte her geçen gün evrim geçiriyor. 2025 yılına girerken hem vücudumuza hem de gezegenimize iyi gelen gıda tercihleri öncelikli hale geliyor. Sağlık bilincinin artması, çevresel sürdürülebilirlik talepleri ve yenilikçi teknolojilerin gıda sektöründeki etkisiyle, önümüzdeki yıl beslenme dünyasında önemli dönüşümler yaşanacak.
2025’te sürdürülebilirliği, kişiye özel ihtiyaçları ve bütünsel sağlığı hedefleyen beslenme davranışlarının öne çıkacağına dikkat çeken Acıbadem LifeClub Diyetisyeni ve Beslenme Uzmanı Belinda İrem Ardal, gelecek yılın beslenme trendlerini şöyle sıraladı:
Gezegensel ve Sürdürülebilir Beslenme
İnsanın dünyaya etkisinin en üst düzeye çıktığı ve 1950’lerden bugüne uzanan Antroposen Çağı’nda; nüfus artışı, iklim krizi, kaynakların yetersizleşme tehlikesi, bozulan çevrenin besinleri etkilemesi gibi sebeplerle, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmeye ilgi artmıştır. Yiyeceklerin insan sağlığı üzerinde farklı etkileri olabildiği gibi, çevre üzerinde de farklı etkileri vardır. “Gezegensel sağlık diyetine” doğru geçiş yapmak hem insanları hem de gezegeni besleyebilir. Gezegen için olumlu seçimlerin insan sağlığı için de olumlu olduğu görülmüştür. Çünkü yeme düzenimiz doğayı etkileyebilmektedir.
Fonksiyonel beslenme, temel beslenme ilkelerinin ötesinde yer alarak kronik hastalıkların tedavisine yardımcı konumda yer almaktadır. Semptomların ilerisinde hastalık ve hastalık risklerinin kök sebebine odaklanan fonksiyonel beslenme, aynı zamanda vücudumuzun ikinci beyni olarak adlandırılan bağırsak mikrobiyotamızın dengesinin korunmasında da oldukça etkilidir. Fonksiyonel beslenme modelini ve fonksiyonel gıdaları da 2025 yılında oldukça sık duyacağız gibi görünüyor. Fonksiyonel gıdalar, besleyici değerinin yanı sıra hastalıkların tedavi ve kontrol sürecinde de etkisi olan gıda ve gıda bileşenleridir. Uzmanlar tarafından özenle belirlenen beslenme programı ile hem geleneksel besinler fonksiyonel olarak hazırlanmakta hem de geleceğin öne çıkan çok yönlü özelliğe sahip mantar, deniz yosunu gibi fonksiyonel besinleri ile sağlığın daha iyi versiyonu üzerine çalışılmaktadır.
Her insanın bir ritmi vardır, ancak insanlar diurnal yani gündüz yaşama özelliğine sahip canlılardır. Sirkadiyen ritim metabolik dengeyle bağlantılıdır ve vücudun korunmasını sağlamaktadır. Hormonlarmız, organlarımızın periferik saati de bu duruma uygun bir şekilde programlanmıştır. Ancak günümüz dünyasındaki yaşam şeklimiz ile bu durum bozulmuş durumda. Beslenme durumumuz da sirkadiyen ritmi etkilemektedir. Beslenme; sirkadiyen ritmi etkilerken, sirkadiyen ritim bozukluklarının da beslenmeyi etkileyebileceği belirlenmiştir. Sirkadiyen ritimler ve beslenme arasındaki ilişkiyi değerlendiren krono-beslenme kavramına olan ilgi de son yıllarda giderek artış göstermiştir. Yapılan çalışmalar, krono-beslenmenin metabolik sağlık üzerinde çeşitli etkileri olduğunu düşündürmektedir. Bu etki sebebiyle, 2025 yılında da kronobiyolojiye uygun beslenme oldukça öne çıkacak. Biyolojik saate uygun beslenmenin, metabolizma problemleri ve kronik hastalıkların iyileşmesine olumlu katkısı bulunmaktadır.
Uzun ve sağlıklı bir yaşam için kronik hastalıkların etkilerini azaltmak, hücrelerin gençleşmesini sağlamak gerekmektedir. Açlık oluşturmanın yararı Antik Yunan dönemlerine dayanmaktadır. Açlığı taklit eden beslenme de vücuda açlığı hissettirerek sınırlı yiyecek tüketimine izin verir. Böylece araştırmaların da gösterdiği üzere, besin öğesine duyarlı yollar üzerinden vücuttaki hücresel temizlik olan otofajiyi düzenlemektedir. Hücresel otofaji ile hücresel sağlık korunabilir ve hastalıklar önlenebilir. Dikkatli bir şekilde seçilmiş besinler ile vücut oruç halinde tutulur ve hasarlı hücreler elimine edilerek sağlık problemlerinin oluşma riski önlenebilir, sağlıklı yaş alma sağlanabilir.
Kadınlar ve erkekler arasında yeme davranışı, gıda seçimi ve beslenme stratejileri farklılıkları gözlemlenmektedir. Kadınlar sağlıklı beslenmeye daha fazla önem vermektedir ve vücut ağırlığı kontrolü konusunda daha fazla çaba harcamaktadır. Aynı zamanda stresli zamanlarda daha fazla yeme eğilimi gösterirken, daha fazla sosyal baskı hissedip beslenme davranışları sebebiyle daha fazla hayal kırıklığı yaşadıkları görülmüştür. Erkeklerin ise güçlü tatlara sahip yemekleri tercih ettikleri ve aynı zamanda tüketim zevki tarafından yönlendirildiği görülmektedir. Beslenme davranışı, beslenme stilleri, diyet profilleri, beslenmeye yaklaşım ve beslenme bilgisi kaynaklarının hepsi cinsiyetle ilişkiler göstermektedir. Erkekler, kadınlardan önemli ölçüde daha yüksek tüketim oranlarıyla kırmızı ve işlenmiş eti tercih etmektedir. Öte yandan kadınlar, daha sağlıklı yiyecek seçimleriyle uyumlu olarak sebzelere, tam tahıllara, tofuya ve yüksek kakao içerikli bitter çikolataya daha fazla eğilim göstermektedir. Feminen/maskülen beslenme davranışları dolayısıyla 2025 yılında kronik hastalıkların önlenmesine yönelik beslenme stratejilerinin oluşturulacağı düşünülmektedir.
Ketojenik diyet ve yaşam stili değişikliği, karbonhidrat bakımından çok düşük, doğal yağlar açısından zengin, proteinler açısından ise orta düzeyde yiyeceklerin tüketilmesine olanak sağlayan bir modeldir. Son 20 yıldır tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemi olarak, vücut performansını artırıcı bir yöntem olarak değerlendirilmektedir. Bu model 2025 yılında da popülerliğini koruyacaktır. Ketojenik yaşam ile metabolik hiper verimlilik ve ketoz durumuna geçerek, süper yakıt olarak adlandırılan keton cisimciklerin oluşmasına olanak sağlanmaktadır. Böylece hücrelerin daha verimli bir şekilde şarj edildiği düşünülmektedir.
Tüm beslenme trendlerinin yanında her zaman liderliğini koruyacak olan beslenme modeli ise bütünsel sağlık için kişiselleştirilmiş beslenme olacaktır. Bu beslenme modeli, kişilerin ve toplumun bir bütün olan sosyal, mental ve fiziksel sağlığı önceliklendirilerek, beslenme uzmanları tarafından doğru ve geniş kapsamlı anamnez ile kişinin ihtiyaçlarına uygun bir şekilde planlanıyor. Böylece hastalıklara ve olumsuz durumlara karşın önleyici bir yaklaşımla sağlıklı, aktif bir şekilde yaş alınması sağlanmış olacaktır.
Görülüyor ki, 2025 beslenme trendleri sadece fiziksel olarak sağlıklı bir yaşamı değil, hem geleceğimizi, gezegenimizi korumayı hem de bütünsel sağlığımızı daha iyi hale getirmeyi hedeflemektedir.