Zehra Işık / Adil Işık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı – Tasarım Ekibi Direktörü

Röportaj: Nurgül Eryıldır Günay / [email protected]

Cağaloğlu Anadolu Kız Meslek Lisesi’nde hazır giyim konusunda gördüğü eğitimle moda dünyasına adım attı. 1992 yılında markaya adıyla hayat veren eşi ile birlikte “Adil Işık” markasını kurdu. Her geçen gün vizyoner bir bakış açısıyla büyüyen şirket, 2008 yılında marka ismini adL olarak modernize etti. Adil Işık Grup çatısı altında alternatif beden aralığında koleksiyonlar ürettikleri, Love my body markasının kuruluşunda aktif olarak rol aldı.

Adil Işık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda marka tasarım ekibinin direktörü Zehra Işık ile moda dünyasına ilham veren yolculuğunu konuştuk.

Tekstil tasarımcısı olmaya nasıl karar verdiniz? Küçüklüğünüzde bir gün binlerce kadının sizin tasarladığınız kıyafetleri giyeceğini hayal eder miydiniz?

Aslına bakarsanız ‘küçüklüğümün hayaliydi, oyuncaklara elbise yapardım’ gibi bir hikayem yok; modaya karşı lise yıllarında başlayan ilgimi; eğitimimi meslek lisesi hazır giyim bölümünde tamamlayarak devam ettirdim. Yaşım büyüdükçe bu konudaki hayallerim de artmaya başladı; ama yine de düşününce bu kadar çok kadına ulaşmak hayali çok iddialı olurdu.

Eşiniz Adil Işık’la yollarınız nasıl kesişti?

Tamamen çalışma arkadaşlığı tanışıklığı diyebiliriz.

İlk zamanlarda üretim odaklı bir şirket olarak faaliyet gösteriyordunuz, markalaşmaya nasıl karar verdiniz, bu süreci biraz anlatır mısınız?

Aslında hiçbir zaman üretim odaklı bir şirket olmadık; her zaman ürünlerimizi kendi markamızın adı altında ürettik. Farklı kanallardan bize ulaşan markalı ihracat taleplerini de geri çevirerek markamız ile
mağazalaşmayı hedefledik. Tabi ki son yıllarda markalaşmaya daha fazla zaman ayırdığımızı; tasarım ve kalite odaklı moda anlayışını daha fazla benimseyerek ilerlediğimizi söyleyebilirim.

Aile olarak bir markayı yönetmek zor olmalı. Aile içinde dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Başarınızın sırrı nedir?

İşin içinde artık bizim yanımızda iki oğlumuzun da olması işleri zorlaştırmaktan ziyade kolaylaştırıyor diyebiliriz. Aile bireyleri olarak kendi uzmanlık alanlarımızdaki farklı departmanları yönettiğimiz için yaşanabilecek sorunlar minimuma iniyor; ancak zaman zaman zor anlar yaşayabiliyoruz tabi ☺

Bize adL kadınını, duruşunu tanımlar mısınız?

adL kadını kendi ayakları üzerinde duran, harcamalarına, giyim tarzına, yaşam tarzına kendisi karar veren, iddialı, güçlü ve girdiği her ortamda fark edilmeyi seven bir kadın.

Cengiz Abazoğlu ile yaptığınız çalışma ile Türkiye’nin ilk “Tasarımcı & Marka” işbirliğini gerçekleştirdiniz. Sizden sonra pek çok marka tasarımcılarla iş birliği yaparak kapsül koleksiyonlar hazırladı. Sektöre öncülük edecek farklı projeleriniz var mı?

Aslında sadece tasarımcı&marka işbirliği değil aynı zamanda farklı dönemlerde model&marka, influncer&marka, stil danışmanı&marka gibi bir çok projeyi ilk biz hayata geçirdik ve bu anlamda sektörde önemli bir açılım yaptık. Hala da farklı isimlerle bu alanda projeler üretmeye devam ediyoruz. Birlikte çalıştığımız kişilerle markalarımızın DNA’larının tutması bizim için çok önemli, bu sebeple de doğru enerjiyi yakaladığımızda uzun soluklu projelere imza atmayı tercih ediyoruz.

Pek çok ülkede mağazalarınız var. Koleksiyonlarınız ülkelere göre farklılıklar gösteriyor mu?

Bulunduğumuz tüm lokasyonlarda aynı koleksiyonları sunmak marka standartlarımız için çok önemli; bu sebeple ürünlerde herhangi bir farklılık olmuyor; sadece ilgili ülkeye göre beden dağılımını farklılaştırabiliyoruz.

Adl markanızı üst segmente taşıdıktan sonra 2. bir marka oluşturmaya neden ihtiyaç duydunuz? Love My Body markası nasıl doğdu?

Love my body, adL markamızı uzun yıllardır takip eden sadık müşterilerimizin belirli bir yaşa geldikten sonra beden geçişi ile birlikte alternatif beden aralığı talepleri ile şekillenmiş olan bir marka. Bu talepler doğrultusunda öncelikle adL içinde Love my body isimli bir line oluşturduk, daha sonra bu line’ın adı ve tarzı o kadar sevildi ki markalaştırıp mağazalaşmaya karar verdik. Love my body markamızla paralelde büyümeye ve adımızı duyurmaya devam ediyoruz.

Size göre bir kadının gardırobunda mutlaka olması gereken kilit parçalar neler olmalı?

Bir kadının gardırobunun olmazsa olmazları benim için çok iyi kalıplı bir jean, kaliteli kumaş ve kalıptan siyah blazer ceket, yüksek bel pantolon, beyazı bozulmamış bir gömlek, siyah küçük kokteyl elbisesi ve tüm bunları kombinleyebileceğiniz kemer ayakkabı ve çanta gibi aksesuarlar.

adL 2022 / 23 Sonbahar – Kış k oleksiyonunda öne çıkan parçalar, renkler konusunda biraz bilgi alabilir miyiz?

adL zaten çok renkli bir marka bu kış koleksiyonunda da renkleri cesurca kullanmaya devam ettik. Kırmızının ihtişamını hem takımlarda hem desenlerde bolca kullandık.
Elektrik mavisini kısa crop ceketler bol paça pantolonlar ve desenlerle harmanladık. Bu yıl canlı renklerin yanı sıra kahve tonlarını da tasarımlarımıza sıkça dahil ettiğimiz bir koleksiyonla sahnelerdeyiz.

Kendi stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Yıllardır çok fazla kumaş ve ürünün içinde olduğum için sanırım çok sade parçalar giymeyi tercih ediyorum. Genellikle ceket pantolon t-shirt ve sneaker olmazsa olmazlarım. Daha sade modelleri cesur renklerle birlikte kullanmayı tercih ediyorum.

Şirketinizde çalışanların büyük kısmı kadınlardan oluşuyor. Bu durumu kadınların çalışma hayatında daha fazla yer alması konusundaki desteğiniz olarak yorumlayabilir miyiz?

Bu konu bizim için oldukça önemli. Kadın çalışan ve kadın yönetici alanında bir kaç kez ödül alan bir şirketiz. Sektör olarak ve sadece kadın giyimi üreten bir şirket olarak kadınların çalışmasına çok uygun bir yapıyız. Benim de kişisel olarak hazır giyim üretim sürecindeki karmaşık ve hızlı yapının üstesinden kadınların daha iyi geldiğine inanan pozitif bir ayrımcılığım var.

---