Writer: Fulden Karayel Okumuş
Date: 24/08/2023
Yaşadığımız evrende karşılaştığımız her şey, aslında daha derin bir anlamın yansıması olabilir. Mesela, damak tadımın bir dili olsa da konuşsa dediğiniz oldu mu hiç? Yemekler, sadece fiziksel ihtiyacı karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda kişiliğimizin de bir yansıması olabiliyor. Ünlü bir ressamın tuvaline aktardığı duygular gibi, yemek tercihlerimiz de duygularımızın izlerini taşıyabiliyor. Fransız yazar Joseph Berchoux, 1801 yılında gastronominin sanatla güzel bir ilişkisi olduğuna dikkat çekmiş ve ardından gastronomiyi iyi yemek yeme sanatı olarak tanımlamıştır. Yapılan araştırmalar, gastronomiyle ilgilenen kişilerin sanatçılar kadar incelikli olabileceğini ve yemeklere olan duygusal yaklaşımlarıyla fark yarattığını ortaya koyuyor.
Hayatınızın farklı dönemlerinde ne yediğinize bir göz atın. Tabağınızda neler yer alıyor? Yemek yerken hangi duyguları hissediyorsunuz? Mutluluk mu, pişmanlık mı, belirsizlik mi? Yemek yeme deneyiminizi doğrudan etkileyen pek çok faktör bulunuyor: Duygularınız, düşünceleriniz ve yaşadığınız olaylar. Kimi insan tabağında modern yemekleri bulundururken, kimi geleneksel lezzetlere yer veriyor. Peki, siz hangi tercihi yapıyorsunuz? İşte burada “Ne yersek oyuz!” ilkesi, tam olarak kim olduğumuzu ortaya koyuyor gibi görünüyor. Ancak, bir düşünün; yemekler sadece bizi seçmiyor, belki de biz yemekleri seçerken onlar da bizi seçiyor olabilir mi?
Bu soru uzun bir süredir kafamı kurcalıyor. Yediğimiz içtiğimiz şeylerle bir dönüşüm yaşıyoruz ve bu dönüşüm, sadece yemeğin fiziksel yanıyla sınırlı kalmayarak, sanat eserlerini de etkiliyor. Yemek, yaratıcı gücümüzle bir bağ kuruyor ve bu bağ, sanat eserlerinin doğuş hikayelerini de şekillendiriyor. Dünyanın önde gelen sanatçılarının ilham kaynakları her zaman merak uyandırmıştır. Kimisi manzaranın güzelliklerinden, kimisi operanın büyüsünden ilham alırken, bir diğer grup sanatçı ise yemekten ilham almıştır. Bu durumun en etkileyici örnekleri arasında; Leonardo Da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği,” Salvador Dali’nin “Haşlanmış Fasulyeli” eseri, Vincent Van Gogh’un “Patates Yemeği,” Wayne Thiebaud’un pasta ve dondurma tabloları, Raphaelle Peale’nin meyve ve çiçek resimleri ile Claude Monet’in bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyvelerini eserlerine yansıttığını görebiliriz.
Ülkemizde yemeğin lezzeti mi, tüketilme ritüeli mi yoksa sofrada görsel bir şölen mi olduğunu düşündünüz mü hiç? Yoksa yemek, servis edildiği ortam ve paylaşıldığı insanlarla bir araya gelerek anlam kazanan bir deneyim mi? Bu soruların ardında, merakla keşfedilmeyi bekleyen büyülü bir proje yatıyor.
Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan insanların ne yediğini ve içtiğini hiç düşündünüz mü? Örneğin, siz yemek yerken Napoli’nin deniz ürünlerini mi tadıyorsunuz, yoksa Akdeniz’in zeytinyağlı lezzetlerini mi deneyimliyorsunuz? Yemekler, sadece birer besin kaynağı olmanın ötesine geçip, sizi dünyayı gezmeye ve farklı kültürleri deneyimlemeye davet eden ilham kaynakları değil mi? Herkesin çocukluktan beri sevdiği, “Annem yapsa da yesem” dediği, sadece görüntüsüyle bile insanı mutlu eden yemekler mutlaka vardır. Şimdi, Avrupa’nın en köklü lüks otel grubu Kempinski yönetimindeki Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un içinde yer alan Akdeniz by Esra Muslu’ya doğru heyecan dolu bir yolculuğa çıkıyoruz.
İstanbul Boğazı’nın büyüleyici manzarası ile Akdeniz temalı yemyeşil bahçelerin kucaklaştığı bir restoran hayal edin. Kapıdan içeri adım attığınızda sizi Akdeniz’e özgü birçok ağacın resmedildiği özel duvar kağıtlarıyla kaplı paravanlar karşılıyor. Mavi, beyaz ve kırmızı tonlarla dekore edilmiş mobilyalar, Osmanlı çinilerinden ilham alınarak tasarlanmış zarif vazolarla birleşiyor. Bu büyüleyici atmosfer, Türkiye’nin en başarılı kadın şeflerinden biri olan ve Londra’da eşsiz Türk lezzetlerini tanıttığı restoranıyla Michelin denetçilerinin favori mekanlar listesine adını yazdıran Esra Muslu imzası taşıyor. Peki Akdeniz by Esra Muslu da Neler Bulabileceksiniz?
Şef restoranı konseptinde hizmet veren Akdeniz by Esra Muslu, Akdeniz mutfağının tüm zenginliğini misafirlerine sunuyor. Zeytinyağlı lezzetlerin tamamını burada bulabilirsiniz. Örneğin, Atalık Domates Salatası’nın taptaze aromasıyla başlayıp, Fırınlanmış Patlıcan’ın doyurucu tadına ulaşabilirsiniz. Semizotlu Şeftalili Enginar’ın ferahlatıcı lezzetiyle devam edip, Porçini Mantarlı Keşkek’in yoğun aromasını deneyimleyebilirsiniz. Sarhoş Midyelerin eşsiz tatlarından Akdeniz Bahçesi kruditelerine uzanan geniş bir yelpazede seçenekler var. Yemeklerin her biri, renkleriyle, sunumlarıyla ve lezzetleriyle adeta bir ressamın sanat eserini andırıyor.
Her bir yemeğin bir yaratılış hikayesi var ve şefinden dinlemek size unutulmaz bir deneyim yaşatacak. Favorilerim arasında Porçini Mantarlı Keşkek’in doyuruculuğu, Akdeniz Bahçesi’nin taptaze çeşitliliği ve Lavosh Ekmeği’nin eşsiz aroması bulunuyor. Ayrıca bazı yemeklerin, deneyimini tam olarak yaşayabilmeniz için interaktif bir yaklaşım gerektirdiğini belirtmeliyim. Örneğin, Semizotlu ve Şeftalili Enginar’ı yemek için kabuklarını elinizle kopararak ve Akdeniz Bahçesi salatasındaki havuçları elinizle tüketmeniz teşvik ediliyor.
Chef De Cuisine Davut Kutlugün Akdeniz by Esra Muslu lezzetleriyle ilgili şunları dile getiriyor;
Akdeniz mutfağının sıcak ve samimi dokusunu en iyi yansıtan öğe, her daim ön planda olan zeytinyağıdır. Burada, samimi bir atmosfer oluşturmayı hedefliyoruz. Misafirlerimizin gelmesiyle birlikte ortaya çıkacak paylaşımlık ve samimi ortam konseptimiz, amacımızı oluşturan alt başlığımızı teşkil ediyor. Menümüzde öne çıkan birkaç imza yemek bulunuyor. Bunların başında ise Anadolu’dan esinlenerek kullandığımız odun fırını geliyor. Ürünlerimizin büyük bir kısmı, hatta %70 ila 80’i, odun fırınımızdan çıkıyor. Ekmeğin, levreğin, karidesin, ahtapotun, lüferin ve daha pek çok ürünün pişme süreci bu özel fırında gerçekleşiyor. Odun fırınında elde edilen lezzet, geleneksel fırınların ötesinde bir tat sunuyor. Yaz aylarında ise hem besleyici hem de taptaze ürünler sunma fırsatını yakalıyoruz. Menümüz, farklı tercihlere sahip misafirlerimize geniş bir yelpazede seçenek sunma ilkesine dayanıyor. Vegan ve glutensiz beslenmeyi tercih edenler de düşünülerek özel alternatifler sunuyoruz, böylece herkesi memnun etmeyi amaçlıyoruz. Her ne kadar tüm menümüz imza niteliğinde lezzetler barındırsa da, bazı özel isimleri de sıralayabiliriz. Kalamar, Enginar ve Keşkek, imza niteliği taşıyan lezzetlerimiz arasında öne çıkıyor.
İnsanın yaratıcılığını, duygularını ve kültürel bağlarını en yaratıcı şekillerde ifade edebileceği özel bir ortamı içinde barındırıyor Akdeniz by Esra Muslu. Burada yemek ile insan arasındaki kutsal ve sanatsal ilişkiyi derinden hissedebilir, Görsel ve tat duygularınızı harekete geçirebilir, yemeklerin sadece birer besin kaynağı değil, aynı zamanda birer sanat eseri olarak sunulduğunu deneyimleyebilirsiniz. Akdeniz by Esra Muslu’yu 3D Video ile keşfetmek için https://bit.ly/akdenizbyesramuslu3dvideo adresini ziyaret edebilirsiniz. Şimdi size sormak istiyorum sevgili sanatseverler, Ülkemizde yemeğin lezzeti mi, tüketilme ritüeli mi yoksa sofrada görsel bir şölen olduğunu düşündünüz mü hiç? Yoksa yemek, servis edildiği ortam ve paylaşıldığı insanlarla bir araya gelerek anlam kazanan bir deneyim mi? Bu soruların cevabını e-mail olarak fuldenkarayel@gmail.com’a gönderebilirsiniz.
Yolunuz Çırağan Palace Kempinski’ye düşerse Akdeniz by Esra Muslu’nun eşsiz lezzetlerini mutlaka denemelisiniz. Yemekten sonra Tahinli Dondurma üzeri Susamlı Krokan ile yemeğinizi taçlandırmayı unutmayın. Sevgiler 🙂