Keşfetmek, haritasız bir yolculuğa çıkmak ve rastgele karşılaşmaların bu yolculuğu şekillendirmesine izin vermek demektir. Homeros’un Odysseia’sında Odysseus, fırtınalı denizlerden sağ çıkıp bilinmeyen topraklara ayak basarak ne maceralar yaşadı. Farklı yerlerde, farklı insanlarla tanıştı.

Antik tiyatroda, duygular ve karakterler maskelerle temsil edilir ve bu maskeler değişen ruh hallerine göre sahnedeki yerlerini alırdı. Şimdi bu maskelerden bazıları, tarihi eserlermiş gibi sergileniyor; tarihin katmanları arasından gün ışığına çıkmış, haritasız bir yolculuğun geride bıraktığı arkeolojik hazineler gibi. Diğerleri ise küçültülmüş formlarda birer kolye, küpe ve bileziğe dönüşüyor.

Etro, çeşitliliğe her zaman açık ve yeni yerler keşfetmeyi arzulayan bir marka olarak, bu sezon Homeros’un efsanelerini andıran bir yolculuğa çıkıyor. Kreatif direktör Marco De Vincenzo, Etro’nun geçmişini tarihin katmanları gibi eleyerek, her defasında bu geçmişten yeni bir şeyleri gün yüzüne çıkarıyor. 

Odysseus’un Scylla ve Charybdis arasından geçtiği Messina Boğazı’ndan esen rüzgar, saçları savuruyor ve vücuda şal gibi sarılıp tırmanan etekleri, fosforlu kalem izleri gibi titreşen şalları, kalıplı montlar ve ceketlerle korunan incecik kırılganlıkları tıpkı birer dalga gibi harekete geçiriyor. 

Keçe üzerine folyo, deri üzerine şablon gibi detaylara tersyüz edilmiş şal desenleri eşlik ediyor. Kalın döşemelik kumaşlar ise küçük ceketler formunda kendini gösteriyor. 

Wolford ile birlikte üretilen jakarlı body’ler, desenleri doğrudan vücuda taşıyarak, vücudu ikinci bir deri gibi sarıyor. Kırılganlık ve güç arasındaki zıtlıkta, eril ve dişil dünyalar, renklerin karışıp harmanlandığı ve sonunda siyaha dönüştüğü bir hikaye yaratarak bir araya geliyor. 

Yolculuk devam ediyor; pusulasız, haritasız ve gururla.

Etro 2024-25 Sonbahar/Kış Koleksiyonu, Beymen’lerde ve Beymen.com’da sizi bekliyor