Writer: O. Suat Özçelebi
Date: 09/08/2022
Katiller için, kadınları öldüren katiller için çok uzun zamandır, hepimizi rahatsız eden ceza indirimleri uygulanıyor. Davaların sonuçlanması, verilen cezalardan çok, hepimizi en çok ilgilendiren kime hangi indirimin hangi gerekçeyle, iftira senaryolarını gündeme taşıyarak uygulandığı.
Çünkü bu ceza indirimlerinin haksız bir biçimde uygulandığı konusunda ciddi bir kanaat var toplumda. Ben de aynı kanaatteyim. Hele Pınar Gültekin kararından sonra, binlerce insanla birlikte okuduğuma emin olduğum gerekçeli kararda, katile yapılan indirimin “haklı” bir gerekçesini göremedim. Gerekçe o kadar çok katilin “canavarca hisle öldürmediği”, “eziyet çekerek öldürmediği” ve en önemlisi Gültekin’in “yaşarken, yakılarak öldürülmediği” üzerinden, adeta katili aklamak üzerine kaleme alınmış bir metin havasına hakim ki kendime ön yargılı mı okuyorum acaba sorularını sormama da yol açtı.
Hayır, ön yargılı değilim!
Gerekçe “kuşku sanık lehine değerlendirilir” prensibinden hareketle her kuşkuyu ceza indirimine gerekçe yapacak kadar acımasız, duygusuz ve vicdansız bir dille kaleme alınmış.
Olmaz, bu öyle bir gerekçe ki adaleti çürütecek, bundan sonraki kadın cinayetlerini cesaretlendirecek, kadına yönelik şiddet ve cinayeti birçok potansiyel katil adayı için daha fazla “gerekçelendirebilecek” bir içerik ve güce sahip.
Olmaz.
Katilin “sor bi bakalım niye öldürdüm” demesiyle katile söz verebilirken, “sor bi bakalım niye öldürüldüm” diyen kurbana söz verilmediği, verilemediği gerçeğini görmezden gelen, cinayeti işlerken her türlü vahşeti işleyen katilin her canice adımına şu nedenle yapmamış olabilir, bu nedenle yapmamış olabilir diyen bir karar bu.
Olmaz.
Bu ve benzeri davalarda öldürülen kadınların neredeyse hepsi aynı süreçlerle karşı karşıya bırakılıyor. Adalet çürüdükçe çürüyor. Çürüme kokusu, tüm toplumu isyan edecek düzeye taşırken, yargı tarafında bu konuda bırakın bir hassasiyet geliştirmeyi, çağdaş ceza hukukunun ibret olma, ders olma, adalet duygusunu toplumsal düzeyde karşılama ilkeleri adeta yok sayılıyor.
Olmaz.
Böyle olmaz. Bu satırları bana yazdıran ruh halinin, birçok yurttaşımıza “böyle olmaz, olmaz” dedirten bu kararın ve kararların, hepimizi ama en çok kadınları bir gün kendi başlarına bir köşede bekleyen şiddeti, cinayeti beslemesine izin veremeyecek noktaya taşındığını haykırmalıyız. Başka davalara, örneklere yol açmadan kadın davalarında “ceza indirimi”yle uğraşmalı, onu adeta suçluların ona ulaşmak için davaları bir iftira yağmuruna dönüştüren bir durumdan çıkarılmasını da sağlamalıyız.
Bu iftira senaryoları, iddiaları Pınar Gültekin için de tüm dava boyunca işletildi: Katil “Pınar benim sevgilim değildi. Eskorttu” dedi. Tanıklar “Pınar Gültekin Cemal’e şantaj yapıyormuş. Para istemiş. Pınar’ın abisi varmış cezaevinde. Ona tehdit mesajları göndermiş gibi konuşmalar oldu. Ben de Cemal’e ‘kadına zarar vermem’ dedim. Teklifini kabul etmedim.” dedi. Vahşi cinayetin üstü fütursuzca “aslında hakketti” imajıyla örtülmeye çalışıldı.
Bu ilk değildi, bu noktaya nereden gelindi. Bakın aynı duyguları, yine aynı çaresizliği yaşadığımız üniversitedeki odasında canice katledilen Ceren Damar davası için babası Mustafa Damar’ın sosyal medyadaki şu sözleri çok önemli: Katil Vahit Bıçak savunmaya iftira senaryo tohumu ekti. O iğrenç tohum Pınar Gültekin davasında ilk filizlerini verdi. Ağır ceza mahkemesinde alacağı cezalardan sonra cezaevinde akıllanarak iftira senaryoculuğundan vazgeçer, belki…”
Hukuk sistemimizin “iftira senaryolarıyla” katillerin ve savunmanın temel hedefi haline gelen “ceza indirimleri” konusunda somut bir adım atacak şekilde yeniden ve çok hızlı bir biçimde düzenlenmesi zorunlu. Ceren Damar’da yapamadığımız, Pınar Gültekin’de de başaramazsak yine yaşayacağımız bu süreç, bizi yeni cinayetlerde yeni iftira senaryolarıyla birlikte bekliyor.
Buna artık hep birlikte “olmaz” demek zorundayız. Kadın cinayetlerinin politik olduğu gerçeği, ceza indirimleriyle ilgili düzenlemenin de son tahlilde Meclis’te sonuçlanacak olmasıyla bir kez daha kanıtlanıyor.
Kadın cinayetlerini engellemenin, onunla mücadele etmenin birçok önemli başlığı var: İlk hedef ceza indirimleri olmalı, Pınar Gültekin’in katili de sonraki tüm katiller de hakkettikleri cezayı sonuna kadar çekmeli. Adeta cezasızlığa dönüşen bu sürece dur demeliyiz. Hep birlikte bu sefer, bu gerekçe, bu karar “OLMAZ” demeyi başarmalıyız.
O. Suat Özçelebi
NYXmag Genel yayın Koordinatörü