Writer: Sevil Balaban
Date: 09/12/2023
Ebru Uygun / TOÇEV – Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı
Röportaj: Sevil Balaban / [email protected]
1971 yılında İstanbul’da doğdu. Avusturya Saint George Ticaret Lisesi’nden sonra Cenevre Webster Üniversitesi’nde İşletme ve Pazarlama Bölümü’nden mezun oldu.
İsviçre’deki öğrencilik yıllarında Christian Children Foundation’da staj yaptı. Bu dönemde yurtdışındaki vakıflara Türkiye’den bağış yapıldığını fark etti ve Türkiye’de vakıf kurmaya karar verdi. 1994 yılında Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nı (TOÇEV) kurdu. 2019 yılında 25. yılını kutlayan vakıfta, halen Yönetim Kurulu Başkanı olarak aktif çalışmalarına devam etmektedir.
Türkiye’de Yaşam Atölyesi’nden danışmanlık ve mentorluk eğitimi aldı. Kronik rahatsızlığının tedavisi için Amerika’da bulunduğu dönemde Life Mastery Institute’ta Dreambuilder Coaching eğitimi aldı. Bu eğitimini Amerika’da, tedavi gördüğü Cleveland Clinic’te, profesyonelliğe taşıdı. İlkini Amerika’da kronik hastalarla çalışarak gerçekleştirdiği Hayalini Yarat Atölyesi’ni zaman içinde geliştirdi ve dönüştürdü. Ebru Uygun, 2017 yılından beri Hayalini Yarat Atölyesi’ni mümkün olduğunca çok kişiyle paylaşarak bireylerin hayatlarında farkındalık oluşturmaya devam ediyor.
Yaşamının önemli bir bölümünü kaplayan Ebru Sanatı, Ebru Uygun’un adıyla da onurlandırdığı kendini sanatsal olarak ifade ettiği alan. Ebru Uygun, sanatsal ifadesini Çağdaş Ebru ve Enstalasyon Sanatçısı olarak yaşıyor. Küratör Begüm Alkoçlar’ın ifadesiyle, Ebru Uygun, dünyada var olma yöntemi olarak sanat üretmektedir.
Hayata geçirdiği projelerle okumak isteyen milyonlarca çocuğa maddi ve manevi anlamda destek olmak adına bir köprü görevi üstlenen TOÇEV’in Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Uygun ile gelecek projelerini konuştuk.
Toçev’in misyonu ve vizyonu nedir? Toplumda ne gibi değişiklikler yapmayı hedefliyorsunuz?
Vakfımızın misyonu ve vizyonu; ‘’Okumak Her Çocuğun Hakkıdır’’ diyerek, ülkemizdeki tüm çocukların eğitim düzeyini ve kalitesini yükseltmek. Bu ilke doğrultusunda okuttuğumuz çocuk sayısını artırırken aynı zamanda eğitim ve gelişim seviyelerini yükseltmeyi ve bu bağlamda daha fazla çocuğa ulaşmayı amaç edindik.
TOÇEV olarak çıktığımız bu yolda her çocuğu birey olarak kabul edip, onların kültürlü, bilgili, uyumlu, üretken olmaları ve toplumsal hayata kazandırılmaları için çalışıyoruz. Çocuklarımızın gelecekte toplumda daha adil ve dürüst bireyler olarak yetişmesini hedefliyoruz. Aynı zamanda bir sivil toplum kuruluşu olarak bu konuda farkındalık yaratmak adına diğer sivil toplum kuruluşlarıyla, özel sektörle ve kamu kurumlarıyla iş birlikleri kurarak eğitime ulaşım hakkının daha görünür kılınmasını ve toplumun bu konuda farkındalığının artmasını hedefliyoruz.
Ebru Uygun olarak, sivil toplum çalışmalarına nasıl ilgi duydunuz ve Toçev’i nasıl kurdunuz?
Çocuk yaşlarda başlayan bir ilgim vardı. 13 -14 yaşlarımda anneannemle Eyüp Sultan’a gider, aşevinde yemek yapıp dağıtırdık. Anneannem ve babaannemle her çocuk parkına gidişimizde onların diğer çocuklara yaklaşımlarını görmenin bende paylaşım duygusunu oluşturduğunu düşünüyorum. Tabii ergenlik döneminde de lise çağlarındaydım, Lions’ların Leo genç gruplarıyla tanışmıştım. Onların yaptığı çalışmalara başta ilgi duysam da zamanla çalışma modellerini benimseyemedim. Kendi yolumu çizmek daha ağır basıyordu. Okulumun sosyal projelerinde yer almaya başlayarak Doğu Beyazıt’a yardım toplama kampanyasında görev almıştım. Bir yandan da eş zamanlı Darülaceze’ye yaşlılarla sohbete gidiyor, boş vakitlerimi değerlendiriyordum. Üniversite hayatıma geldiğimde de yurt dışında okudum. İsviçre’de okurken yine bir sosyal projeye dahil olmuş, Afrika’daki çocuklara yardım projesinde çalışmıştım. Kurulan sistem çok etkileyiciydi. İşte o zaman benzer sistemi kendi ülkemdeki çocuklar için hayata geçirmek üzere kalbime bir ateş düşmüştü. Döndükten sonra, vakıf kurmak istediğime karar verdim. Çok fazla içgüdülerimle, heyecanımla harekete geçirmek istediğim bir çalışmaydı. 20’li yaşlarda vakıf nasıl kurulur, dernek – vakıf arasındaki fark nedir, nasıl yol alınır gibi stratejik bilgilere dahi vakıf değildim. Bu süreçte başka kurumlarda önce deneyim edindim. Sevgili Yusuf Kulca ile sokak çocukları alanında ve Süreyya Ağaoğlu Derneği’nde, Kasımpaşa’daki çocuk esirgeme kurumunda, Ümraniye’de zihinsel engelli çocukların olduğu kurumlarda çalışma fırsatım oldu. Odak noktam hep çocuklar oldu. Bu süreçte ailemi ikna edemesem de beş arkadaşımı ikna ederek TOÇEV’in temellerini oluşturduk.
Türkiye’de eğitim alanında karşılaşılan en önemli zorluklara yönelik Toçev’in stratejileri nelerdir?
Güncel olarak karşılaştığımız en büyük zorluk yakın zamanda yaşadığımız pandemi ile birlikte eğitime erişimde zorluk yaşanmasıydı. TOÇEV olarak bizler öğrencilerimizin eğitim materyallerini evlerine göndererek, tablet ve internet gibi teknoloji kaynakları sağlayarak bu zorlukla mücadele etmeye çalıştık. Bu dönemde öğrencilerimizde yaşanan derslere ve okula yönelik motivasyon kaybında ise onlara psikolojik danışmanlık destekleri vererek önüne geçtik
Toçev’in kuruluşundan bu yana en gurur duyduğunuz projeler nelerdir?
Tüm çalışmalarımızla gurur duyuyorum tabii ama bir tanesi var ki onun TOÇEV’in dönüm noktası ve bilinirliğini artıran proje olduğunu düşünüyorum. O da “Yaşasın Okulumuz Kampanyası” projesi. Beni çok heyecanlandıran bir projedir. 81 ilde 81 köy okulunun onarımı diye yola çıktığımızda hem halkın desteği hem kurumların desteği ile 205 köy okulu onararak, çocukların daha iyi şartlarda eğitim almasını sağladığımız bir proje. Bir de Tunceli’ye ilk gidişimiz ve TOÇEV Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu’nun kurulmasıdır. İlk defa Anadolu’ya gidip, ilk tiyatromuzu götürdüğümüz yerdir. “Ben Ergenim” projesi de ayrıca beni çok heyecanlandıran projelerden biridir. Ergen çocukların öfke kontrolüne dair bir çalışmaydı. Bu dönemlerinde çocukları doğru yönlendirmezsek yetişkinlik dönemlerinde çok daha zorlayıcı süreçler yaşanabiliyor. Kadına şiddet ya da farklı travmalar gibi.
“İyi beslenmek, iyi gelecek” projemiz de yine beni etkileyenlerden biridir. Çocukların beslenme alışkanlıklarının nasıl şekilleneceği üzerine ve temel besinleri alabildikleri bir projeydi.
“Bugün benim, gelecek benim” projemiz de 11-14 yaş arası çocukların tüm hayatlarında kendi sınırlarını fark etmeye, korumaya ve kendi karakterlerini sağlıklı bir şekilde oturtarak ergenlik dönemine daha sağlıklı ve bilinçli girmelerini sağlamak, 15-17 yaş arası gençlerin ise tarımın, iyi tarım uygulamaları kullanılırsa gençler için istihdam fırsatı olduğuna dair farkındalık yaratmak, makinalı tarım, modern ve pratik tarım uygulamalarını basit yollarla anlatarak sahip oldukları bilginin, hali hazırda değerli olduğu ve bunun üzerine çeşitli eklemeler ve seçimlerle başka kapılar açılabileceği mesajını verebilmek, gençlerin, beceri ve bilgilerine yönelik meslek seçimi yapmasını sağlamak, geleceğin çiftçilerini ve gençler için kariyer hedefi yaratabilecek zemini hazırlamak ve geleceklerini tasarlarken karşılaşabilecekleri sorunlarla baş etme becerilerini geliştirdiği bir projeydi.
Milli eğitim camiasının dışında yaptığımız yine özel bir proje olan “Özgürüm” projesi de cezaevlerinde annelerinin yanında kalan 0-6 yaş çocuklar içindi. Oyun becerileri, annelere annelik ve iletişim becerileri ve memurlara da psikolojik destek verilen bir eğitim projesiydi. 8 yıl sürdü.
Özetle, çocuğa dair ve haklarına dair yaptığımız tüm çalışmalar beni hep heyecanlandırmış ve gururlandırmıştır. Çocuk haklarının sıkı bir savunucu olarak hem şahsen hem de kurum olarak çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz.
Sivil toplum kuruluşları için liderlik yapmanın zorlukları ve güzellikleri nelerdir? Bu alandaki deneyimlerinizden bahseder misiniz?
Türkiye’de 90’lı yıllarda genç bir kadın olarak bir sivil toplum örgütü kurmak çok zordu. Vakfımızın misyonu olan eğitim desteği gibi geniş ve soyut bir kavramı insanlara şeffaflık politikasıyla yansıtmak, onları inandırmak, destek almaya çalışmak olağanüstüydü. Bir inançla yola çıktım ve hiç kaybetmemeye çalıştım. Dik durduğum sürece, ekip de aynı inançla arkamdan gelebiliyor. Ruhunuzu STK’ya aktarıyorsunuz, STK’nın dinamik, aktif olmasını sağlıyorsunuz. O yüzden hep çözüm üretmelisiniz ki arkanızdan gelen kişilerde o yolda ilerleyebilsin. Hep olumlu bakabilmeyi başarmanız gerekiyor. Zaman zaman olumsuz duygulara da kapıldığınız oluyor ama bunu uzatmadan olumlu çözüm yolunda kararlar almak gerekiyor. Motivasyon çok önemli. Ne kadar profesyonel bir ekip kuruyor olsanız da STK dünyasında gönüllülük ruhunu taşımanız gerekiyor. Profesyonel gönüllüler olmalıyız. İnanılmaz bir sevgi var, bir aile oluyorsunuz. Kurarken bu kadar güçlü, güzel büyük bir aile olacağımızı bilmiyordum. Bu paylaşımın, sevginin, saygının parayla ölçülebilecek bir değeri olduğunu düşünmüyorum. Çok büyük ve farklı bir zenginliğe, iç huzura sahip olduğumuzu düşünüyorum. İyileştiren bir yanı var, kuvvetli ve ayakta durmamı da sağlıyor. Zorlukların yanında güzellikleri çok daha fazla, zaman içinde artık karakterinize bürünmüş oluyor. Hiç yılmamak, sürdürülebilir olmak, aynı çizgide kalmak çok önemli.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlama amacıyla hangi stratejileri benimsiyorsunuz?
Eğitimdeki fırsat eşitsizliği birçok faktörden kaynaklanabilir. Bu durumu azaltmak için TOÇEV olarak çeşitli stratejiler belirledik. Öncelikle öğrencilerin bireysel olarak neye ihtiyacı olduğunu psikologlarımız ve sosyal hizmet uzmanlarımız ile tespit ederek özel destek programları hazırlıyoruz. Öğrencilerimize psikoloji ve danışmanlık hizmeti sunarak onların sosyal ve akademik yönden güçlenmesine destek oluyoruz. Eğitim materyallerine erişimlerini kolaylaştırıyoruz ve tüm ihtiyaçlarını isimlerine özel kutularda evlerine gönderiyoruz. Öğrencilerin farklı öğrenme stillerine uygun olarak sosyo-kültürel olarak da gelişimlerine destek olmak için atölye çalışmaları düzenliyoruz. Aynı zamanda evlerinden erişebilecekleri teknoloji kaynaklarını onlara sunuyoruz. Tablet ve internet desteği sağlıyoruz. Aileleri de işin içine katarak aile içi güçlendirici eğitimlerle eşitliği sağlamaya gayret gösteriyoruz.
Toçev’in gelecekteki hedefleri nelerdir? Kuruluşunuzun uzun vadeli planları hakkında bilgi verir misiniz?
TOÇEV sürdürülebilirliği sağlamaya çalışıyor. 30 yıldır gerçekleştirdiği her projede bu algıyla devam ediyor. Tematik projelerin yanı sıra desteklediği öğrencilerin eğitim hayatları süresince 16 yıl boyunca takip ve destek veriyor olması da bunu gösteriyor. Çocukların büyürken daha kaliteli eğitim almalarını sağlayabilmek için çağın gerekliliğince eğitimlerini devam ettirebilmeleri için sürdürülebilir bir kaynağa ihtiyaç olduğu bir gerçek. Vakıf olarak bu vesile ile toprağa yatırım yaparak, Manisa’da organik badem üretimi yapmaktayız. Bademlerimizin geliri ile çocuklarımıza değerlerini unutturmadan onları iyi bir geleceği hazırlamaya devam ediyoruz. Bir diğer projemiz de hayata geçirmek istediğimiz Metanoya Toçev Köyü olacak. Çocukların, müfredat dışı eğitimlerle, yaşama dair birçok deneyimi köyümüzde doğayla iç içe yaşayarak kendilerini keşfetme fırsatı olacak. Hem TOÇEV çocukları hem de daha fazla çocuğa ulaşmak için bu köyü hayata geçirmek istiyoruz.
Toçev’in odaklandığı eğitim projeleri nelerdir ve bu projelerle toplumda nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsunuz?
TOÇEV olarak her çocuğun her gelişim alanına dokunmaya ve iyileştirmeye çaba gösteriyoruz. Türkiye’deki çocukların okullarını, okul yollarını iyileştirdik, eğitimleri tiyatro yoluyla anlattık, tiyatroyu Türkiye’nin dört bir yanına taşıdık, suyun doğru kullanımı, enerjinin doğru kullanımı, geri dönüşümü, teknolojinin doğru kullanımı, ilk yardım eğitimleri, sağlıklı büyüme ve ergenlik, sağlıklı beslenme ve spor yapmanın önemine yönelik ve daha bunun gibi pek çok konuda eğitimler verdik. Bu ve bunun gibi eğitimlerle genç nesilleri sadece akademik bilgilerle değil, aynı zamanda yaşamları boyunca kullanabilecekleri pratik becerilerle donatarak toplumsal bir etki yaratmayı amaçladık. Öğrencilerin eğitime erişimlerine destek olduk, sürdürülebilir çevre bilinci oluşturmaya gayret gösterdik, sağlıklı yaşam tarzı edinmelerini sağladık, toplumsal katılımı destekledik ve toplumsal duyarlılığa katkı sağlamayı başardık. İlgili konularda sağlanan eğitimler, gençlerin ve ailelerinin yaşamlarını olumlu bir şekilde etkilediğine ve toplumda çeşitli düzeylerde fayda sağladığına tanık olduk ve ölçümleme yaparak sayısal verilerle destekledik.
Eğitimde sürdürülebilir değişim sağlamak adına gelecek planlarınız nelerdir?
Gelecek planlarımızda sürdürülebilir yaşamı destekleyen METANOYA TOÇEV KÖYÜ kurma hayalimiz ve hatta reelde attığımız adımlar var. Köyümüzde çevre dostu alt yapılar, doğa ile uyumlu çocuk ve genç aktiviteleri, çevre eğitim programları, organik beslenmeyi destekleme, geri dönüşüm ve atık yönetimi konusunda atölyeler, ekosistemimizi korumaya yönelik oyunlar, yenilebilir enerji kullanımı, doğadan edindiğimiz malzemelerle sanat icra etme ve topluma yönelik sosyal sorumluluk projeleri geliştirme gibi çalışmalarımız olacak. Çocuklar TOÇEV Köyü’nde merak ederek, keşfederek, üreterek ve yaşama katılarak yeni bir öğrenme yöntemi geliştirecekler.
Bireyler ve diğer kuruluşlar nasıl Toçev’e destek olabilir? Gönüllülük, bağış gibi yöntemlerle nasıl katkıda bulunabilirler?
Bireysel bağışçılarımıza “Manevi Aile” diyoruz. Manevi Aile sistemi kapsamında; her ay düzenli olarak 800 TL. ödeyerek bir çocuğumuzun eğitimine destek sağlamış oluyorsunuz. Desteklediğiniz öğrencimiz hakkında sizlere düzenli olarak tarafımızdan rapor gönderiliyor. Kurumlar ise ister tematik projelere ortak olabilir ister mevcut dönemsel kampanyalarımıza destek olabilirler. Ayrıca özel günlerde müşterileri için TOÇEV dükkanımızdan hediye alarak da çocuklarımızın eğitim fonuna katkıda bulunabilirler. Ayrıca Manisa Demirci ilçemizde bulunan 53 dönüm arazimizde organik badem yetiştirdiğimiz badem ağaçlarımızın da bakımına destek sağlayabilirler. Ve tabii ki olmazsa olmaz gönüllülerimiz… Çocuklarımızın ihtiyacına göre özel ders verebilirler, kendi branşlarına yönelik mentorluk yapabilirler, sosyal aktivitelere katılarak abi-ablalık yapabilirler veya Manevi Aile sistemimizi yaygınlaştırmak üzere tanıtım faaliyetlerinde bulunabilirler.