Sanatçı Melek Anqi Kocasinan’ın Hayattaki İlham Kaynağı Kaleydoskoplar

Writer: Fulden Karayel Okumuş

Date: 13/09/2022

PAYLAŞ

Melek Anqi Kocasinan / Resim Sanatçısı

Röportaj: Fulden Karayel Okumuş / fulden.karayel@nyxmag.com

Havada uçuşan ilham perilerinin bir iniş pistine ihtiyacı olduğunu biliyor muydunuz? Bir çoğumuzun bu hayatta ilham aldığı şeyler var bazen bir günbatımı, bazen o çok sevdiğimiz film, bazen defalarca dinlediğimiz şarkı bazen ise çocukluğumuzda hediye edilen oyuncaklar ilham kaynağımız olabiliyor. Amerikalı Psikolog Abraham Maslow hayattan maksimum ilham aldığımız zamanları doruk deneyimler olarak tanımlıyor. Peki sizin bu hayattaki en büyük ilham kaynağınız nedir?

Peki Kaleydoskop Nedir?

Müzler (Musalar) Yunan mitolojisindeki ilham tanrıçalarıdır. En çok yaratıcı işler yapan kişilerin ilham kaynakları merak edilir. Örneğin Tayvan ve Türk kökenli başarılı sanatçı Melek Anqi Kocasinan’ın ilham perisi ilkokula başladığında ona hediye edilen kaleydeskoplar. Peki kaleydeskop nedir? Sonsuz çeşitlilikle büyüleyici renk ve şekillerin istediği gibi hareket ettiği ve içinden rengarenk yıldızların döküldüğü bir çiçek dürbünü hayal edin. Kaleydoskoplar içine bakıldığında renkli desenler görebileceğiniz bir aygıt. Belki çocukluğundan hatırlayanlar vardır. Bu desenler, ışığın yansımasıyla elde ediliyor ve dürbün hareket ettirildikçe sürekli değişiyor. Bu ilgi çekici oyuncakla oluşturabildiği birbirinden farklı rengarenk yapılardan esinlenen sanatçı, Kaleydoskop Rüyalar serisinde kağıt üzerinde ürettiği renkli görselleri dijital olarak dönüştürerek fizi-dijital düşsel gerçeklikler yarattı. Seride, sanatçının etkilendiği Tayvan’ın renkli görsel kültürü, alışılmamış renk kombinasyonları ve biçimleriyle kendini gösteriyor. 

Melek Anqi Kocasinan ile işlerini ve gelecek projelerini konuştuk. 

Sanatla kaç yaşında tanıştınız? Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Yarı Tayvan yarı Türkiye kökenli bir çağdaş sanatçıyım. Türkiye, Tayvan ve Kuzey Amerika’da eğitim gördüm ve yaşadım. Geleneksel (fiziksel) malzemeleri ve dijital araçları bir arada kullanmayı, kolaj ve resimlerimle çekici, merak uyandıran görsel hikayeler anlatmayı seviyorum.

Sanatla iç içe bir ailede büyüdüğüm için küçük yaşta sanatla tanıştım. Babam, Çince profesörü olmasının yanı sıra, Geleneksel Çin Resim tarzıyla resimler yapan Türk bir ressam. Çocukken resim sergilerinde heyecanla babamın resimlerine bakar, eve döndüğümüzde bana çizim öğretmesini sağlardım. Tayvanlı olan annemden de fırça ve siyah mürekkeple Çince kaligrafi yazmayı öğrenirdim. 

Babamın görevi nedeniyle küçük yaşta Tayvan’ın başkenti Taipei’ye taşındık. Okula başladığımda Çince bilmiyordum. Öğretmenin tahtaya yazdığı Çince kelimeleri resim gibi algılıyor, defterime resmediyordum. Ayrıca oradaki okulda, yazı kadar resme de önem verildiği için, resmim çok gelişti.

Türkiye’ye döndüğümüzde, lisansta burslu olarak Bilkent’te ve Amerika’da UCLA’de okudum, ardından yüksek lisansta yine burslu olarak Yale Üniversitesi’ne gittim. Oradayken Yale Graduate School fotoğraf yarışmasında ikincilik ödülü kazandım. New York’ta kara kalem desen ve akrilik ağırlıklı resim eğitimi aldım, ESMOD Uluslararası Moda Akademisi’nde de moda tasarım ve illüstrasyon eğitimlerine katıldım. 

Fiziksel ve dijital teknikleri kullanarak oluşturduğum resimlerimde, çocukken etkilediğim Asya kültürünün etkisi var. Rengarenk ambalajlar, çizgi romanlar, anime karakterlerle dolu canlı bir görsel kültüre sahip Taipei’de yaşamış olmam görsel hafızama farklı imgeler kazıdı. 

Sanatsal çalışmalarımı artık Türkiye’de sürdürüyorum. Geçtiğimiz Haziran ayında New York’ta, “Hiromita” adlı karakterimle NowHere Galeri’deki Women of the World sergisinde yer aldım. Bireysel ve grup sergileri dışında, Türkiye’de Contemporary Istanbul, ArtContact İstanbul, Bodrum Sanat Fuarı, Artweeks@Akaretler, IAAF Istanbul Sanat ve Antika Fuarı gibi önemli fuar ve sanatsal etkinliklere katıldım. Son günlerde Eylül ayında gerçekleşecek Contemporary Istanbul’un 17. edisyonunda yer alacak eserlerim üzerinde çalışıyorum. 

Sizi en çok neyi resmetmek heyecanlandırıyor?

Sanat yolculuğumun başında, Tayvan’da geçen çocukluğumdan, Türkiye ve Amerika’daki hayata adaptasyonumdan hareketle eserler üretmek, sanatsal üretim sürecinde kültürel kimliğimi yeniden inşa etmek beni heyecanlandırıyordu. Şimdi ise, gerçek hayatta var olmayanı veya sadece duygularımızla hissettiğimizi resmetmek beni çok heyecanlandırıyor. Son serilerim “Kaleydoskop Rüyalar” ve “Ethereal Sensations / Göksel Duyumsamalar” aslında bu gerçeküstünü veya göze görünmeyeni resmetme istencimle hayata geçiyor. 

Türkiye’de ilk defa sergi açmak size nasıl hissettiriyor? Sergiden biraz bahsedebilir misiniz?

Geçen sene Türkiye’de kısa süreli bireysel sergilerim olmuştu. Bu sergilerde Türkiye’deki sanatsever ve koleksiyonerlerin ilgisi çok mutlu etti. Bu sene Ağustos ayında MAJİ Art Gallery’de katıldığım SummerArt Bodrum grup sergisinde ise “Kaleidoscope Dreams / Kaleydoskop Rüyalar” serimden eserleri ilk kez izleyiciyle buluşturdum. “Luxury art” konseptiyle düzenlenmiş, görkemli bir sanat etkinliği oldu. Gelecek günlerde bu seride yeni eserler üreterek kişisel sergi halinde Türk sanatseverlerle buluşturmak konusunda beni motive etti. 

Kaleydoskop Nedir? Hayatımızda nasıl bir yeri var?

Kaleydoskop, yani çiçek dürbünü, gerçeğin bozulup ışıkla yeniden yapılanmasını temsil ediyor benim için. Tayvan’a ilk taşındığımızda, bana hediye edilen iki adet çiçek dürbününe dakikalarca bakar, dürbünü çevirdikçe değişen şekillere hayran kalırdım. Benim hayatımda, ışık, renk ve şekilleri bir araya getirip dönüştürdüğü için büyüleyici bir yeri var çiçek dürbününün. Kaleydoskop Rüyalar serimde de fiziksel olarak ürettiğim görselleri ışıkla ve dijital araçlarla bir tür kaleydoskoptan geçiriyor, dünyevi bağlantısını koparıp gerçeküstü rengarenk bir dünya yaratıyorum. 

Eserleriniz sanatseverlere ne tarz mesajlar veriyor?

Bu güzel soru için teşekkür ederim. Son sergideki eserlerimle bağ kuran, önünde durup izleyenlerle sohbetimde, umut ve ferahlık hissettiklerini söylediler. Canlı renklerin onları pozitif olarak etkilediğini paylaştılar. Renk ve şeklin sıra dışı kullanımıyla alımlayıcının hayal gücüne kapı açmak, onu gündelik olandan uzaklaştırmak istiyorum sanırım. “Hiromita” karakterimin olduğu seride ise, sevimli, çocuksu ama biraz da ürkütücü bir karakter üzerinden, bağ kurmanın önemini ama bağ kurmaya çalışırken kendini kaybetmemeyi hatırlatmayı amaçlıyorum. 

Fizi-dijital eserlerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Fizi-dijital eserlerimin üretimi üç aşamadan oluşuyor. Öncelikle, mürekkep, akrilik, kumaş gibi malzemelerle görseller üretiyorum. Bir süre bu görseller bekliyor, zihnimde onlarla uğraşıyorum. Bazen bir iki sene sürüyor bu süreç. Ardından görselleri fotoğraflayıp dijital çizim ve manipülasyonla yeni bir gerçeklik yaratıyorum. Boya ve kağıdın dokusuyla, dijital sanatın olanakları birleştiğinde, anlatmak istediğimi daha güçlü aktarıyorum. Son aşamada ise, diasec baskılarını alıyorum bu görsellerin. Pleksiglas arkasına yapıştırılan baskılar, dijital ekrandaki canlılıkta ama elle tutulur bir sanat eserine dönüşüyor. Benim için, ancak bu en sondaki fiziksel hale gelişle eserin oluşum süreci tamamlanıyor. 

Bir sanatçı olarak üretme motivasyonunuzu nelerde buluyorsunuz? İlham kaynaklarınız nelerdir?

Sanatsal çalışmalarımda, genel olarak hayal gücü ve merakı tetiklemek, olumlu duygular yaşatmak istiyorum. Sanatsal üretimle, farklı kültürler arasında kalmışlığımı aşmak, ürettiklerim üzerinden insanlarla bağ kurmak ihtimali beni motive ediyor. 

İlham kaynaklarımı; rüyalarım, çocukken okuduğum Japon çizgi romanları, film analizleri, yıllarca aldığım psikoterapi süreci, arketipsel psikoloji, Jungiyen okumalar, modern sanat tarihi ve lüks tasarım ürünler olarak paylaşabilirim.

Gelecek projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Eylül ayında, “Ethereal Sensations / Göksel Duyumsamalar” ismini verdiğim seriyle Contemporary Istanbul’un 17. Edisyonuna katılacak olmanın heyecanını yaşıyorum. 

Seride, bedensel duyumsamaların farkındalığı olan “interosepsiyon (interoception)” deneyimini ele aldım. Karın boşluğu, göğüs kafesi, rahim gibi bedenin farklı alanlarında hissedebilecek duyumsamaları boşlukta süzülen parlak, hacimli ve yarı sıvı biçimler olarak görselleştirdim. Dünyevi, kapalı, sınırlı bir alan olan bedeni, hissedebileceği duyum yelpazesi çeşitliliği nedeniyle, sınırsız, açık, geniş bir alan olarak kurguladım, dünyevi olmayan bir atmosfer yaratmak istedim. 

Bedenimizde hissettiğimiz duyumsamaların zenginliğini yüksek renk yoğunluğu ve geniş ton yelpazesiyle aktarmaya çalıştım. Uçucu, havalanma hissini veren arka planlarla zıtlık içerisinde, duyumsamalarla geniş hacimli bir yer kaplama halini vermeye çalıştım. Sanatseverlerin düşünceleri ne olacak heyecanla bekliyorum. 

Sizin gibi sanatçı olmak isteyen genç yeteneklere neler önerirsiniz?

Farklı disiplinlerden, kaynaklardan, yaşam deneyimlerinden beslenmek önemli. Kültürel çalışmalar, psikanalitik yaklaşım ve antik Yunan felsefesi benim çalışmalarımı besliyor. 

Ayrıca, sanat tarihi, eser çözümleme, sanat kuramları konusunda altyapı önemli. 

Teknik kadar, söylem de önemli çünkü çağdaş sanatta. 

Bir de geçtiğimiz sene tanışma fırsatı bulduğum değerli sanatçı Utku Varlık’ın şu sözünden etkilendim, sizle de paylaşmak isterim: “Kafamızda akan bir nehir var, çok özlerseniz, özlediğinize yapıcı bir şey getirirseniz, o nehir sizi mutlaka bir yere götürür. Sanatı özlüyorsanız, o izi sürerseniz, o size yapışır, hiçbir zaman sizi bırakmaz. Sanatı hala varoluşunda sürdürüyor musun? O zaman yol yok, yol o kafandaki nehir.”

O ruhumuzda akan nehri takip etmeye çalışalım. O zaman kendimize özgü yolu bulacağız. 

PAYLAŞ