Writer: Burçin Yaşar Üner
Date: 22/12/2020
Evli 2 çocuk annesi Nazife Bilgin Hazar, evde çocuklarıyla ilgilenen, arkadaşlarıyla sabah kahvesi günleri olan sıradan bir ev kadını iken, 49 yaşında üniversiteye başlayan, sonrasında yaşadığı şehrin duvarlarını tablolalara dönüştüren bir ressam olarak karşımızda.
Ev işleri, çocuklarnın bakımı ve arkadaş sohbetleriyle bir ev hanımı olarak hayatını sürdüren Hazar hayatını değiştiren ressam olma hikayesini şöyle anlatıyor: ”1962 yılında Mersin’de doğdum. Evliyim ve 2 oğlum var. Günleri, sabah kahveleri olan bir ev hanımıydım. Bir yandan da boş zamanlarımda karakalem, akrilik, sulu boya çalışmaları yapıyordum. O dönemlerde oğullarımın da derslerine hep yardımcı olur, onları çalıştırırdım. Yaptığım çalışmaları yakından izleyen iki oğlum yabancılık çekmeyeceğimi ve bilgilerimin taze olduğunu düşünerek beni resim bölümünde okumam için teşvik ettiler. Bunun üzerine sınavlara hazırlandım ve 2011 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü kazandım. Ailem zaten hep destekçimdi. Benim adıma çok mutlu oldular. Şu an yüksek lisans öğrencisiyim ve tez aşamasındayım.
Nazife Bilgin Hazar çok geç yaşta üniversiteye başlamasına rağmen kendi çocuklarıyla arkadaş gibi olduğundan üniversite ortamında hiç yabancılık çekmediğini söylüyor. Ön sırada oturan, hocaları pür dikkat dinleyip not tutan, devamsızlığı olmayan, derse hep zamanında giren, kısacası örnek bir öğrenci olan Hazar, okulu 98,4 ortalama ile bitirirek hayallerinin peşinde koşmanın yaşı olmadığını bir kez daha kanıtladı…
Üniversite 2. sınıftayken okulda bulunan hayvan geçici bakım evinin dış yüzeyine final ödevi olarak ilk duvar resmini yapan Hazar okulun verdiği sprey boyalar ve detaylar için kullandığı ince fırçalarla zorlu bir çaışmayı başarıyla sonuçlandırdı.
Duvarları sanat eserlerinin reprodüksiyonlarıyla donatılan sokaklar, bölgede yaşayan insanlar için bir gurur kaynağı olmuş. Mahalle sakinleri artık yer yön tarif ederken bu binaların resimlerini kullandıklarını söylüyorlar.
Torosların sokakları adeta sanat galerisine dönüştü. Sanata uzak olan halkı sanatla buluşturuyorum. Sanat eserlerinin onların hayatlarının içinde yer alması, her sabah işe giderken bunları görerek güne başlamaları beni çok mutlu ediyor.
2014 yılında Mersin’de sosyal sorumluluk projesi kapsamında hayvan barınağı ve cezaevinde duvar resimleri yaptı. 2015’te Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi yemekhanesinin duvarını 2017’de ise yine sosyal sorumluluk projesi kapsamında kadın sığınma evinin duvarlarını boyadı.
Haziran 2019’da Alzheimer Derneği, Ekim 2019’da ise AMATEM’de duvar boyadı. Temmuz 2017’de ise Akbelen Projesine başladı. Bu proje kapsamında; Osman Hamdi Bey’den “kaplumbağa terbiyesicisi” ve “halı satıcısı”, Van Gogh’dan “çiçek açan badem ağacı” ve “yıldızlı geceler”, Picasso’dan “güvercin ve çocuk”, Neşet Günal’dan “çocuk ve köpeği” ve “toprak adamlar”, Frida Kahlo’dan “ben ve papağanlarım”, Johannes Vermeer’den “inci küpeli kız”, Salvador Dali’den “kelebekler ve gemi”, Leonardo Da Vinci’den “Mona Lisa”, Auguste Renoir’den “Wargemont’ta çocukların akşamüstü”, adlı eserlerini çizdi.
Eylül 2020’de başladığı Güneykent’e ise Frida Kahlo’nun “ben ve maymun”, Diego Rivera’nın “ayçiçekler ve kadınlar”, Van Gogh “otoportre ve yıldızlı gece”, ibrahim Çallı’dan “yeşil elbiseli kadın” ve Osman Hamdi Bey’in “leylak toplayan kız” eserlerini resmetti. Yerli ve yabancı sanatçıların eserlerinin yanı sıra bazı duvarların dış cephelerine panjur, dantel perdeler ve çiçeklerle renklendirme çalışmaları yaptı. Şu ana kadar 20 binayı boyadı.