Writer: O. Suat Özçelebi
Date: 08/07/2020
Merhaba,
Yeni kadın dergisi NYXmag’de ilk sayısından itibaren hayatımızın temel renklerinden, güzelliklerinden biri olan seyahat ile ilgili yazılarla birlikte olacağız. Seyahat, dünyayı küçülten, sadece bir turizm faaliyeti olmaktan çoktan çıkmış yüzyıllardır insanı insana anlatan kapsamı gittikçe büyüyen bir alan. Asırlardır gezginlerin dünya kültürüne miras bıraktıkları “seyahatnameleri” okuyarak dünyayı yeniden keşfediyoruz. Bizler büyük seyyah Evliya Çelebi’nin torunlarıyız.
Kurucusu ve sözcüsü olduğum “Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri” de bu inançla yolunda yürüyor, Türkiye’nin temel “seyahat sorunlarına” eğilmeyi sürdürüyoruz.
Dünyanın en pahalı pasaportu olan Türk pasaportuna yönelik “seyahat özgürlüğümüzü geri istiyoruz” kampanyası başlatmıştık 2010 yılında. Bu kampanyada yüzde 50 pasaport ücreti indirimi hedefine ulaştıktan sonra Türkiye’den ve Dünya’dan kampanyaya da destek veren birçok yurttaşımız, gezgin ve seyahatsever aynı yıl sosyal medyada bir araya geldiler. Ve hep birlikte “Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri”ni kurduk. Yüzlerce gönüllüsüyle bağımsız bir topluluk ve platform olarak 10 yıldır pasaport, vize başlığını daha da genişleterek “seyahat özgürlüğü” kapsamında bize doğrudan yansıyan birçok konuda mücadelemizi yılmadan sürdürüyoruz.
Şimdi yayın hayatına yeni başlayan pırıl pırl NYXmag dergisi’nde de sizlerle “seyahat özgürlüğü” temasıyla birlikte olacağım.
NYXmag’de “seyahat özgürlüğü” başlığı ile ele alabileceğimiz her konuyu paylaşmaya, hepinizi ilgilendiren temel problemlere ya da gelişmelere, Türkiye’den ve dünyadan farklı içeriklerle dikkatinizi çekmeye çalışacağım.
Elbette önceliğimiz her zaman Türkiye olacak. Tüm gezginlerden gelen mesaj ve duyurulara da yer vermeye çalışacağım. Türkiye’den yollara düşen çok sayıda gezgin bugün dünyanın birçok yerinde sizlerin de ilgisini çekecek ilginç maceralar yaşıyor, paylaşımlarda bulunuyor. Onların da sesi olmak istiyorum.
Ve elbette COVID-19… Virüsün dünyada en çok etkilediği ekonomik alan seyahat ve turizm oldu. Yüzde 60-70 seviyesinde gerilemeler yaşandı. Ülkeler biraz geç kalsalar da hemen sınırlarını kapadılar, hatta Avrupa Birliği (AB) schengeni askıya aldı. Şimdi yavaş yavaş sınırlamalar, uçuşlar kademeli olarak kalkıyor. Ancak yeni tip koronavirüsün etkileri, şu anda seyahat özgürlüğünün ülke içinde ve dışında yeniden tanımlanması, getirilen sınırlama ve önlemlerle üzerine yeniden düşünülecek temel konulardan biri haline geldi.
Koranavirüs uzun süre seyahatseverlerin gündeminde olacak. Hatta ilk yansımalarından birini “Pandemi vizeleri de yedi mi?” adlı yazımda ele aldım.
Bu sayıda ağırlıklı olarak “Türkiye’nin 2020 Yılı Seyahat Özgürlüğü Bilançosu”nu yazdım. İlginç ayrıntılar var göz atın. Temel hedefimiz “Vizesiz Türkiye, Vizesiz Avrupa, Vizesiz Dünya” herkese seyahat özgürlüğü yolunda çalışmaya, yazmaya devam edeceğiz. Önümüzde hep birlikte “gezginlerle adım adım” aşmamız gereken uzun bir yol var.
Ne diyordu Epiktetos; “ Mutluluk gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil.” Yeni sayıda görüşmek dileğiyle, iyi okumalar…
Pandemi birçok kişinin tatil planlarını da alt üst etti. Özellikle yurt dışına gitmek için vize alarak tatil planları yapanlar, hem vize harçları, ulaşım, konaklama giderlerinin tam karşılığını alamadı hem de tatillerinden oldular. Çifte bir zarar söz konusu.
Schengen bölgesine gidecek olanların vizeleri için Alman Radyosu ARD bu konuyu gündeme getiren bir haber yaptı. https://www.tagesschau.de/ausland/tuerkei-coronavirus-visa-101.html
Bu konuda mağdur olanlardan biri olarak ben de bu programda düşüncelerimi, aslında Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri için de taleplerimizi dile getirdim: Herkesin, yeni başvuru, vize harcı, vize büro ücreti alınmadan vizelerinin en azı 3 ay olmak üzere aldığı süre kadar uzatılması…
Şu anda netleşmemekle birlikte AB Komisyonu’nda genel eğilim schengen vize harçlarının alınmaması ve pandemi süresi kadar vizelere ek yapılması, 3 -4 ay gibi. Yani vize bürosu harçlarını yine ödeyecek, başvuru için bütün o bilgi ve belgeleri yine toparlayacağız.
Ve en önemlisi başvurumuz daha önce vize alsak bile yeni belgelerimize göre bakılarak yeniden değerlendirilecek. Yani vize başvurunuz, özellikle maddi durumunuzda bir sorun yaşandıysa reddedilebilir. Üstelik yeni COVID-19 soruları ve formlarına da maruz kalınabilir. Kısacası kazanılmış bir hakkın yine yok sayılması riski az değil.
Bu durumun özellikle Temmuz ayından sonra netleşmesini bekliyoruz, bazı ülkeler açılımı Ağustos ayına bıraktı. Bu konuda netlik sağlandığı anda biz de “vize”mücadelemizi başlatacağız. Sizleri de haberdar edeceğim.
Türkiye’de insanlar temel ve Anayasal bir hak olmasına rağmen seyahat özgürlüğü konusunda dünyada birçok ülkede eşi benzeri olmayan sorunlarla karşı karşıyadır. Bu ülkenin yöneticileri ve yurttaşları tarafından da bu durum adeta kanıksanmıştır. Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri 10 yıldır hem bu algıyı değiştirmek hem de kamu otoritesinin ciddi değişiklikler yapması için kampanyalar yapmaktadır. Temel bir insan hakkı olan “seyahat özgürlüğü” konusunda 2020 yılında da Türkiye’de maalesef bir ilerleme kaydedilemedi.
Aşağıda sürekli takip ettiğimiz “ Seyahat Özgürlüğü” sorunlarının 2020 bilançosu yer alıyor:
Dünyada sadece Türkiye’de olan bir uygulama, özel yasası var. 7 yaş üzerinde olan bazı istisnalar dışında tüm yurttaşlarımızın yurt dışına çıkarken ödedikleri bir harçtır.
15 lira idi, 50 liraya çıkarıldı. Cumhurbaşkanının 150 liraya kadar artırma yetkisi var.
T.C. pasaportu Dünyanın en pahalı pasaportu ünvanını döviz kurundaki oynamalar nedeniyle Avustralya pasaportu ile birlikte paylaşıyor. Ancak asgari ücret karşılaştırması ile birlikte ele aldığımız zaman dünyanın açık ara en pahalı pasaportu. 10 yıllık pasaport tam 1.154,8 lira.
Pasaportumuzun dünyada eşi benzeri olmayan özellikleri var:
Dünyada 3 çeşit Türkiye’de 4 çeşit pasaport var. 4. pasaportun adı Hususi (Yeşil) pasaport, devletin bürokratları ve ailelerine vize ve harç için sağladığı bir imtiyaz. Ancak yaklaşık 1,5 milyon kişinin kullandığı bu imtiyaz yurttaşlar arasında ayrımcılık yaptığı için Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesine açık bir şekilde aykırıydı. Şimdi bu ayrıcalık artırıldı, belli ihracat koşullarını yerine getiren şirketlere, iş adamlarına ve son olarak belli bir süre görev yapmış avukatlara da veriliyor.
Sayıları gittikçe artan ve sadece 160 lira defter ücreti ödeyen, harç ödemeyen yeşil pasaportlular açık bir eşitsizliğe imza atıyorlar.
Avrupa Birliği (AB) haksız vize uygulamalarını ve yüksek vize harçlarını sürdürüyor. Giriş kapılarında ve konsolosluklardaki kötü muamele ve keyfi vize vermeme tutumunda belli bir iyileşme olsa da maalesef bu uygulamalar da sürüyor. Hala vize işlemlerinde defalarca vize almış kişiler için bile gereksiz bir bürokrasi ve evrak yığını ile insanlar adeta bezdirilmeye, caydırılmaya çalışılıyor.
Geri Kabul Antlaşması ve ardından yürürlüğe gireceği belirtilen “vize muafiyeti” hala bir hayal olarak duruyor. 0 euro olan schengen vize ücreti 2020 yılında Avrupa Komisyonu tarafından 80 euroya çıkarıldı. Ayrıca vize işlemlerini yapan bürolar 20 euro daha alıyorlar. 4 kişilik bir ailenin AB seyahati ulaşım, konaklama ücretleri hariç toplam vize ücreti 320 euroyu buluyor. Temel bir insan hakkı olan seyahat özgürlüğü, Ankara antlaşmasıyla tanınmış ve işletilmeyen “Vizesiz Avrupa” hedefleri, bugün AB için Türkiye ile siyasi bir pazarlık konusuna indirgenmiş durumda.
Pandemi ile birlikte vizelerle ilgili yeni başlıklar ve yurttaşlarımızdan bürokratik farklı talepler beklenmesi sürpriz olmayacak. Örneğin kimi AB ülkelerine girmek, 14 günlük karantina yaşamamak için 48 saat içinde yapılmış Covid-19 testi şu anda birçok ülke için netleşmiş görünüyor.
Dünya’da hala birçok ülkeye ancak vizeyle gidebiliyoruz. Vizesiz seyahat edebildiğimiz ülke sayısı 2020 Henley vize endeksine göre dünyada sadece 111 ülkeyi kapsıyor. Bu endekste 55. Sıradayız. 1. sırada bulunan Japon pasaportu ile 191 ülkeye vizesiz gidebiliyorsunuz.