Page 90 - NYXmag_SAYI_005
P. 90
uzak doğu
mutfağının
efsane
lezzetleri ile
yakuza
Song’un
Seçkileri Yiyeceklerin ve yeme-içme eyleminin üzerimizde
dönüştürücü etkisinin olduğu bir gerçek. Moralimiz bozuksa
ya da mutluysak ne yediğimiz, nerede yediğimiz, nasıl ve ne
SONGÜL ÖZTÜRK ile tükettiğimiz bile bu dönüşümün sonucu olabilir.
[email protected] Sağlıklı ve mutlu olmak için, hepimizin kendimize iyi gelecek
şeylerin kaynağına yöneldiği bir dönemdeyiz. Bir yıldan
fazladır, yaşamakta olduğumuz bu belirsiz dönemde;
güvende ve sağlıklı olma hissimiz, bizleri ne yememiz
gerektiği ile ilgili araştırmalara da yönlendirdi sanki...
Bir teoriye göre hayat “SU”da başlar, karada evrilerek devam
eder. Ben de bu sayıda suda hayat bulan, uzak doğunun
efsane lezzeti suşiyi yazmak istedim.
Uzak doğu mutfağının en eski ve en bilinen lezzetlerinden
olan suşi, ilk olarak milattan önce 4. yy’da Güneydoğu
Asya’nın pirinç yetiştirme bölgesi olan Çin’in Mekong Nehri
kenarında yapılmış. Japonya’ya 8. yy’da gelmiş.
Batıda tanınması ise ancak yüzyıllar sonra gerçekleşti.
80’lerdeki sağlıklı beslenme trendinin etkisiyle Amerika ve
Avrupa’da yayılmaya başladı. İşte böylesine köklü bir tarihi
olan suşi ve uzak doğu mutfağı, müdavimleri olduğu kadar,
sevmeyenleri de olan, değişik tatların bulunduğu bir mutfak.
Suşinin tarihi ile ilgili bu kısa bilgilerden sonra suşi ve
türleri hakkında da birkaç bilgi paylaşmak istiyorum. Suşi,
küçük toplar ya da dilimli rulolar halinde servis edilen,
içinde sirke ile tadlandırılmış pirinç ve çiğ balık, sebze ya
da yumurta bulunan geleneksel bir Japon yemeğidir. Suşiyi
Uzakdoğu’daki gibi chopsticklerle ya da parmaklarınızla
tutup yiyebilirsiniz.
Nigiri, Sashimi, Maki ve Uramaki gibi çeşitleri bulunan suşi
genelde, acı, ekşi, tatlımsı soslar ya da garnitürlerle yenir.
NYX
90